Dernek listesi KCK şeması oldu
Dernek listesi KCK şeması oldu
Dernek listesi KCK şeması oldu
91’i tutuklu, 205 Kürt siyasetçi ve insan hakları aktivistinin yargılandığı ‘KCK’ İstanbul Ana Davası’nın 8’inci duruşmasının 9’uncu oturumu savunmalarla devam ediyor. Savunma yapan Nusaybin Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği üyesi Abdullah Tayboğan, evinde yapılan aramalarda üyesi olduğu derneğe ait olan ajandaya el konulduğunu ve ajandada dernek çalışanlarının bulunduğu listenin iddianamede "KCK şeması" olarak sunulduğunu söyledi.
91'i tutuklu 205 Kürt siyasetçi ve insan hakları aktivistinin yargılandığı "KCK" İstanbul ana davasının 8'inci duruşması dokuzuncu günde Kürt siyasetçilerin savunmaları ile devam etti.
İstanbul 15'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya BDP Siyaset Akademisi'nde Quantum fiziği dersi veren Erdal Özmaskan'ın delil ikamesinin ardından Mehmet Mesut Tanrıkulu'nun savunmasına geçildi. Daha önce yapılan genel savunmalara katıldığını belirten Tanrıkulu, "Arkadaşlarımızın yaptığı savunmalar iddianamenin zihniyetini ortaya koydu. Bu savunmalara katılıyorum" dedi.
İddia edildiği gibi "KCK üyesi" olmadığına vurgu yapan Tanrıkulu, İstanbul Üniversitesi'nde öğrenci olduğunu ve BDP'nin Siyaset Akademisi'ne katıldığı için tutuklandığını belirtti. Üniversitede gördüğü akademi afişleri üzerine BDP'ye gittiğini ve kendisini ilgilendiren akademik konulara ilişkin bilgi merakı ile akademiye katıldığını söyleyen Tanrıkulu, "Ben üniversitede de ders sunumu yaptım. Akademide de benden sunum yapmamı istemeleri üzerine, 'devletler tarihi ve yönetim şekilleri' üzerine akademide sunum yaptım. Bu sunumun da hiçbir illegal örgütle ilişkisi yoktur. Şiddet içerikli ve şiddete teşvik edici bir durum yoktur. Akademiye gidişimle KCK üyesi yapılmışım" ifadelerini kullandı.
Tanık Gökçem Gökberk'in kendisi hakkındaki beyanlarının çelişkili ve hiçbir somut delile dayanmadığını aktaran Tanrıkulu, "İyi ki ortam dinlemesi var diyorum çünkü Gökberk'in yalanlarını ortaya koyuyor. Her şey açıktır. Evet ben sunum yaptım. Ortam dinlemelerinde de bu açıktır ki yasal olmayan hiçbir şey yoktur" şeklinde konuştu. Telefon ile gerçekleştirdiği görüşmelere açıklık getiren Tanrıkulu, "YSK protestosu eylemine katıldığım iddia ediliyor. Ancak iddianamede yer alan bir telefon kaydı da gösteriyor ki ben o saatte başka bir yerdeyim" dedi. Bir akrabasına aldığı "mekap" marka ayakkabı ile ilgili yaptığı görüşmenin "örgüte lojistik destek" iddiasıyla iddianameye konulduğuna dikkat çeken Tanrıkulu, "Bu, spor yapması için aldığım beyaz renkli mekap ayakkabıdır. Telefon görüşmemde bunun üzerinedir. Her şey ortadadır bunu ispatlayabiliriz de. Örgütle hiçbir ilişkisi yoktur" diye belirtti.
Tanrıkulu, yapılan delil ikamesinde, siyaset akademisine yönelik ortam dinlemeleri ile ilgili sorulara, "Ortam dinlemeleri ile elde edilen kayıtlarda, cümlelerin anlam bütünlüğü bozulmuştur. Çoğu kelimeler ve cümleler birbirine karıştırılmıştır" dedi. Ardından söz alan Avukat Sinan Zincir, Tanrıkulu'nun öğrenci olduğunu, katıldığı Aydın Erdem anmaları, YÖK protestoları, anadilde eğitim talepli gibi eylemlerin iddianameye suç delili olarak konulduğuna dikkat çekti. Zincir, Tanrıkulu'nun ciddi hastalıklarının olduğunu buna ilişkin sundukları dilekçelerden de sonuç alamadıklarını kaydetti. Zincir, öğrenci olan Tanrıkulu'nun mağduriyet ve uzun tutukluluk süresinin göz önünde bulundurularak tahliye edilmesini talep etti.
Ardından Nusaybin Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği üyesi Abdullah Tayboğan'ın savunmasına geçildi. İki yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunduğunu belirten Tayboğan, "Umarım mahkeme heyeti dosyamdaki hakikati görüp ona göre karar verir" dedi. Daha önce yapılan ortak savunmalara katıldığını aktaran Tayboğan, BDP'de siyaset yürütmediğini ve BDP'nin üyesi olmadığını söyledi. Tayboğan, BDP'nin Siyaset Akademisi'ne gittiği için tutuklandığını belirten Tayboğan, akademide katıldığı derslerde yasa dışı herhangi bir durumun söz konusu olmadığını söyledi.
Bahçelievler'de bulunan Nusaybin Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği'ne üye olduğunu ifade eden Tayboğan, evinde yapılan aramalarda üyesi olduğu derneğe ait olan ajandaya el konulduğunu ve ajandada dernek çalışanlarının bulunduğu listenin iddianameye "KCK şeması" sunulduğunu söyledi. Tayboğan, listede isimleri yer alan kişiler hakkında tek tek açıklamalarda bulunarak, "Bunlar derneğin, başkanı, sekreteri ve çalışanlarıdır. Ajanda da derneğin faaliyetleri vardır. Örgütle bir alakası yoktur" dedi.
İddianamede kendisi hakkında suç teşkil edebilecek hiçbir delilin olmadığını belirten Tayboğan, esnaf olduğunu ve mağdur edildiğini belirterek tahliyesini talep etti. Tayboğan'ın savunmasının ardından yapılan delil ikamesinde ise Ahmet Kaya'nın yurtdışındaki konser görüntülerinin delil olarak sunulması dikkat çekti. Bu durum üzerine söz alan avukat Ruşen Mahmutoğlu, "Son günlerde Kaya yaşasaydı nerede olurdu tartışmaları var. Ahmet Kaya yaşasaydı burada olurdu. Cumhurbaşkanlığı'nın ödül verdiği bir sanatçının iddianameye delil olarak konulması çelişkidir" dedi.
Duruşmada söz alan avukat Sinan Zincir ise, iddianamede yargılananlar hakkında aleyhte beyanlarda bulunan ve geçtiğimiz gün İHD'ye bir polis komplosu sonucu bu ifadeleri verdiğine dair başvuruda bulunan gizli tanık "Haydar" kod adlı Erkan Yanıt'ın duruşmaya getirilerek sanıkları teşhis etmesini talep etti. Mahkeme heyeti, Zincir'in talebini yarın görülecek duruşmanın ardından tahliye taleplerine vereceği ara kararda karara bağlayacağını açıkladı. Duruşma yarın görülecek oturumla devam edecek. Duruşmanın ardından mahkeme tutuklu yargılananlar hakkında verilecek tahliye taleplerine ilişkin ara kararını açıklayacak.