Devletin kaybettiği ve katlettiği kişilerin hesabı soruldu

Kuzey Kürdistan'da aileler ve insan hakları savunucuları kaybedilen ve katledilenlerin hesabını sordu.

Kuzey Kürdistan'da aileler ve insan hakları savunucuları kaybedilen ve katledilenlerin hesabını sordu. Faillerin kimlikleri bilinmesine rağmen AKP tarafından korunduklarına dikkat çekilen eylemlerde, hasta tutsaklara özgürlük talebinde de bulunuldu. Eylemlerde, İran rejimi de protesto edildi.

AMED

Amed'de İHD ve kayıp yakınlarının "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 326’ncısı Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Eyleme İHD Amed Şubesi yönetici ve üyeleri, Amed Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, Mezopotamya'da Yakınlarını Kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği (Diyar TUHAD-DER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, Sağlık Emekçileri Sendikası (SES), insan hakları aktivistleri ve çok sayıda kişi katıldı. Anneler Günü sebebiyle kayıp yakını annelere karanfil dağıtılan eylemde, 1994 yılında Amed'de gözaltına alındıktan sonra katledilen Mehmet Şerif Avşar’ın akıbeti soruldu. Eylemde, cezaevlerinde bulunan hasta mahpusların derhal serbest bırakılması da talep edildi.

Eylemde konuşan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Amed Şubesi Başkanı Raci Bilici, kayıpların ve katledilenlerin faillerinin devlet koruması altında olduklarını ve bu nedenle cezasızlıkla ödüllendirildiklerini dile getirdi.

Bilici, cezaevlerindeki hasta mahpusların serbest bırakılmaması ve yaşanan diğer ihlallerin, insan hakları savunucuları açısından vahşet düzeyinde görüldüğüne dikkat çekti.

TOROS'A BİNDİRİLEN MEHMET ŞERİF AVŞAR'DAN BİR DAHA HABER ALINAMADI

1994 yılında Amed'de gözaltına alındıktan sonra kent çıkışında cenazesi bulunan Mehmet Şerif Avşar’ın hikayesi, kardeşi Abdullah Avşar tarafından anlatıldı. Avşar, "İş yerinde oturduğu sırada ağabeyim götürüldü. Bir itirafçı, beş korucu ile Gültekin isminde bir uzman çavuş iş yerine geldiler. İçeride bir boğuşma olduğunu gördüm. İçeri koştum. Bu sırada oradaki uzman çavuş bağırarak ‘hepsini öldürün’ dedi. İtirafçı ve korucular silahlarını çekip, bizi duvara yasladılar. Bu sırada ağabeyim, ‘tamam, kimseye karışmayın, ben geliyorum sizinle’ dedi. Sonra da bir Toros’a bindirdiler. Onlar gittikten sonra biz de peşlerine düştük" diye konuştu.

Avşar, şöyle devam etti: "Saraykapı’daki Jandarma Alay Komutanlığı’nın önüne gittim. Bana ‘gözaltıları biz yapmıyoruz’ dediler. Ağabeyimi götürenlerse bahçede duruyorlardı. Ben 'ama götürenler burada' deyince ‘burada beklemeyin, gidin’ dediler. Biz oradan ayrılmadık. Bir başçavuş gelip, götürenlerin tarif etmemizi, kendileri araştıracaklarını, bizim de burada beklemememizi söyledi. Tabii biz oradan ayrılmadık."

Barış Anneleri Meclisi Üyesi  Nezahat Teke, kayıplar nedeniyle annelerin yaşadıkları acıya dikkat çekerek, "Burada her hafta oturan anneler bir sonraki hafta, çocuklarından bir haber alabilmenin umudunu taşıyorlar. Artık çocuklarının geri geleceğinden ziyade, sadece onların nasıl katledildiğini, akıbetlerini bilmek istiyorlar. Biz buradan haykırıyoruz artık. Ey dünya, ey insanlık neredesin" ifadelerini kullandı.

Eylemde, İHD’nin tüm şubelerince eş zamanlı yapılan ortak basın açıklaması da okundu. Açıklamayı okuyan İHD Amed Şubesi Cezaevi Komisyonu Üyesi Av. Muhterem Süren, cezaevlerinde 282’si ağır olmak üzere toplam 721 hasta mahpus bulunduğu belirtti.

Süren, şunları ifade etti: "Yaşamak için, hayatının geri kalanını sevdiklerinin yanında geçirebilmek için duvarları aşmaya çalışıyor. Aşılmaya çalışılan, sadece hapishane duvarları değildir. Hasta mahpusların yaşamı önüne set çekilen, dünyanın en acımasız barajlarıdır aşılmak istenen. Hasta mahpuslar temsiliyet ya da sosyal itibar mücadelesi yürütmüyorlar, vekaleten yönetmek için aday değiller, tabutları kırıp, zindanları aşıp en temel hak olan yaşama hakkını asaleten istiyorlar, bunun için mücadele ediyorlar."

