HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Meclis'te "Barış İsteyenler Grubu" ile bir araya geldi. Demirtaş, halkın direnişine destek vererek, "Dimdik duran halkımızın ellerinden öpüyorum" dedi.
"Barış İsteyenler Grubu", Meclis'te HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ortak basın toplantısı düzenledi. Grup üyelerini HDP Grup Toplantısı Salonu önünde HDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan karşıladı. Toplantıda Barış İsteyenler Grubu heyetinden Baskın Oran, Oya Baydar, Ali Bayramoğlu, Nurcan Baysal, Ahmet Faruk Ünsal, Kezban Hatemi, Raci Bilici, Gülseren Onanç, Selim Ölçer, Nesrin Nas, Ayşe Erzan, Tarık Çelenk ve Mebuse Tekay yer aldı. Toplantıya HDP heyetinden ise HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ile HDP milletvekilleri Osman Baydemir ve Gülser Yıldırım katıldı.
'SAVAŞ İYİ NİYETLE DURDURULMAZ'
Demirtaş, toplantıdaki konuşmasında şu hususlara dikkat çekti:
"Siyasetçiler bazen siyasetin zorlukları, gerçekliği karşısında kapıları açamayabilirler ama sizler gibi toplumun vicdanını temsil eden aydınlar, adaletten yana olanlar ve her daim haktan yana olanlar en sıkı kapalı kapıları sonuna kadar açabilirler. Biz bu girişimin böyle bir potansiyeli olduğunu düşünüyoruz, inanıyoruz. Buraya gelişiniz bile bu kapıyı başlı başına zorlamıştır. Kapalı kapıları, sıkılı yumrukları zorlamıştır. HDP olarak kurulduğumuz günden bu yana, geleneğini devraldığımız siyaset dahil olmak üzere hiçbir zaman hiçbir sorunun şiddetle çözüleceğine inanmadık. Bugün de farklı bir noktada değiliz.
Fakat şiddetin durmasını arzu etmek, bunu samimiyetle ifade etmek yetmiyor. Coğrafyamızda, Türkiye'de çok büyük trajediler yaşanıyor. Çok ağır savaşlar yaşanıyor. Ve bunların hiçbiri iyi niyetle durdurabilecek düzeyde savaşlar değil. Son derece ciddi projeler, siyasi yaklaşımlar ve cesaret gerekiyor. Türkiye'de mevcut iktidarla maalesef ki sağlıklı bir iletişim kuramadık. Kurabilmeyi çok isterdik. Halen sağlıklı, bir birini anlayan, birbirine saygı duyan bir iletişim kanalını açabilmek için uğraşıyoruz.
'HER ŞEYİ KONUŞMAYA HAZIRIZ'
Bugün hem ana muhalefet hem de Başbakan ile bir görüşmeniz olacak. Buradan sizler aracılığıyla açıkça şunu ifade etmek istiyoruz; şu gün, şu saatte, şu dakikada. Her konuyu her zorlu sıkıntılı mevzuyu masada, yüz yüze saygı içerisinde konuşmaya hazırız. Ön şartsız, koşulsuz hazırız. Aynı şekilde bize yaklaşılmasını da bekliyoruz. Biz seçilmiş halk temsilcileriyiz. Atanmış hükümet emrinde çalışan memurlar değiliz. Bize talimat, emir vererek, şart koşup yönlendirme yaparak, siyasi diyalog kurulamaz. Hükümet bizim ast-üst ilişkisinde olduğumuz bir yapı değil. Parlamentoda eşitler arası bir hukuk içinde, diğer gruplarla çalışıyoruz. Bizim ile aynı çerçevede temas kurulmasını, yaklaşılmasını bekliyoruz. Biz de aynı saygıyı hükümete göstermeye hazırız. Yeter ki gerilim masanın dışına taşmasın. Masada her türlü zorlu konuyu biz tartışıp bütün bu kapalı kapılırı açabileceğimize inanıyoruz.
'İÇİ BOŞ BARIŞ!'
Barış adaletten, özgürlükten, demokrasiden bağımsız bir şey değildir. İçi boş bir barış arayışı asla bu topraklarda gerçek barışı sağlayamaz. Adaleti, özgürlüğü, demokrasi ve eşitliği barındırmayan hiçbir barış gerçek barış değildir, kalıcı değildir, yanıltıcıdır. Biz tam da onun içini doldurmaya çalışıyoruz. Çok fazla acı gördük. Gereğinden fazla çektik. Hepimiz çektik.
