Demirel: Dokunulmazlıklar savaş konseptinin bir parçasıdır
Demirel, “Biz meseleyi dokunulmazlıklar üzerinden almıyoruz. Savaş konseptinin bir parçasıdır dokunulmazlıklar ama Saray bunu yaparken aynı zamanda AKP'ye ve anayasal yetkisi dışında bir partiye müdahalesi söz konusudur” dedi.
ELİF DOĞAN
AMED / ANF
Salı, 10 Mayıs 2016, 07:01
7 Haziran seçimlerinden sonra yeni bir süreç başladığını söyleyen HDP Grup Başkanvekili Çağlar Demirel, “8 Haziran itibariyle de AKP/Saray bir darbe gerçekleştirdi. Seçimden çıkmış bir Türkiye'ye 8 Haziran'da yeniden bir seçim dayatması ile bu sürecin ilk darbesini orada gerçekleştirmiş oldu” dedi.
HDP Grup Başkan Vekili Çağlar Demirel, dokunulmazlıkların kaldırılmasına dönük geliştirilen AKP/Saray darbesiyle tasfiye girişimine ilişkin ANF'nin sorularını yanıtladı.
AKP/Saray ikilisi Kürt halkını sindirmek üzere her türlü çirkefliğe başvurmaya devam ediyor. Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) dönük başlatılan "dokunulmazlık" darbesiyle başlatılan darbe ve tasfiye girişimi adım adım hayata geçiriliyor. HDP Grup Başkan Vekili Çağlar Demirel, parti vekillerine karşı başlatılan darbe ve tasfiye girişimine ilişkin ANF'nin sorularını yanıtladı.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasını dayatan Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hedefe koyduğu partinizin 7 Haziran ve 1 Kasım genel seçimlerinde sloganı olan "Seni başkan yaptırmayacağız"ın intikamını mı almak istiyor? Yine tek gündemi "Başkanlık' olan Erdoğan'ın bu kapsamda HDP'yi saf dışı mı bırakmaya çalışıyor?
Türk Cumhurbaşkanının süreci tanımaması ile savaş konseptine girmesiyle birlikte seçimlerin startı verildi. Yapılan seçimlerde asıl amaç HDP'yi baraj altında bırakmaktı. 7 Haziran seçimlerinden önce yeni bir konsept başlatıldı. HDP'nin parti binaları, büroları hedef alınarak saldırıya uğradı ve en son 7 Haziran öncesi Amed mitingimizde patlayan bombayla bir korku zinciri yaymak istendi. Tek muhalif parti olan HDP'nin barajı aşacağını fark ettikleri an şiddet yollarına başvurdular. Özelde AKP/Saray bu süreci başlattı. 7 Haziran Türkiye ve Kürt halkın iradesi HDP'ye sahip çıkarak yüzde 10'luk barajı aşıp parlamentoya bu kadar milletvekili göndermesiyle birlikte AKP iktidarının beklentisini boşa çıkardı. 'Seni başkan yaptırmayacağız' sloganıyla özelde bunu pratikleştirmiş oldu ve AKP tek başına iktidar olmadı.
7 Haziran seçimlerinden sonra yeni bir süreç başladı ve 8 Haziran itibariyle de AKP/Saray bir darbe gerçekleştirdi. Seçimden çıkmış bir Türkiye'ye 8 Haziran'da yeniden bir seçim dayatması ile bu sürecin ilk darbesini orada gerçekleştirmiş oldu. Bir yandan savaş konseptini gerçekleştirme diğer yandan bir darbe sistemini açığa koyarak zorla, zorbalıkla hükümetin koalisyon yapma ortamını ortadan kaldırarak tek başına başkanlık sisteminin darbesini yaptı. HDP sadece Kürt halkı değil tüm halkları, inançları, kültürleri, dilleri bir arada oluşturan ve Türkiye'nin demokratikleşmesini sağlamak amacıyla demokratik siyasetin Türkiye ve Ortadoğu'da gerçekleşen bir proje olarak değerlendirebiliriz. Ve halkımız HDP'yi sahiplenerek tercihini net bir şekilde ortaya koydu. Zaten Türkiye'de alternatif siyaseti önüne koyarak siyaset yapan başkada bir parti yoktur.
AKP ilk kez 13 yıllık iktidarından sonra bütün devlet gücünü arkasına almasına rağmen iktidar olamadı. Amaçları HDP'yi parlamento dışında bırakmaktı ama HDP barajı aşınca ve parlamentoda yer alınca güçlü bir siyaset yapmaya çalıştı. Yaşanan savaş konseptini parlamentoda, alanlarda, sokaklarda deşifre eden ve AKP/Saray iktidarıyla birlikte bu savaş konseptini başlatıp her gün insanları katleden bir zihniyet ile karşı karşıyaydık. Ve biz bunu parlamentoda çok açık bir şekilde ifade ettik ve gelecek tarihe geçmiş oldu. Şuan AKP/Saray tek alternatif olarak HDP'yi gördükleri için HDP'yi nasıl diskalifiye ederiz mantığı ile hareket etmeye çalışıyor. Mesele sadece dokunulmazlık meselesi değil, biz meseleyi dokunulmazlıklar üzerinden almıyoruz. Tüm bir savaş konseptinin bir parçasıdır dokunulmazlıklar ama Saray bunu yaparken aynı zamanda AKP'ye ve anayasal yetkisi dışında bir partiye müdahalesi söz konusudur.
