'İktidar Gülmen ve Özakça'yı ölüme terk ediyor!'

Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Mengüç, açlık grevindeki tutuklu eğitimciler Gülmen ve Özakça'nın ölüme terk edildiğini, iki eğitimcinin derhal serbest bırakılması gerektiğini belirtti.

Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Mengüç, açlık grevindeki tutuklu eğitimciler Gülmen ve Özakça'nın ölüme terk edildiğini, iki eğitimcinin derhal serbest bırakılması gerektiğini belirtti.

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Samet Mengüç, hukuksuz bir şekilde tutuklanan ve açlık grevlerinin 82’nci gününü geride bırakan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya B-1 vitamini vermemenin ölümleri veya engelli kalmalarına neden olmak anlamına geldiğini vurguladı.

Gülmen ve Özakça’nın bulunduğu cezaevlerinde, aileler tarafından içeri verilmek istenen B-1 vitaminine izin verilmemesini ANF’ye değerlendiren Dr. Samet Mengüç, uzun süreli açlık grevlerinde hayatı önem taşıyan B-1 vitaminin alımının engellenmenin insanın sinir sisteminde büyük tahribatlara neden olan Wernicke-Korsakoff sendromuna davetiye çıkartmak olduğu uyarısında bulundu.

WERNİCKE –KORSAKOFF SENDROMUNA DAVETİYE

Açlık grevlerinin insanın ruh ve beden sağlığı açısından ciddi tahribatlara yol açtığını hatırlatan Mengüç, bu tahribatlar süresinin kişiye göre değişse de, genelde yaptıkları bilimsel araştırmalarda, açlık grevinin 40’ıncı gününden sonra vücuttaki tahribatların başladığını gözlemlediklerini belirtti. Bu sürenin 60’ıncı gününe vardığında ise, insanlarda hem ruhsal hem bedensel kalıcı hasarlar meydana geldiğine işaret eden Mengüç, bu nedenle uzun süreli açlık grevlerinde B-1 vitaminin hayati bir önem taşıdığının altını çizdi. Bu tür eylemlerde B-1 vitamini alınmadığı takdirde kişinin yaşamını tek başına idame ettiremez hale geldiğine, Wernicke Korsakoff sendromuna yakalandığına dikkat çeken Mengüç, bu açıdan 82 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın cezaevinde B-1 vitaminden yoksun bırakılıp, izole edilmelerinin ölüme veya engelli kalmalarına neden olmak anlamına geldiğini vurguladı.

‘İNSANLIK ADINA UTANILACAK TABLO!’

B-1 vitamini başta olmak üzere, su ihtiyaçlarının mutlaka karşılanması gerektiğini aktaran Mengüç, iki eğitimcinin hijyenik bir ortamda tutulmalarının da önemli olduğunu vurguladı. Mengüç, “Hijyenik koşullarının olmadığı; güneş ışınlarının ulaşmadığı ortamlarda normal insanlarda bile çok ciddi ruhsal ve bedensel hasarlar meydana geliyor. Bu koşulların 2.5 aydır açlık grevinde olan insanları nasıl etkileyeceğini bir düşünün... Gülmen ve Özakça’nın bu koşullara terk edilmesi insanlık adına utanılacak bir tablo” diye konuştu.

'DERHAL SERBEST BIRAKILMALILAR'

Gülmen ve Özakça’nın yıllardır büyük emekler harcayarak akademisyen ve eğitimci olduklarını söyleyen Mengüç, “İki eğitimci tek bir talep olan işlerine geri dönmek için kamuoyunun gözü önünde 2.5 aydır direniyor. Bunun birtakım uydurma ithamlarla kriminalize edilmesi kabul edilemez” dedi. Yıllarca öğrenci yetiştirmek için can ve başla çalışan iki eğitimcinin tutuklanması için yaratılan hukuki gerekçelerin hiçbirinin geçerliliği ve meşruiyeti olmadığını vurgulayan Mengüç, Gülmen ve Özakça’nın derhal serbest bırakılması gerektiğini kaydetti. “Biz hekim olarak da, insan olarak da Gülmen ve Özakça’nın geç olmadan cezaevi koşullarının dışına çıkartılmaları konusunda ısrarcıyız" diyen Mengüç, “İnsan hayatı söz konusu burada ve geri dönüşü olmayacak birtakım sonuçların doğabileceği bir sürece girdik. Bu koşullarda gereken duyarlılığın gösterilmesini talep ediyor ve bekliyoruz" diye konuştu.

'TTB VE TABİPLER ODASI MUTLAKA MÜDAHİL OLMALI'

İki eğitimcinin mutlaka her gün hekim kontrollerinden geçirilmesinin önemine değinen Mengüç, Gülmen ve Özakça’nın açlık grevleri konusunda deneyimli olan hekim ve sağlıkçılar tarafından izlenmesini istedi. Açlık grevindeki insanların beden ve ruhsal yapısı üzerindeki değerlendirmelerin tıp eğitiminin rutin programında yer almadığına da işaret eden Mengüç, Türk Tabipler Birliği ve Ankara Tabip Odası’nın böyle bir süreçte mutlaka müdahil olması gerektiğini kaydetti.