KIŞANAK: HASTA TUTSAKLARI BIRAKMAMAK İNSANLIK SUÇU

Amed Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak ise, şöyle konuştu: "Vicdanları kör olmaktan kurtarmak için, insan vicdanı varsa insandır. Bunu hatırlatmak için her hafta burada oturuyorsunuz. Evlatlarınızı arıyorsunuz, ama aslında aradığımız adalet. Çünkü adalet olsaydı, evlatlarımız kaybolmayacaktı.

Her gün adım adım ölüme yaklaşan, her gün eriyen, her gün tedavi olmadığı için hastalığı daha da derinleşen ve kronik hale gelen insanları cezaevinde tutmak bir insanlık suçudur. Yaşam hakkını ortadan kaldırmaya yönelik bir eylemdir. Yaşam hakkı kutsaldır ve dokunulmazdır."

CİZRE

Şırnak'ın Cizre ilçesinde Dayikên Şemiyê ve kayıp yakınları, 333'üncü haftada Sanat Sokağı'nda toplandı. Cizre'deki sivil toplum örgütleri ve kurum temsilcilerinin de destek verdiği eylemde, kaybedilenlerin fotoğraflarının olduğu "Şehitler Albümü" pankartı ile kayıpların fotoğrafları açıldı. Eylemde, Korucubaşı ve JİTEM Üyesi Kamil Atak ve adamları tarafından 1993 yılında Cizre'de kaçırılarak kaybedilen İhsan Arslan'ın akıbeti soruldu.

İHSAN ARSLAN'IN HİKAYESİ

İHD Şırnak Şubesi Üyesi Abdülkerim Pusat, Cizre'nin Cudi Mahallesi'nde 1993 yılında askerlerin herkesi topladığını ve askerlerin ilk saldırdığı kişinin İhsan Arslan olduğunu anlattı.

Yaşanan olayın ardından, Arslan'ın Kamil Atak ve adamları tarafından alıkonularak götürüldüğünü aktaran Pusat, şunları belirtti: "Arslan'ın eşi Şevkiye Arslan da eşinin Kokel Atak'ın evine götürüldüğünü öğrenince, o da onların peşine düştü. Ama korucular silah ve köpeklerle onun önüne gelerek, köpekleri üzerine saldırttılar. Böylece eşinin görmesini engellediler. Daha sonra Şevkiye Arslan birçok ileri geleni araya koyarak eşinin serbest bırakılmasını istedi ama korucular bırakmadılar. Bu yetmiyormuş gibi Kamil Atak Şevkiye Arslan'ı tehdit ederek geri çevirdi."

Olaydan üç-dört gün sonra Kokel Atak'ın eşi Xecê Atak'ın bir dükkânın önünde bulunan insanlara İhsan Arslan'ı kendi evinin bodrumunda gördüğünü söylediğini aktaran Pusat, "Bunun üzerine bir iki gün sonra Xecê Atak öldürüldü ve Kokel Atak eşinin öldürülmesini kendi küçük oğluna yükleyerek, işin içinden çıktı" dedi.

Pusat, kaybedilenlerin faillerinin bilinmesine rağmen yargılanmadıklarını, failler yargılanıncaya kadar eylemlerine devam edeceklerini kaydetti.

BATMAN

Kayıp yakınları ve İHD Batman Şubesi, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" şiarıyla 326'ıncı kez Gülistan Caddesi'nde bir araya geldi. Gözaltında kaybedilen ve "faili meçhul" cinayete uğrayan yakınlarının fotoğraflarını taşıyan kayıp yakınları adına açıklama yapan İHD Batman Üyesi Yahya Polat, 21. yüzyılda Kürt halkına yönelik saldırıların devam ettiğini ifade etti.

İran rejiminin Mahabad'daki saldırılarına da değinen Polat, Egemen devletlerin Kürt halkını yok etmek için yarışa girdiğini, son olarak da Mahabad'da bir Kürt kadını üzerinden Kürtlere imhacı politikaların uygulandığını ifade etti. Polat, Kürt halkının ise saldırılara direnmek için örgütlülüğünü artırması gerektiğini belirtti

YÜKSEKOVA

Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde kayıp yakınları, İHD öncülüğünde 58'inci kez Sanat Sokağı'nda toplandı. Ailelerin yanı sıra HDP, DBP yöneticileri, sivil toplum örgütü temsilcilerinin de katıldığı eylem, gözaltına kaybedilenlerin annelerine atfedildi. "Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini erteleyemezsiniz" yazılı pankartın taşındığı eylemde konuşan İHD Temsilcisi Muhyettin Ünal, "Her hafta 'faili meçhul' cinayetleri işleyenleri isim isim, adres adres açıklıyoruz. Ancak AKP hükümeti herhangi bir adım atmadığı gibi onları koruyor. Bu faillerin korunmasında AKP hükümeti ve geçmiş hükümetler sorumludur" dedi.

HDP Genel Merkez Disiplin Kurulu Eş Başkanı Hamit Geylani de cinayetleri işleyenlerin bilindiğine dikkat çekerek, özellikle karanlık dönemin başta gelen isimlerinden Mehmet Ağar'ın ısrarla mahkemeye çıkarılmamasının sistemin failleri koruduğunun göstergesi olduğunu vurguladı.