1994 yılında DEP'li milletvekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla yaşanan darbe süreci üzerinden 22 yıl geçti. 22 yıl sonra yine halkların özgürlük ve demokrasi mücadelesini veren partinizin milletvekillerinin "dokunulmazlıklarının" kaldırılmaya çalışılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
1994 yılında DEP'li vekillerimizin sayısı bir grup kadar bile değildi. Buna rağmen apar topar mecliste bir karar alarak arkadaşlarımızın üzerindeki dokunulmazlıklarını kaldırdılar. O süreç içerisinden bugüne geldiğimiz 22 yıl boyunca yaşananları bir zincirleme gibi gözümüzün önünden geçirdiğimizde Tüm dünyanın karşı çıktığı bir tablo ile karşı karşıya kaldık. O dönemde aslında mesele bir kaç milletvekilinin parlamentodan apar topar alınması değildi. Mesele Kürt halkının ve tüm halkların iradesine engel koymaktı. Arkadaşlarımızı cezaevlerine götürmeleri ve ceza almalarını sağlamaları şuan değerlendirdiğimizde herkes bir utanç tablosu olarak görüyor. Tüm dünya o dönemde yaşananları lanetlediği için şimdi AKP/Saray hükümeti daha sinsice daha ince ince dokuyarak HDP'yi parlamento dışına itmek ve demokratik siyasi mücadelenin önünü kapatmak istiyor.
Dokunulmazlık meselesine bizim karşı çıktığımız şudur. Tüm halklar tarafından bilinmesi gerekiyor ki zaten bizim dokunulmazlıklarımız yoktur. AKP hükümeti ve devlet biliyor ki, biz sürekli halkımızla birlikteyiz. Abluka altındaki alanlara dahil girmek istiyoruz ama, girmemize izin verilmiyor. Bizim meselemiz dokunulmazlık meselesi değil, biz dokunulmaz zırhına hiç girmedik. Biz, geçmişten beri bütün milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılsın yasal ve anayasal değişsin talebimiz vardı. Kürsü dokunulmazlığı hariç bütün herkesin dokunulmazlıkları kalksın. Yaptığı herhangi bir suç varsa yargılama gerçekleştirilsin dedik. Ama şuan da AKP/Saray'ın yaptığı bir anayasa ihlalidir.
HDP aslında bir de kadın partisidir. Burada en fazla kadının olduğu partiyi hem kriminalize etmek hem de demokratik siyasetin önünü kapatmak isteniyor. Türkiye'deki kadın örgütlerinin taleplerini orada ifade eden ve kadın bakış açısını parlamentoda işlemesini sağlayan bir HDP kadın grubu var. HDP kadın grubumuzu da aynı zamanda diskalifiye ederek bir yandan HDP'nin siyaset önünü kapatmak diğer yandan kadın özgürlük mücadelesinin ve kadın taleplerinin parlamentoda sesini kısmak, kesmek olarak değerlendiriyor. Parlamento tamamen erkek egemen zihniyetin oluşturduğu bir yerdir. Bugünde aynı şekilde zihniyet hala erkek egemenliğinin cinsiyet kavramlarını kullandığı bir anlayış içerisindedir. Bizim amacımız bunları değiştirmek, bunlar için mücadele ediyoruz. Savaş alanlarında en çok katlettikleri kadın ve çocuklardır. Bu yüzden kadınları hedef alıyorlar ama bunların hesabını soran en çok kadınlardır. Şuan da Saray kendi hükümetine de bir darbe gerçekleştiriyor. Biz bunu parlamentoda söyledik. Erdoğan ve Davutoğlu kriz içerisinde olduğunu ifade ettik. Şimdi HDP bu söylemlerinde haklı çıktı.
HDP'li milletvekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasında, CHP ve MHP'nin rolünü bize değerlendirebilir misiniz?
MHP zaten mesele Kürtler olunca bide AKP siyasetiyle ortak siyaset yürüttükleri için onlardan beklenen bir durum. MHP, AKP'nin yan bahçesi biz öyle düşünüyoruz. CHP ise demokrasiden yana olan demokrat bireyleri dışında bırakarak ifade ediyoruz. Ama bir kısmı dokunulmazlıklardan yana evet oyunu kullanacaklarını ifade ettiklerinde de şunu çok net koyuyorlar. Hukuki değildir, anayasaya aykırıdır yapılan işlem, kesinlikle eleştiriyor ama sonunda her şeye rağmen evet diyeceğiz. Bu CHP'nin yapmış olduğu bir tutarsızlıktır. Geçmişten bugüne kadar CHP açıkçası ana muhalefet rolünü oynamış olsaydı belki Türkiye bu kadar kriz yaşamış olmazdı. Belki bu kadar savaş konsepti gelişmiş olmazdı. Yaşanmış savaş alanlarına baktığımız zaman CHP'nin söyleyecek sözü yoktur.
