DTK Eşbaşkanı Dicle ve DBP Eşbaşkanı Ayna basın toplantısı yaptı. Dicle, dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı herkesin tavır almasını isteyerek, "Doğuracağı sonuç daha kötü olabilir" dedi. Dicle, devletin Kürtlere yönelik saldırılarının insan hakları sicilini zedelediğine dikkat çekerek, "Bu zedelenme dış müdahaleleri getirir" uyarısında bulundu. Ayna ise Kürdistan'da sivillerin katledildiğini söyleyerek, kamuoyuna duyarlılık çağrısı yaptı.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Genel Başkanı Hatip Dicle ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Emine Ayna, DTK Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması tehdidi ve devletin Kürdistan'daki soykrımcı saldırılarına değinildi.
DİCLE: KARANLIK TABLO!
Dicle, Kürt halkına karşı Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne kadar çok kez tekrarlanan imha ve savaş konseptinin bir yenisinin daha yaşandığına dikkat çekti. "Her gün sivil ölümleri olmak üzere aldığımız kötü haberlerle giderek sadece bir bölgeyi değil, Türkiye’nin tüm coğrafyasını tehdit edecek durumda bir karanlık tabloyla karşı karşıyayız" diyen Dicle, "Böyle dönemlerin en büyük handikabı ise mantığın ve aklın sesinin duyulmamasıdır. Öfkenin duyguların öne çıkması silah sesleri arasında bastırmasıdır. Biz tarihe not düşmek Türkiye halklarının ve Kürt halkının ortak halkının ortak geleceğine duyduğumuz mantığın sesini duymaya devam edeceğiz" diye ekledi.
'SANIYORUM, İLGİLİ ÇEVRELER MESAJLARI ALDILAR'
DTK Genel Kurulu'ndaki deklarasyona ilişkin tartışmalara değinen Dicle, şöyle konuştu: "Deklarasyonumuzun, tekrar bir görüşme ve diyalog sürecinin başlatılmasını hedefleyen bir içeriği vardı. Demokrasi, birlik hedefliyordu. Gelen eleştirileri takip ettik. Ama hakaret boyutlarına varabilen veya 'ihanet belgesi' olarak değerlendirilen kısmını da şiddetle reddediyoruz. Bu teklif, bu siyasi çözüm deklarasyonu yeni değil; 2005 yılından bu yana Kürt sorununun çözümü, Türkiye’de demokrasinin daha güçlenmesi durumunda yapılan öneri paketinin daha ileri boyutlara ulaşmış versiyonuydu. HDP-HDK ve DBP’nin de siyasi parti olarak yaptığı programlarda yer alan metinlerdi. Görüşme ve diyalog sürecine hizmet etme ve savaş ve çatışma sürecinin bitmesini isteyen arabulucu heyetlere, kesimlere Kürtlerin ne düşündüğünü içeren manifesto niteliğindedir. Bu amacımızın gerçekleşmesi yönünde sanıyorum ilgili çevreler ilgili mesajları aldılar."
'DEKLARASYONUMUZA YAKLAŞIMI KABUL ETMİYORUZ'
Dicle, Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tavrına tepki göstererek, 2013 yılında Erdoğan'ın 'Eyalet sisteminden korkmamalıyız, mesela Osmanlıklarda Kürdistan ve Laziztan vardır' açıklamasını hatırlattı. Dicle, şöyle devam etti: "Bu çerçevede değerlendirme yapan siyasetçinin daha aradan 3 yıl geçmeden ve sayın Öcalan’ın baş müzakereciliğinde yürüyen en önemli tartışma maddelerinden biri olan bu yaklaşımı unuturcasına deklarasyonumuza adına ihanet dercesine yaklaşımı kabul edilemez. HDP’nin eş başkanlarının başta olmak üzere Kürt siyasetçilerinin hedef haline getirilmesi ve dokunulmazlıkla tehdit edilmesi düşündürücüdür."
'2 MART'TA ÇÖZÜM ALAMADILAR, YİNE ALAMAZLAR'
Dicle, 2 Mart 1994 tarihinde Meclis'ten 'kovulduklarını', 10 yılın üzerinde ceza aldıklarını hatırlatırken, "Bizler o sürecin yarattığı derslerden, tecrübelerden bugünkü yöneticilerin ders almadığı görülüyor. Belirtelim ki bizim bugün dışarıda olmamız Kürt sorununun çözüm amaçlı yarattığı siyasal kurumların başında olmamız bile bunun bir çözüm olmadığını yani 2 Mart Darbesi'nin çözüm teşkil etmediğine örnektir. Demek ki sorun böyle çözülmüyor" dedi.
