Demirtaş: Parlamento yasa çıkarmakla barış kararı almış olur
Demirtaş: Parlamento yasa çıkarmakla barış kararı almış olur
Demirtaş: Parlamento yasa çıkarmakla barış kararı almış olur
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 21 Mart günü Diyarbakır'da gerçekleştirilen ve 2 milyona yakın kişinin katıldığı Newroz'da okunan Öcalan'ın mesajına ilişkin açıklamalarda bulundu. Demirtaş, Kürt sorunundan kaynaklı silahlı mücadelenin yüzde 99'unun bittiğini söylerken, geriye kalan yüzde 1 için hükümete çağrıda bulundu. Parlamentonun yasa ile bir komisyon kurması halinde geri çekilmenin Ağustos'a kadar tamamlanabileceğini ifade eden Demirtaş, " Parlamento bu yasayı çıkarmakla aslında barış kararı olmuş olur" dedi. Demirtaş ayrıca "Kürt inkarı bitti, kimlik kazanıldı" vurgusunu yaptı.
DİHA'nın haberine göre Demirtaş, "PKK Lideri Sayın Abdullah Öcalan'ın çağrısı çok net. Kürt sorunundan kaynaklı silahlı mücadelenin yüzde 99'u bitti. Yüzde 1'i hükümete kaldı. Hükümet üzerine düşeni yaparsa yüzde 1'lik kısım da umut ediyoruz biter. Newroz kutlamasında bayrak konusunun öne çıkarılması iyi niyetli bir tartışma değil. Geri çekilme için Parlamento'da yasal düzenlemenin yapılması gerekiyor. Bu süreç için hem resmi hem de sivil bir komisyonun kurulması önerimiz var. Sayın Öcalan'ın yaptığı çağrıyı stratejik bir hamle olarak görüyorum. Bu süreçte tüm kesimler üzerine düşeni yapmalı. Provokasyonlar, Kürt ve Türk siyasetçilere saldıralar olabilir ama hiç kimse geri adım atmamalıdır" dedi.
Demirtaş, şöyle devam etti: "Kürt sorunundan kaynaklı silahlı mücadelenin bitmesinin yüzde 99'luk kısmı tamamlandı bu çağrıyla şimdi yüzde birlik kısmı yani Hükümetin üzerine düşen onun yasal altyapısını hazırlama kısmı kaldı. Çünkü çağrı çok net çok kararlı bir çağrıydı geri dönüşü olmayan bir çağrı aslında. Şimdi Hükümet de üstüne düşeni yaparsa biz de destekleyeceğiz Parlamento'da bir yasal formunu bulmak lazım bunun. Ve geri çekilme aşaması ile ilgili komisyon çalışmalarının nasıl yürütülebileceği meselesinin çözülmesi lazım. Bu gerçekleştikten sonra yüzde 1'lik kısmı da tamamlanır bence. Ve umut ediyorum ki bir daha da bu meseleden kaynaklı olarak savaşı şiddeti yaşamayacağımız bir nihai döneme girmiş oluruz."
BAYRAĞI IRKÇI BİR TÜRK PARTİSİNİN SEMBOLÜ HALİNE GETİRME GİRİŞİMİ
Hükümetin "Neden bayrak yoktu" şeklindeki tepkisi ve MHP'nin Meclis'teki tavrının hatırlatılması üzerine Demirtaş, "Aslında kriz şeklinde ifade etmemek lazım bu bayrak meselesini. Kürt toplumunun Türkiye Cumhuriyeti devletinin bayrağına bir düşmanlığı ve karşıtlığı yoktur. Bu ülkenin yurttaşı vatandaşı olan herkesin bayrağıdır. Çünkü bayrak devletin bayrağıdır. Etnik kimliğin, milletin bayrağı diye bir şey yoktur. Devletler bayrakla temsil edilirler. Herkesin biraz buradan bakması lazım. Fakat bunu dayatanların niyetinin iyi olmadığını düşünüyorum. Çünkü şöyle bir anlayışla yapılıyor. Kürtlere özellikle bayrak dayatması yapmak ırkçı bazı çevreler açısından söylüyorum ki bayrak önünde diz çöktürme anlayışıdır. Bayrağı Türk ırkının hatta onun da ötesinde ırkçı bir Türk partisinin sembolü haline getirme girişimidir. Kürtler de bundan rahatsızdır. Yoksa Türkiye Cumhuriyeti devletinin bayrağından rahatsız değildir. Bütün bunlar normalleşir diye düşünüyorum. Herkes bunu tartışıyor tabiî ki bir kriz olarak da görmemek lazım. Koskoca Newroz'un tarihi barış çağrısının mesajını almak istemeyenlerin konuyu başka yere çekme çabalarıdır" diye konuştu.