Bu yaşanan savaş konsepti Cizre, Sur, Silopi, Nusaybin, İdil, Şırnak biz bu il ve ilçelerimize genel olarak baktığımızda halkın bir direnişi var. Halkın bu direnişi ile AKP iktidarı ile devlet kendi çelişkilerini daha da derinleştirdi. Biz direniyoruz. Her yerde direniriz. Halkımızla birlikte alanlarda da direnip mücadele yürütüyoruz. Onurlu dik duruşumuzu parlamentoda da gösteriyoruz. Bizi ne kadar parlamento dışına atmak isteseler de biz sonuna kadar orada mücadele edeceğiz. Çünkü onların kirli politikalarını biz hem parlamentoda dile getiriyoruz hem de halkımızla birlikte yaşanan il ve ilçelerimizdeki ablukalar da mücadeleyi birlikte yürütüyoruz.
HDP'yi parlamento dışına atmak demek Türkiye'de savaşı, kaosu daha da derinleştireceğim demektir. Şuan ki AKP iktidarının kendi iç krizi de aslında bunun bir göstergesidir. Erdoğan bununla birlikte HDP'yi parlamento dışına atarak tek adam diktatörlüğünü saray üzerinden parlamentoya da darbe yaparak rejim değişikliğine gitmek ve başkanlık sistemini hayata geçirme hayalleriyle herkesi diskalifiye etmek istiyor.
Özgürlük ve demokrasiyi savunan bir parti olarak, Meclis dışında bırakıldığınız takdirde Meclis dışında nasıl alternatifleriniz var?
Bizler daha önceki süreçlerde de şu an ki yaşanan durumu yaşadık. Kürtler parlamentoya alındı ve daha sonra dışına itildi. Cezaevlerinde mücadelemiz devam etti. Bugün ki yaşadığımız süreç, Kürt halkı üzerinden baktığımızda bir yandan il ve ilçelerimizde direnen halkımız var diğer yandan bu savaş konsepti ile göçe zorlanan, katledilen insanlar ve siyasi soykırım operasyonları söz konusu.
Bundan sonraki süreç açısından da HDP'nin alternatifleri çoktur. Çünkü bizim korkumuz herhangi bir dokunulmazlığımız kalkar ya da parlamento dışına itiliriz gibi korkumuz yok. Bizler parlamentoda demokratik siyasetin yapılması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Biz orada sadece bir birey değiliz, halkımızın iradesini temsil ediyoruz. Oradan çıkarılan torba yasalar, yeni kanunlarla mücadele eden sadece HDP var. HDP grubu olarak birçok alternatifi tartışıyoruz. Biz hiçbir zaman için alternatifsiz değiliz. Hele Kürt halkı hiç alternatifsiz değil. Yaşamın her alanında mücadelesini gittikçe büyüten bir halktır. Biz zamanı geldiğinde nerede ne için hareket edeceğimizi kendi içimizde yetkili organlarımızla tartışıyoruz.
Şunu çok net bir şekilde bilmeleri gerekiyor. Hepimizin dosyası var içeride ve dosyalarımız kapsamında ifade vermek için bulunduğumuz yerden hiç bir yere gitmeyeceğiz. Zorla götürme olduğu zamansa ifade vermeyeceğiz. En son ihtimal, tutuklamamı gerçekleştirildi hangi arkadaşımız olursa olsun ona yönelikte kendi tavır ve direnişimizi ortaya koyacağız. Ama şuan onlar bizi ne kadar parlamento dışında tutmaya çalışsa da biz sonuna kadar parlamentoda demokratik siyaseti savunacağız. Bizim için önemli olan bu sürecin bir bütün olarak algılanmasıdır.
Sarayın tek başına başkanlık elde etmek için gerçekleştirdiği bu savaş konseptini ve Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan ile Dolmabahçe sürecini görmezden gelen bu uygulamayı asla kabul etmediğimizi belirtelim. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü ile ancak bu sürecin son bulacağını kendi açımızdan da halklar açısından da ifade edebiliriz. Dolmabahçe mutabakatı herkesin gözünün önünde yapıldı ve imza atılan maddelerin hayat bulmasıyla, pratikleşmesiyle ancak bazı gelişmeler sağlanabilir. Bizim amacımız bunların gerçekleşmesi için mücadele etmektir. Bizim halkımız nasıl direniyorsa bizler de halkımızın iradesini parlamentoya yansıtarak demokratik siyaset için direneceğiz. Bütün halkımıza ifade etmek istiyorum ki bu darbe sürecini boşa çıkaracak olan tek güç varsa o da halkımızın gücüdür. Biz de bu halkımızdan aldığımız güç ve onurlu dik mücadelemizde halkımıza laik bir siyaset geliştirmeyi önümüze hedef olarak koyduk. Haklıyız, mücadele edeceğiz ve kazanacağız.