Die Zeit: Erdoğan Despot gibi hareket ediyor

Die Zeit: Erdoğan Despot gibi hareket ediyor

Alman die Zeit gazetesinde, Taksim’de Gezi Parkı’nın yok edilmesine karşı çıkan göstericilere karşı polis terörünü devreye sokan Erdoğan ve AKP Hükümeti üzerine çarpıcı bir yorum haber yayınlandı. Gazetenin Türkiye ve Ortadoğu uzmanı muhabiri Michael Thumann tarafından kaleme alınan yazıda, 3 kez üst üste seçildiği 11 yıllık iktidarın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başını döndürdüğüne vurgu yapıldı.

Thumann, “İstanbul’da Tahrir benzeri  bir his” başlıklı yazısında, İstanbul polisinin göstericilere Mısır ordusu ya da Rusya lideri Wladimir Putin gibi yaklaştığına, giderek despotlaştığına dikkat çekildi. Michael Thumann’ın belki de Taksim’deki direnişçilerin tümünün söylemek istediğini tek sayfada özetleyen yazısını sizler için çevirdik:  

“Başbakan Erdoğan ağaç kesimlerine karşı protestoları sopalarla yere serdiriyor. Giderek daha fazla bir ‘Despot’ gibi hareket ediyor ve Türkler isyan ediyorlar.

Tomalar, göz yaşartıcı gazlar, eli sopalı polisler, kan içinde yerde sürünen göstericiler. Devletin karalar giyinmiş milisleri göstericileri metronun içine kadar kovalıyor, metro girişlerini göz yaşartıcı bomba ile dolduruyor. Ambulanslar polis tarafından geri çevriliyor; şansı olanlar ise eğilerek çemberden kurtuluyor. Çevredeki hastaneler ağır yaralılarla dolu.

MAHALLELER SIRAYLA MAHVEDİLİRKEN SUSAN İNSANLARIN İSYANI

İstanbul polisini böylesine ‚iç savaş havasında‘ sahneye çıkartan neden ise kent merkezinde kalan son parkta inşa edilmesi istenen büyük bir alışveriş merkezi. Geçtiğimiz yıldan beri kepçeler İstanbul’un merkezindeki bu alanı kazıyor, tüneller açıyor, evleri ve içerisinde büyülmüş olan mahalleleri yıkıyor. Recep  Tayyip Erdoğan Hükümeti, kentin kalbindeki bu operasyonu İstanbul kent yönetimi (belediye) ile birlikte kararlaştırdı. İşi daha da kolaylaştıran ise kent yönetiminin sadece uygulayıcı organ olması ve aynı parti renklerini taşıması.

Yani mesele Gezi Park’taki ağaçları ilgilendiriyor ve vatandaşlar buna isyan ediyor. Mahalleler sırayla spekülatörler ve belediye tarafından mahvedilirken susan vatandaşlar; şehir inşaatçı çılgınlığıyla felç edilirken, Taksim ha bire kazılırken ve daha çok betona karşı giderek daha az yeşil alan kalırken susan insanlar bunlar.

GAZ BULUTUNUN ALTINDA HÜKMEDEN POLİS

Orada (Taksim) sokağa çıkanlar kavgacı ve ya şiddet yanlıları değil, bu kentin insanları. Bunun dışında başka hiç bir yerde gösteriye katılmayan insanlar. Ama belli ki, Hükümet İstanbul’un merkezindeki son ağaca da baltayı vurması bu insanların sinirine dokundu. Belki de aslında esas mesele ‚yeşillikler‘ değildir; Türkiye’deki ‘hükümranların’ insanlara bir kez bile sormaksızın şehir ve kırları yeniden inşa ederken ki ‘tüyler ürpertici’ keyfilikleri.

ÜÇÜNCÜ KEZ SEÇİLMEK BAŞINI DÖNDÜRDÜ

Devlet iktidarının sopalarla karşılık vermesi ilk kez olmuyor. İstanbul’da ortalama olarak her ay bir kere polis ve vatandaşlar arasında şiddetli çatışmalar vuku buluyor. En son 1 Mayıs’da kentin bir çok yeri göz yaşartıcı gazlarla kaplanmıştı. (Gaz) Bulutun altında ise gaz maskeli polis hükmediyordu.

Erdoğan hükümetinin bu 11’inci yılı. Başbakan iki yıl önce üçüncü kez seçildi ve galiba bu da başını döndürdü. (Erdoğan) kah orada kah burada kurdeleler keserek, milyarlarca değerinde, kendi deyimiyle ‘Çılgın Projelerinden’ birinin ya açılışını yapıyor ya da haberini veriyor. Halka hiç sormadan köprüler, caddeler, tüneller ve şehirler inşa ediyor. Her konuşmasında farklı düşünenleri tehdit ediyor, gazetecileri korkutuyor, muhalifleri hedeflice takip ettirip hapsettiriyor.

“İÇECEKSİNİZ GİDİN EVDE İÇİN” KARARINI VERMEK ERDOĞAN’A DÜŞMÜYOR

Erdoğan’ın partisi AKP geçtiğimiz hafta kamuya açık alanlarda alkol tüketimi ile ilgili sert bir yasa kabul etti ve bu ‚bununla da yaşanılır‘ denilecek cinsten. Kabul edilemez olan ise, Başbakan’ın bundan ziyade insanlara çıkışmasıydı: “İçecekseniz gidin evde için!”. Birincisi bu kanunda böyle bir şey geçmiyor. İkincisi ise bunun kararını vermek ona düşmüyor.

AKP BASININA ELEŞTİRİ

Yani, İstanbul Taksim Meydan’ında her şey ard arda geliyor. Hem Hükümrana olan kızgınlık hem de var olan çaresizlik burada deşarj oluyor. Erdoğan’ın yardakçıları bu isyanı tıpkı 2012’ye kadar Mısır’daki askeri rejimin ya da Wladimir Putin’in yaptığı gibi sopa çalarak yere serdiriyor. İstanbul’un merkezi Mısır’ın Tahrir Meydanı’nı andıran bir his veriyor. AKP tarafından aynı anda devreye konulan basın ve televizyon kanallarının bir kısmı da parçalanan uzuvları ve kanayan başlarından dolayı göstericileri suçluyor: “Onlar da gösteri yapmasalardı.”

“BUGÜNLERDE BİR ŞEYLER SONA DOĞRU GELİYOR”

Ülkede tam da bahar ortasında kendine özgü ve kederli bir ruh hali kendisini gösteriyor. Bugünlerde bir şeyler yıkılıyor, bir şeyler sona doğru geliyor. Bu, ‚Türklerin kendi yaşamları ile ilgili karar alma hakkı mı? Özgürlük? Hükümranlık? Ya da Erdoğan’ın popülerliği mi? Ya da barış? Bir şey söylemek için çok erken. Bu göz yaşartıcı gaz bulutunun yarattığı siste her şey bir bulmaca gibi.”

*Ara başlıklar tarafımızdan yazının içerisinden alıntı yapılarak konmuştur.