SORUNUN YÜZDE 99'U ÇÖZÜLMEDİ
"3 ayda neler değiştiğini" ve "Hükümetin atması gereken yüzde 1'lik kısmın ne olduğunun" sorulması üzerine Demirtaş, şöyle dedi: "Ben Kürt sorununun yüzde 99'unun çözüldüğünü söylemedim. Sakın böyle bir yanlış anlaşılma olmasın. Silah meselesinde Kürt sorunundan kaynaklı savaş meselesinde sona doğru gidiliyor ben de teyit ettim. Dün Sayın Öcalan çok kararlı bir çağrı yaptı ve işin yüzde 99'luk kısmını kendisi üstlenmiş oldu. Şimdi Hükümet kendi üzerine düşeni yerine getirirse silah kısmı en azından yüzde 100 bir rotaya oturmuş olacak. Yoksa Kürt sorunu yüzde 100 çözülecek demedim. Çeşitli formüller üzerinde tartışmak konuşmak lazım. Tümüyle biz bu işin sorumluluğunu da Hükümet'e atmıyoruz. Aslında Cumhuriyet Halk Partisi'nin de bu meselede işin Parlamento ayağında destek olması lazım. Biz destek olmaya hazırız. Bu sadece AKP'nin tek başına üstesinden gelebileceği bir sorumluluk değil. Hep birlikte formüller bulalım. Şimdi şu anda İmralı Cezaevi'nde hükmen tutuklu bulunan resmi olarak siyasi bir mahkum, dün bir çağrı yaptı. Bu çağrının bir defa yasal bir mevzuata oturtulması lazım. Hangi sıfatla çağrı yaptı ve bu geri çekilecek olanlar Öcalan'ın hangi sıfatına dayanarak geri çekiliyorlar, geri çekilme aşamasında diyelim ki Jandarma, Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri yasayla kendisine verilmiş olan herhangi bir işi yapmaktan vazgeçmiş olacaklar. Bunun yasal dayanağı nedir. Bütün bunların yasal bir mevzuata kavuşturulması gerekir ki şu andaki 'yasadışılık' son bulsun. Çünkü ortada bir 'yasadışılık' var şu anda. Meşrudur ama bu meşruiyetin biraz daha yasal dayanaklarının oluşturulması lazım ki hem Hükümet rahat etsin hem bunu destekleyenler rahat etsin, hem geri çekilecek olanlar açısından yasal bir güvence olsun ki hepimiz rahat edelim. Toplum da neye destek verdiğini çok iyi bilsin. Bunun üzerinden de toplumsal süreç ilerlesin."
PARLAMENTO YASA ÇIKARMAKLA BARIŞ KARARI ALMIŞ OLUR
Bütün bir geri çekilme sürecini izleyebilecek parlamenterlerden oluşan bir komisyon olabileceğini ifade eden Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu komisyonun görevleri yasada tariflenebilir. Komisyonun ne iş yapacağı, süreci nasıl gözleyeceği, yasada tanımlanabilir ve bu Parlamento bu yasayı çıkarmakla aslında barış kararı olmuş olur. O yasa metninde geri çekilecek olanlarla hangi yasal mevzuatın uygulanacağı da tariflenebilir. Bu çok zor bir şey değil. Dile kolay 100 yıllık bir sorunu demokratik olarak çözme ve bu sorundan kaynaklı bir isyanın bitmesi ile ilgili konuşuyoruz. Bir yasa çıkarmak zor olmamalı Parlamento açısından. CHP de ben MHP'yi dışta tutuyorum destek vermeyecekleri çok önceden belli. Ama CHP bu silahların tümden biteceği ve silahların gömüleceği süreçte bir sosyal demokrat parti olup olmadığını gösterecektir. Sosyal demokratlar bu ülkede savaş istiyor mu istemiyor mu? Bizce hiç kimse bunun dışında kalmamalı. Barış ortamının tartışılacağı bir ortamı hep birlikte yaratmalıyız."