"Demokratik siyaset kanallarını tıkarsanız şiddete teşvik edersiniz. Şiddet şiddeti doğrurur. Toplumsal bir yasayı dikkate almak sanıyorum önce devletin göz önüne alacağı bir yasa olmalı" diye kaydeden Dicle, Güney Afrika Devrimi Lideri Nelson Mandela’nın savunmaları ve görüşmelerinden hatırlatmalar yaptı. Dicle, "Ülkede ezilenlerin sorunları varsa, orada bir mücadele varsa orada mücadelenin biçimini belirleyen devlettir" dedi.
'KOPUŞMAYA HİZMET EDER!'
Kürt halkının siyasi temsilcilerinin, '94 yılında olduğu gibi ikinci kez Meclis'ten 'kovulma' ihtimali ile karşı karşıya olduğunu söyleyen Dicle, "Hepimiz bilmeliyiz ki bu kovulma hareketi birliğe değil, kopuşmaya hizmet eder. Sadece devlet yöneticileri değil, toplumun tüm kesimleri, Türkiye’nin demokrasi güçleri hepsi hedef gösterme, dokunulmazlığı tekrar gündeme getirme girişimlerine tavır almalıdır. Doğuracağı sonuç daha kötü olabilir. Türkiye tarihini yakından inceleyenler der ki, 2 Mart Darbesi'nden sonra şiddette korkunç artmalar olmuştur" şeklide konuştu.
'DIŞ MÜDAHALE' UYARISI
Devletin Kürt halkına yönelik yaklaşımlarının, Türkiye’nin insan haklarını sicilini zedeleyeceğine işaret eden Dicle, şu uyarıda bulundu: "Bu zedelenme dış müdahaleleri getirir. Bunu uyarı için söylüyoruz. Demokratik siyaset kanallarını bu tarzda yok etmek sorumlu devlet yöneticilerinin çözümü olmamalıdır. Bütün bu uyarılarımızın devlet nezdinde karşılık bulmasından daha fazla; Türkiye’nin sermaye kesimleri dahil olmak üzere emek örgütleri, demokrasi güçleri duyarlılık çağrısı olarak algılamalı."
AYNA: ÇAĞRIMIZ DEVLETE DEĞİL, KAMUOYUNA
Ayna’da HDP, DBP, DTK ve KJA’dan oluşan heyetin İdil yolu üzerinde keyfi bir şekilde durdurulduğuna değinerek, "Sokağa çıkma yasaklarına ilişkin İdil’e gidip halkımızla birlikte sokağa çıkıp, halkımızla birlikte nöbet geliştirmek istediler. Askerler tarafından durduruluyorlar. Sadece onlar durduruluyor. Hukuk artık kişiye göre işliyor" dedi.
Ayna, çağrılarının devlete değil, kamuoyuna olduğunu söylerken, şunları belirtti: "Buradan çağrımız, devlete değil. Çünkü devlet bir karar vermiş; Kürt sorununu çözmeme kararı vermiş. Biz topluma sesleniyoruz; aklıselime çağırıyoruz. Devletin şiddeti doğruyu ortadan kaldırmaz. Doğru şudur; çözüm ancak nedeni ortadan kaldırırsanız gelişir. Kürt sorununun varlık nedenleri ortadan kaldırılmalıdır."
"TC devletinde yaşayan Kürtlerin hakları yoktur" diyen Ayna, Kürt halkının hak mücadelesi verdiğinin altını çizdi. Ayna, "Bu sorun nasıl çözülecek? Kürtler ortadan kaldırılarak mı çözülecek? AKP hükümetinin de savaş kararıyla uyguladığı durum budur. 'Söz konusu devletse her şey mübahtır' söylemiyle 35 günlük bebek katlediliyor" dedi.
'TARİHTEN DERS ÇIKARILMALI'
Ayna, kamuoyunun Kürdistan'da sivillerin katledildiğinin görmesini isteyerek, şunları söyledi: "Bir adım ötesine taşıyarak dokunulmazlığın kaldırılmasından bahsediliyor. Cumhurbaşkanı'nın yaptığı intikam duygularıdır. Devlet böyle yönetilmez. Devletin yönetme gerekçesi halkı korumaktır. Anayasa nedir? Anayasa’da belirlenen kurallar neyin kuralları olmalıdır? 12 Eylül’de anayasa hakların ortadan kaldırılması üzerine yapıldı. Şimdi de AKP aynısını yapıyor. Sorun çözme modellerini şiddet üzerinden kuruyor."
Dokunulmazlıkların kaldırılması tehdidine ilişkin Ayna, şunları da söyledi: "Sadece düşüncelerini ifade edenler için söz konusu olmamalıdır. Tarih tekerrürden ibarettir. Tarih dersleri ders çıkarmak ve aynı hataları yapmamak içindir. Biz de bunu yapmayalım, ders çıkaralım."