Elmadere köyünde katliamın izleri

11 insanını maden patronlarının kar hırsına kurban veren Elmadere Köyü'nün tek bir isteği var: Sorumlular cezalandırılsın.

11 insanını maden patronlarının kar hırsına kurban veren Elmadere Köyü'nün tek bir isteği var: Sorumlular cezalandırılsın.

İzmir'in Kınık ilçesine bağlı Elmadere Köyü, Soma maden ocağında 11 evladını bıraktı. Ahmet Güven, Bilal Ay, Doğan Yıldırım, Erol Uysal, Ersan Çetin, Hüseyin Kılınç, Hüseyin Kılınç, İlkay Yıldırım, Sami Yıldırım, Sezai Kılıç, Turgut Yılmaz maden patronlarının kar hırsının kurbanı oldu. Geride babasız çocuklar, evlatsız anneler, hayatın yükünü tek başına omuzlamak zorunda olan kadınlar kaldı. 

Kınık'a 15 kilometre uzaklıktaki Elmadere Köyü, Ege'nin Alevi köylerinden biri. 450 nüfuslu köyün, temel geçim kaynağı maden işçiliği. Ancak düne kadar kendi tarlalarında tütün ekerek geçiniyorlardı. Devletin politikaları tarımı bitirince, binlerce çiftçi gibi madene mahkum oldular.

Elmadere Köyü, doğa ile içiçe bir köy ancak hemen köyün yanında başlayan maden ocağı açma çalışmaları, gelecekte de zor günlerin Elmadere köylülerini beklediğini gösteriyor.

Bölgede kömür madeninin ardından termik santral kurmayı planlayan Polyak Eynez Şirketi, Ege'deki diğer maden şirketleri gibi köylülerin tepkisini çekmemek için "yatırım" yapmaya başlamış. Köyün Cemevi'ni yenileyen maden şirketi, ilkokulun da yapımını üstlenmiş durumda. 

Köydeki geçlerin tamamı da şu anda maden ocağının açılması için yapılan inşaatlarda çalışıyor. 

'TEK İSTEĞİMİZ ADALET'

Köyde ilk olarak bizi Soma katliamında kardeşleri Sami Yıldırım (30) ile İlkay Yıldırım'ı (34) kaybeden Sezai Yıldırım ile anne Senem Yıldırım ağırladı.

Anne Senem Yıldırım'ın tek isteği adaletin sağlanması. Kendilerine verilen sözü hatırlattı Anne Yıldırım: Suçlular cezalandırılacak.

Sonra Akhisar Adliyesi'nde görülen davaya döndü ve "Mahkemeye gittik bize suçlu muamelesi yaptılar. Çevik kuvveti doldurdular salona" dedi. 

Bir yıl çok yormuş görünüyor Anne Yıldırım'ı: "Bir yıldır konuş, konuş. Ne oluyor? Giden gitti bir kere. Suçlulara ceza verilirse, biraz olsun acımız hafifler. Adalete de hiç güvencemiz yok açıkçası."

56 yaşındaki Anne Yıldırım, giderek konuşmakta zorlandı: "Bir yıldır hep acı hep üzüntü. Onlar bir kere öldü, ben her gün öldüm kızım. Her gün acıları ciğeri yanıyor. Biz bu acıları yaşadık, kimse yaşamasın, adalet gelsin."

Oğlunun ardından gelinini de bir trafik kazasında kaybetti. Şimdi iki torunu; Sercan ile Sevcan'a babaanneliğin dışında, anne ve baba da olmak zorunda. 

Sonra Sezai Yıldırım söze girdi. Kendisi de maden işçisi olan Yıldırım, önce çalışma koşullarını anlattı, "3 yıl boyunca maskesiz çalıştım. Üzerimizde büyük bir 'Üretimi artırın' baskısı vardı" dedi. Sonra üyesi olduğu Maden-İş'in yaptıklarını anlattı, "Gördük ki bu sendika patronun yalakası. Ayrıca sendika işçileri Manisa'daki AKP mitinglerine taşıdı" dedi. Yıldırım, özetle çalışma koşulları için "Köleler gibi çalıştırıldık" yorumunu yaptı. Yıldırım, madenlerde taşeron çalışmanın olmadığı yönündeki hükümet açıklamalarına da tepki gösterdi, "Yalan söylüyor. Kim ne kadar taşeron çalıştırıyor, tek tek söyleyebilirim" dedi. Ardından bazı isimleri tek tek saydı.

Yargılama süreci için "Adeta bizimle dalga geçtiler" diyen Yıldırım'ın da tek bir isteği var: Hükümet yargının üzerinden elini çeksin, mahkeme adil bir yargılama yapsın.

Sezai Yıldırım, katliamın ardından işi bıraktı ve artık madende çalışmak istemiyor. Bundan sonra ne yapacağı ise belirsiz.

'BU KÖYDE HİÇ ARKADAŞIM KALMADI'

Maden şehitlerinin mezarı, köyün üzerinde. İsimlerin yazılı olduğu bir anıt ve yan yana yatan madenciler.  Görüntü, devletin savaş uçaklarının katlettiği 34 Kürt'ün yan yana uzandığı Roboski mezarlığını hatırlatıyor.

Sezai Yıldırım, önce kardeşlerinin, ardından akrabalarının mezarlarına işaret ediyor. Sonra parça parça anılarını anlatıyor. Susuyor, "Bu köyde hiç arkadaşım kalmadı" artık.

Maden ocağından gelen sesler doğanın seslerini bastırıyor. 

Ocağa bakıyorum.

"Bizi bırakmazlar değil mi buralarda?" diyor.

Aklımdan geçeni okuyor sanki. "Muhtemelen. Sizi buralardan sürmek isteyeceklerdir" diyorum.

Elmalı Köyü'ndeki 3. durağımız ise Selma Ay'ın evi. 30 yaşındaki iki çocuk annesi Selma Ay, eşi Bilal'i, kardeşi Hüseyin Kılıç'ı ve eniştesi Hüseyin Kılıç'ı kaybetti. 

Selma Ay, 13 Mayıs günü yaşanan katliam için, "Hem evime hem yüreğime ateş düşürdü" dedi. 

Devletin katliamın ardından verdiği sözler için ise "301 şehit öldüğü gün unutuldu" dedi ve tekrarladı. Halkın dayanışması ve desteği ile ayakta durduklarını anlatan Selma Ay, "Halkımız bizim dertlerimizi dinledi, çare olmaya çalıştı. Devlet bizi unuttu" diye konuştu. 

13 yaşından beri tarım işçisi olarak çalışan Selma Ay, sık sık eşini andı, onunla geçirdiği anıları paylaştı. Evde her akşam oturduğu yeri gösterdi, izlediği televizyon filmini, yaptığı salataları, pişirdiği balıkları anlattı. "Ah, keşke şu kapıdan şimdi girseydi" dedi ardı ardına. 

Çocuklarının babalarına duydukları özlemi de anlattı ve sürekli "Adalet yerini bulsun istiyorum" dedi.

...