PARLAMENTO İÇİ BİR KOMİSYON
Geri çekilmenin bir planının olup olmayacağı sorusuna Demirtaş, "Partimizin önerileri var tabiî ki bu geri çekilme ile ilgili. Bir komisyon kurulabilinir. Bu Parlamento içi bir komisyon olabilir. Bu komisyon bütün bu geri çekilme aşamasını denetler herhangi bir provokasyon olma ihtimalini ortadan kaldırmaya çalışır. Geri çekilmelerin yeni bir çatışma riski doğurmayacak şekilde yasal güvence içerisinde gerçekleşmesini sağlar. Bu süre zarfında bütün bu gelişmeleri raporlar ve Parlamento'ya bir bilgi olarak sunar. Ne yapıldı ne edildi Parlamento'da bu komisyon aracılığıyla haberdar olur. Bu da bir yasa ile kurulur. Bir araştırma komisyonundan çok bu işle özel olarak görevlendirilmiş yasa ile kurulmuş bir komisyon olabilir. Bir de tabi bunun dışında sivil ayak olarak düşünülebilecek bir Akil İnsanlar Komisyonu olabilir. Sayın Öcalan ile İmralı'da yaptığımız görüşmelerde bu önerilerin makul olduğunu kendisinin de bu önerileri destekleyeceğini ve bu şekilde bir işleyiş olursa hızlı bir şekilde geri çekilmenin olması gerektiğini belirtiyordu. Akil İnsanlar da bütün bu geri çekilme sürecinde yine nezaret edebilirler. Bunlar yapılması zor işler değil. Türkiye savaş gibi büyük bir handikaptan acı veren bir süreçten kurtulacak. Parlamento ve siyasi partiler her gün sabahlara kadar bir sürü ıvır zıvır yasa ile uğraşırken yorulmuyor da Türkiye'nin barışı için bir yasa çıkarmaktan imtina edeceklerse bu yakışmaz Parlamento'ya. Bu değişimi engellemeye çalışan her güç er veya geç marjinal hale dönüşecektir. CHP açısından da bu geçerlidir. Bu değişimin önünde durmaya çalıştıkça değişim CHP'yi zorlayacak. Kendileri bu süreci zorlayamazlar. Ortada Türkiye'yi bölme parçalama projesi yok. Düşmanlık yok. AKP'yi arzuladığı hegemonik bir sistem var da onu destekleme projesi yok. Ortada bir barış ve birlikte yaşam projesi var. CHP de diğer partiler de destek verip vermeyeceklerine buradan bakmalılar" şeklinde konuştu.
YASA ÇIKARSA AĞUSTOS'A KADAR GERÇİ ÇEKİLME TAMAMLANABİLİR
Demirtaş, Türkiye'nin kendi sorununun kendi özgün yaklaşımları ile çözebileceğini ifade etti. "Önce ateşkes sonra geri çekilme" beklendiği ancak PKK lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısı'nda "geri çekilme" yer aldığının ve geri çekilmenin yıl sonunda tamamlanıp tamamlanmayacağının hatırlatıldığı Demirtaş, şöyle devam etti: "Parlamento bu yasayı çıkarırsa bu Haziran Temmuz, bilemediniz Ağustos'ta Türkiye'de tek bir PKK gerillası kalmamış olur. Yıl sonunu son baharı bulmaz."
"BU DEFA DAHA UMUTLUYUM"
99'da yaşanan geri çekilmenin ve ardından yeniden başlayan çatışmalı sürecin hatırlatılması, yine basının sadece "silahsızlanmayı" işlemesinin sorulması üzerine de Demirtaş şöyle yanıt verdi: "Şu anda Sayın Öcalan taktik bir hamle yapmıyor. PKK'ye taktik bir hamle önermiyor. Stratejik bir değişiklik öneriyor. Bunu yaparken zannederim Hükümetle ve devlet heyetiyle bugüne kadar yürüttüğü temasların sonucu olarak bu stratejik hamlenin zamanının geldiğini düşünüyor. Evet PKK 99'da sınır dışına çekildi, muhtemelen şimdi de çekilecek. Ve PKK'nin bir daha geri dönmemesini yine çatışmaların başlamamasının garantisi Türkiye'nin bu zaman zarfında hızla demokratik reform tedbirleri alması. Bana göre bunun başka garantisi yok gibi görünüyor. Bu da demokratik siyaset kanallarının güçlenmesi ile olur. İfade özgürlüğünün, örgütlenme hakkının, insanların kendi düşüncelerini açıklama hakkının, basın özgürlüğünün güçlendirilmesi lazım. Ki gerçekten de PKK'nin tümden silahları bırakacağı koşulları hep birlikte yaratmış olalım. Bunun güvencesini hep birlikte Parlamento'da alacağımız yasal tedbirlerle gerçekleştirebiliriz. Yoksa dediğiniz gibi 99'da da bu denendi ama başarılı olamadı. Bu defa ben daha umutluyum. Çünkü Hükümet daha derli toplu hareket ediyor. Devlet daha bütünlüklü hareket ediyor. Kürt hareketi daha bütünlüklüdür. 99'da koşullar bu kadar uygun değildi. Şimdi daha uygun çözüm için" dedi.
