Diyarbakır cezaevi katliamı davası karar duruşmasına kaldı
Diyarbakır cezaevi katliamı davası karar duruşmasına kaldı
Diyarbakır cezaevi katliamı davası karar duruşmasına kaldı
1996 yılnda 10 tutsağın katledildiği, 24’ünün de yaralandığı Diyarbakır cezaevi katliamı davası bugün görülen duruşmada karar için Nisan ayına ertelendi.
62 asker ve gardiyan hakkında açılan davaya tutuksuz yargılanan 62 sanık katılmazken, müdahil avukatı Mesut Beştaş ile savunma avukatı Hasan Kanatlı hazır bulundu. Duruşmada söz alan müdahil avukatı Mesut Beştaş, olayın mahkumların saldırı sonucunda kafalarına ve vücutlarına almış oldukları darbeler sonucu meydana gelen ölüm olayı olduğunu söyledi. Yargılamanın 17 yıldır devam ettiğini hatırlatan Beştaş, “Böyle bir yargılamanın 17 yıl sürmesi uzun bir süredir. 449'ncu maddeye göre zaman aşımı söz konusu değildir. 450'nci maddenin karşılığı ise ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Asgari zaman aşımı süresi 20 yıldır. Dosyada 'zaman aşımı' konusunu gündeme getirmek dosyayı sürüncemeye bırakmaya çalışmaktır. Ortada 10 cenaze var. Bu dosya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde karara bağlanan dosyadır. Dosyada zarar gören tüm taraflar tazminatlarını almıştır. Bu dosyada işlenen suç insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Zaman aşımına tabi tutulamaz. Belirtilen suçlardan sanıkların cezalandırılması, hüküm ile birlikte tutuklama kararı verilmesini talep ediyorum." ifadelerini kullandı.
Sanıkların avukatı Hasan Kanatlı ise söz konusu mütalaaya katılmadıklarını ifade etti. Avukatların savunmalarını yapmalarından sonra mahkemeye ara verildi. Mahkeme başkanı, esas hakkındaki mütalaayı bozarak, sanıklar H.D., M.O., B.A., S.K., M.K., E.D., V.Ç. ve H.G.’nin zorla getirilme müzekkeresinin çıkarılmasına karar vererek, davayı karar verilmek üzere nisan ayına erteledi.
29’u asker, 36’sı polis, biri cezaevi doktoru, 2’si cezaevi müdürü, 4’ü de infaz koruma memuru toplam 72 sanık hakkında 1996 yılında açılan dava 27 Şubat 2006’da sonuçlanmış ve 62 sanığa 5’er yıl hapis cezası vermişti. Ancak sanıklara ‘Rahşan affı’ olarak bilinen ceza indirimi uygulandığında hiçbiri cezaevine girmedi.
Yargıtay ise kararı bozarak “Otopsi raporlarında görüleceği gibi ölenlerin yüz, kafa ve göğüs gibi bölgelerinde hayatî organ ayırımı yapılmaksızın çok sayıda darbeyle darp edilmeleri sonucu 10 kişinin ölümüne sebebiyet verip, eylemin bu biçimiyle failin kim olduğu belli olmayacak ve toplumun ortak vicdanının hiçbir zaman onaylamayacağı tarzda, vahşi bir eğilim sergileyerek ve canavarca bir hisle meydana geldiği anlaşılmıştır.” şeklinde kanaat belirtti.
Yargıtay’ın bozma kararı üzerine, dava Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmeye başlandı. Duruşmalar 5 yıl daha sürdü. 4 Aralık 2012’de gerçekleşen son duruşmada mütalaasını okuyan savcı, infaz koruma memurları F.A.O., R.A., M.Ş.T., cezaevi müdürü M.Ç., cezaevi 2. müdürleri A.G. ve H.U., dönemin cezaevi hekimi S.G. hakkındaki davaların düşürülmesini istedi.