HDP Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman, AKP hükümetinin savaş politikası sonucu katledilen çocuklara ilişkin Meclis Araştırması istedi.
Adıyaman tarafından verilen önergede, "Kürt illerinde yaşanan çatışmalarda en çok çocuklar etkilenmekte ve çocuklara orantısız güç kullanılmaktadır. Savaştan direk etkilenen çocuk ölümlerine tanık olmaya devam ediyoruz. Çocukların özellikle toplumsal gösterilerde, gözaltında ve gözaltı yerleri dışında uğradıkları şiddet çok fazladır. Gerçek mermiler, gaz bombası fişeği ve zırhlı araçlarla öldürülmeye ve ağır yaralanmalara varan olaylar yaşanmaktadır" denildi.
DEVLET KAÇ ÇOCUĞUN KATİLİ?
Adıyaman, İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi araştırmalarına göre, 1988’den 2002 yılına kadar en az 383 çocuğun çatışmalı ortamdan direkt veya dolaylı etkilenerek yaşamını yitirdiğini, bu ölümlerin tamamının Kürt illerinde gerçekleştiğini belirtti. Adıyaman, şu verileri de paylaştı: "AKP döneminde çocuk katliamları artarak devam etmiştir. ‘Savaş istemiyoruz! Çocukları Öldürmenizi İstemiyoruz! Girişimi’ Hümanist Büro tarafından hazırlanan rapora göre, 26 Temmuz 2015-31 Aralık 2015 tarihleri arasındaki 5 aylık dönemde Diyarbakır, Şırnak, Ağrı, İstanbul, Mardin, Van, Ankara, Hakkâri ve Adana’da en az 58 çocuk çatışmalar nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Yine İnsan Hakları Diyarbakır Şubesi tespitlerine göre sadece AKP iktidarı döneminde 213 çocuk çatışmalı ortamdan etkilenerek hayatını kaybetmiştir. Böylece yaşanan olaylarda toplam 596 çocuk hayatını kaybetmiştir."
Yine devlet güçlerince katledilen Ceylan Önkol, Mehmet Uytun, İsmail Erkek, Enes Ata, Uğur Kaymaz, Berkin Elvan ve Roboskili çocukları örnek gösteren Adıyaman, şunları da belirtti:
'CEZAEVİNE GİREN ÇOCUKLAR TECAVÜZE UĞRUYOR'
"Uğur Kaymaz Davası başta olmak üzere çocuk cinayetlerinin hemen hemen hepsi ya cezasız bırakılmış veya ödül gibi cezalarla sonuçlandırılmıştır.
Kürt illerinde yaşanan çatışmalı ortamda çocuklar suçlu görülüyor, örgüt üyesi olarak sıfatlandırılıp cezalandırılıyor. Devletin bir numaralı görevi toplumda barışı ve güvenliği sağlamak iken, çocukların ölümlerine sebep olanların büyük bir kısmı hakkında herhangi bir soruşturma, yargılama yapılmadığı bilinmektedir. Devlet güvenliği söz konusu olduğunda çocukların bile yaşam hakkı ihlal edilebilir anlayışı bugün de devam etmektedir.
Yaşanan çatışmalardan kurtulabilen çocuklar, kolluk kuvvetlerine taş ve Molotof attıkları gerekçesiyle örgüt üyeliği suçlamasıyla cezalandırılıyor. Cezaevine giren çocuklar tecavüze uğruyor ve istisnasız bütün Kürt çocukları kültürel soykırıma tabi tutuluyor. Çocukların devlete bakış açısı kendisine yaşam alanı tanımayan yapı şeklinde zuhur ediyor. Çatışmalı ortamın yarattığı psikolojik etki ve şiddet çocuklarda saldırgan ruh haline sebep olmakta ve çocukların olağan yaşamını etkilemektedir."