HERKESE GÖREV DÜŞÜYOR
Demirtaş, "99'daki gibi PKK'liler yurt dışına çıktı yan gelip yatalım rehavete kapılalım havasını oluşturmamak lazım. Herkese görev düşüyor. Biz de bu sürecin en büyük sorumlularından biriyiz. Yeniden savaşa dönüşmemesi için sorumluluk sahibi olanlardan biriyiz" diye konuştu.
Öcalan'ın mektubunda da "Yaptığım çağrı bir son değil, bir başlangıç" denildiğini hatırlatan Demirtaş, şunları dile getirdi: "Öcalan silahlı sürece ilişkin bir açıklama yaptı. Buna hazırım diyor. Yoksa ben mücadeleyi bitirdim demiyor. Bazı dostlarımız da sürece yanlış yaklaşıyor. Diyorlar ki, "PKK dağdan inecekse, asgari ücret sorununu da çözsün, ekonomik sorunları da çözsün." Bu doğru değildir. Artık bundan sonraki süreçte neyi çözmek istiyorsanız, bizatihi siz de içerisinde yer alacaksınız. Bunun mücadelesini vereceksiniz. Anadilde eğitim mi istiyorsunuz. Toplum olarak bunun mücadelesini vereceksiniz. Bu işi PKK gerillaların üzerine yıkmayacaksınız. Bundan şimdi rahatsız olan varsa ben bundan üzüntü duyarım. Bundan niye rahatsız olalım. Biz yıllardır demokratik mücadele, barış olsun, kan dursun demiyor muyuz? Şimdi Öcalan bu çağrıyı yaptıysa buna üzülmek mi gerekir. Hayır. Artık bu süreç bizim omuzlarımız da deyip, mücadele etmek gerekir."
KÜRT İNKARI BİTTİ, KİMLİK KAZANILDI
Öncesinde Kürtlerin uçurumun kenarında olan bir halk olduğunu belirten Demirtaş, "Halk olarak kabul edilmiyordu, ismi, cismi kabul edilmiyordu. Artık milyonlarca insan kendi kimliği ile alanlarda bunu yapıyor. 20 yıl önce bu coğrafyada Kürt demek yasaktı. Şimdi 1.5-2 milyon Kürt alana iniyor ve bütün dünyaya, demokratik siyasete değişim çağrısı yaptı. Şimdi bu kazanım değil midir? Kürt inkarı bitti, kimlik kazanıldı. Artık yeryüzünde Türkiye'de Kürt halkı gibi bir şey var. Şimdi bunun içerisinin nasıl doldurulacağı demokrasi mücadelesi yürütenlerin, sivil siyaset yürütenlerin işi olsun ve kimse de bu sorumluluktan kaçmasın" ifadelerini kullandı.
SAVAŞ KARŞILIKSIZ OLARAK DURDURULUYOR
"Öcalan'a yönelik tepkilerin Türkiye cenahında azaldığı görülüyor. Bunlar değişecek. Karşılıklı birbirimizi daha iyi anlayacağız" diye Demirtaş, şunları dile getirdi: "Artık cenazeler gelmemeli. Aylardır gelmiyor. Bundan rahatsız olanlar mutlaka ki var. İşte bağırıp, çağıranların çoğu bunlardır. İstiyorlar ki PKK savaşsın, AKP yıpransın. İşte bundan dolayı hükümet yıpransın ve kendileri de bunun keyfini sürsün. Kendileri AKP ile bahsedemiyorlar. Başka türlü AKP'ye karşı mücadele edemiyorlar, muhalefetin bir kesimi. Kürtler AKP'ye karşı savaşı sürdürsün ki, kendileri de AKP'nin zayıflığından faydalansınlar. Bunların bağırmasının nedeni budur. Yoksa kendisine milliyetçiyim diyen yurtseverim diyen birinin bu savaşın bitmesinden rahatsızlık duyması gibi abes bir şey olabilir mi? Savaş karşılıksız olarak durduruluyor. Demokratik siyaset ile ne kazanacaksak kazanacağız diyor Kürt hareketi. Bundan neden rahatsızlık duyuyorlar. Kendilerine bir sormaları lazım. Çocuğu askerde olanların dönüp, CHP'ye, MHP'ye bakması lazım. Bunlar niye bağırıyor diye. Savaş istedikleri çok net olarak ortaya çıkıyor burada."