KATLEDİLEN ÜÇ KADIN
Her gün her saat ölümlerle uyanıyoruz. Daha dün Silopi'de 3 kadın arkadaşımız infaz edildi. Çatışmada öldürülmedi, infaz edildi. Gece bu arkadaşlarımızın yanında bulunan 20 yaşında bir genç arkadaşımız parti yetkilerimizi arıyor ve 'Yetişin Sêvê yaralandı. Bulunduğumuz yeri değiştirmeye çalışırken bize ateş ettiler. Yetişin' diyor. Arkadaşlarımız gece 12.00'ye kadar defalarca temas kurdular. 'Sorun yok onları oradan aldırıyoruz' dediler. Ama sabahın 4'ünde cenazesini aldık. Sêvê'nin kafası parçalanmış. Biraz önce Sayın Başbakanı dinledim, bu konudan hiç söz etmedi. 'Güvenlik güçlerimizi alnından öpüyorum' dedi. Tabi başbakanın bu zor dönemde güvenlik güçlerine moral vermesini çok iyi anlıyorum. Ama Sêvê'nin şu anda öpülecek bir anlı da yok. Kafası parçalanmış, uçurulmuş durumda. Çözmemiz lazım. Bizim diyalogla sorunları çözmemiz, konuşmamız lazım. Bunun bir yolunun hep birlikte bulmamız, yaratmamız lazım. Ama eşitlikten, adaletten asla uzaklaşmadan barışı aramamız lazım.
'50 CENAZE DEFNEDİLMEYİ BEKLİYOR'
Sayın başbakan bizim ile randevuyu iptal etti. Çünkü bizi ziyarete gelirse kendisine 'Cizre'de 7 gün boyunca cenazesi yerde bekletilen Taybet anayı soracağım' demiştim. Savaş kaçınılmaz olabilir, çatışma kaçınılmaz olabilir. Ama bunu soracağım. 'Bir cenazeden ne istiyorsunuz, tam olarak ne bekliyorsunuz' diye soracağım dedim. 'Bana hesap sorma cesaretinin gösteren partinin eşbaşkanıyla görüşemem, o kim olur benden hesap soruyor' dedi. Bizim haddimiz mi senden hesap sormak. Bunun hesabını mahşerde elbette ki vereceksin. Randevudan kaçmış olabilirsin sayın başbakan ama Azrail ile randevunuz er ya da geç gerçekleşecek. Şu anda 50 cenaze defnedilmeyi bekliyor, 50 cenaze çürümüş durumda. Sokakta 12 cenaze çürümeye terk edilmiş. Bunlar sivil insanlar, defnedilemiyor. İzin vermiyorsunuz. Vekillerimiz defalarca size iletti. Bu insani bir durumdur.
'DİMDİK DURAN HALKIMIZIN ELLERİNDEN ÖPÜYORUM'
Cenazeler defnedilsin diye defalarca söyledik. Ama sizin verdiğimiz cevap 'Güvenlik güçlerinin alınlarından öperim' oldu. Ben de bütün bu zulmünüze karşı dimdik ayakta duran 7'den 70'e bebeğinden yaşlısına, kadınına, çoluğuna, çocuğuna, Türkünden, Kürdüne zulmün karşısında dimdik duran halkımızın alınlarından değil ellerinden öpüyorum. Bu zulmün karşısında dik durmak da gerekiyor. Başka da yöntem bulamıyoruz. Biz bu zulmü durdurmaya çalışıyoruz. Önce zulmü durduralım çatışmayı durduracak siyasi kanallar açmak çok kolay olacak. Ama bunu durduramıyoruz. İnsani dramın üstesinden gelecek bir aklı, vicdanı karşımızda göremiyoruz maalesef.
Bir bahane ile HDP randevusunun iptal edilmesini kabul edemeyiz. Biz hesap sorma mevkisindeyiz. Hesap verme makamında olan kendileridir. Muhalefetin tam da Anayasal görevidir, işidir hesap sormak. Biz başbakana hesap soramayacaksak kime soracağız. Biz birimizin yüzü suyu hürmetine, karakaşı kara gözü için değil ama halkın sorunları için bir araya gelip konuşmak zorundayız. HDP'nin ve AKP'nin diyalog kurması, bütün bu olup bitenler için çözüm araması bir zorunluluktur, lüks değildir. Bundan hiç kimsenin kaçmaması lazım."