ÖNÜMÜZDEKİ YÜZYILI ETKİLEYECEK SİYASİ ÖNERİ VAR
Öcalan'ın dini konuda kullandığı dilin ilk defa kullandığı bir dil olmadığını işaret eden Demirtaş, "Bunu kitaplarını okuyanlar bilir. Zaten kastettiği Demokratik Modernite bu topraklardaki tüm değerlere saygı gösterilmesidir. İslamiyet'te, Suryanilik'te Alevilik'te bu toprağın gerçeğidir ve bunların hepsine atıf da bulunuyor. Herkes bakmak istediği yerden bakıyor aslında. Bütünlüklü olarak bakmakta fayda var. Herkesin arasındaki kavgayı durdurmaya çalışan, herkesin helalleşmesi gerektiğini ortaya koyan bir persfektif ortaya koyuyor. Önce bir helalleşelim diyor. Ortada bir tuhaflık yok. Ortak olan bir bin yıllık geçmişe işaret ediyor. Eğer doğru bir okuma yapılırsa önümüzdeki yüzyılı etkileyecek siyasi bir öneri var" diye konuştu.
Adalet Bakanlığı ve AKP Genel Merkezi'ne yönelik saldırıya ilişkin Demirtaş, "Ankara'daki eylem sürece yönelik mi değil mi tam olarak bilmiyoruz. Çünkü söz konusu eylemi yapan örgüt sürece yönelik herhangi bir açıklama belirtmedi. Kendilerine dönük operasyonlar ve hukuksuzluklara yönelik bir eylem yapıldığını belirtti. Tabi sonuç itibariyle neye hizmet ettiğini sonuçları itibariyle değerlendirmek daha doğru olur. Bu tür dönemlerde daha büyük saldırılar olabilir mi, olabilir. Bu ihtimal dahilindedir. Daha bu açıklamanın etkisi tam olarak ortaya çıkmadı. Aslında Ortadoğu'da birçok dengeyi değiştirecek bir açıklama yapıldı Newroz'da. Herkes bizim gibi bu açıklamadan umutlu olamayacaktır. Bundan rahatsız olan çevreler mutlaka olacaktır. Dikkatli olmak lazım. Fakat ne olursa olsun bu sürecin ruhuna, bu sürecin ilkelerine, ahlakına bağlı kalındığı sürece hiç kimse bu süreçten vazgeçmemelidir. Net olarak söylüyor. Kürt siyasetçilere doğrudan yönelim olabilir, Türk siyasetçilere yönelim olabilir. Ama hiç birimiz bu süreçten geri adım atmamalıyız. Barışın kalıcı olabilmesi açısından ısrarlı olunmalıdır" diye belirtti.
AKP ile biraraya gelmelerinin şu anda gerekmediği belirten Demirtaş, "Hükümet teklif sunar biz değerlendiririz ve doğru bulursak destekleriz. Şu an itibariyle illa bir araya gelinmesi gerekmiyor" dedi.
BAYRAK TARTIŞMASI İYİ NİYETLİ DEĞİL
Newroz kutlamalarında neden bayrağın açılmadığın gündemleştirilmesine ilişkin Demirtaş, şunları ifade etti: "Bayrak Kürtlere karşı ısrarla dayatılmamalıdır. 12 Eylül'de o bayrak Kürtlere karşı bir işkence olarak kullanıldı. 'Onun önünde diz çökeceksiniz. Onun önünde onurunuzu teslim edeceksiniz' diyen yaklaşıma karşı bir hassasiyet var. Yoksa bayrağın kendisine karşı bir hassasiyet yoktur. Ama o bayrağa yüklenmek istenen anlama karşı bir tepki var. O bayrağa karşı bir tepki yok. O anlamı yüklemekten vazgeçildiği oranda Kürtlerin de bayrağı şekil olarak sahiplenmesi daha kolay olur. 'Bayrak bir siyasi düşüncenin bayrağıdır ve Kürtler de bunun önünde diz çökmelidir' anlayışından vazgeçilmesi gerekiyor. Aşılabilir diye düşünüyorum. Oradaki barış mesajını tartışmalı hale getirmek için bu bayrak meselesini ortaya attılar. Newroz'dan kim ne çıkarmak istiyorsa onu çıkarır. İnanın oraya dev bir Türk bayrağı asılmış olsaydı, başka bir bahane bulacaklardı. Bu iyi niyetli bir tartışma değil"
İmralı'ya önümüzdeki dönemde heyet gidecek mi sorusuna Demirtaş, "Şu anda netleşmiş durum yok. Ama önümüzdeki dönemde bir heyetin İmralı'ya gitmesine ihtiyaç olabilir" yanıtını verdi.
Demirtaş, Öcalan'ın 21 Mart'ta Newroz'da okunan el yazısı mesajını da elinde tutarak basın mensuplarına gösterdi.