Erbaş: Çözüm için İmralı'ya giden yollar açılmalı

Kürt sorununda demokratik çözüm için İmralı'ya giden yolların açılması gerektiğini vurgulayan HDP’li Doğan Erbaş, İmralı işkencesini raporlaştıran CPT'ye de harekete geçme çağrısında bulundu.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın ilk avukatlarından olan HDP’li Doğan Erbaş, ağırlaştırılmış tecrit uygulamalarını ANF’ye anlattı. İmralı cezaevi sistemi için 'işkence laboratuvarı' diyen Erbaş, tecridi hem siyasi, hem hukuki açıdan değerlendirdi.

İmralı sistemini iki açıdan ele almak gerektiğini belirten Erbaş, şunları söyledi:

"Tecrit sistemini hukuk açısından ve siyasi nedenleri açısından ikiye ayırmak gerekiyor. İmralı’da şu an uygulanmakta olan sistem, bir işkence sistemidir. Hem iç yasalara, hem uluslararası yasalara, normlara, ilke ve değerlere aykırı, tamamen siyasi iktidarın keyfi uygulamalarıdır. .

Geçen 21 yıla baktığımızda Sayın Öcalan’a özgü ‘Öcalan Yasaları’ ve ‘Öcalan Uygulamaları’ olarak nitelendirebileceğimiz çeşitli örnekler yaşandı. İmralı Cezaevi sisteminden sonra Türkiye’de F Tipi Cezaevleri oluşturuldu. Türkiye’de başta cezaevleri olmak üzere bir çok alanda hangi kısıtlamalara gidilecekse önce İmralı’dan başlanıyor, daha sonra adım adım başka yerlere de uygulanıyor. Dolayısıyla İmralı’da uygulanan tecrit, Türkiye’nin her tarafına uygulanıyor. Örneğin, 2005 yılında avukat görüşmelerinin kayıt altına alınması ilk İmralı’da başlamıştı. Biraz yakından bakıldığında İmralı bir tür laboratuvar gibi ele alınıyor."

AVRUPA ÜRKEK OLMAMALI

Aradan 11 yıl geçtikten sonra ‘Yol Haritası’ gerekçe gösterilerek avukat görüş yasağı konulmasını anlaşılmaz ve hukuk dışı bir karar olduğunu belirten Erbaş, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) raporlarına dikkat çekti.

CPT'nin Avrupa Konseyi'ne bağlı bir kurum olduğunu hatırlatan Erbaş, şöyle konuştu:

"CPT 2016 ve 2019’da iki defa İmralı'ya gitti. Ağustos ayında açıkladığı raporda, önemli tespitler vardı. 2016’dan bugüne kadar hiç bir iyileşmenin yaşanmadığı tespitinde bulundu. İmralı’daki sistemin yeniden ele alınarak gözden geçirilmesi kanaatime ulaştıklarını da belirttiler. 21 yıldır ilk kez CPT somut, açık ve net bir şekilde hak ihlalinin olduğu bir rapor açıkladı. AKPM de bu rapora atıfta bulunarak, raporun gereklerinin yerine getirilmesi şeklinde bir açıklaması oldu ve konunun takipçisi olacaklarını belirttiler.

Uluslararası kurumlar nezdinde İmralı’daki sistemin açığa çıktığını düşünüyoruz. Buradan da şu çağrıyı yapıyoruz; CPT ve AKPM’ye yazdığınız raporun, ulaştığınız sonuçların pratikte karşılık bulması için daha etkili yollar deneyin. Gerekeni yapmak konusunda ürkek ve isteksiz davranıyorlar. Avrupa ülkeleri başta Almanya olmak üzere Türkiye ile olan ticari ilişkileri için kendi kurumlarının tespitlerini pratikte yaşam bulması için etkili mekanizmaları işletmiyorlar."

TECRİT EDİLEN 'İMRALI DURUŞU'DUR

Kürt Halk Önderi Öcalan'a yönelik tecridi sadece hukuki açıdan değerlendirmenin eksik kalacağını ifade eden Erbaş, devamla şunları belirtti:

"İlk avukatlarından biri olarak İmralı’da ilk gününden itibaren tanığıyım ki Kürt sorununda demokratik çözüm ve barışın sağlanması konusunda iradesini ortaya koyan, bu konuda çok büyük çözümleyici gücü, düşünce gücü, çözüm ufku geniş olan, bu konudaki tutumunu da yıllar içerisinde pratiğiyle ortaya koyan bir duruşun sahibidir. Ki kendisi bunu ‘İmralı Duruşu’ olarak ifade etmişti. Aslında bugün işkence altına alınan veya tecrit edilen Sayın Öcalan'ın ‘İmralı Duruşu’ olarak ifade ettiği çizgisidir. Barış iradesidir, çözüm umududur.

Türkiye'de bugün çoklu kriz olarak ifade ettiğimiz mevcut tabloda ekonomik, siyasi, diplomatik, hukuki, kadın, ekoloji açılarından her anlamda tam bir çıkmazda olan, krizin ağırlaştığı dönemde Sayın Öcalan’ın çizgisinin görünmeyişi krizin derinleşmesinin temel nedenidir. Şunu net olarak söyleyebiliriz; Sayın Öcalan, geçmişte ortaya koyduğu demokratik çözüm konusu, çözüm perspektiflerini de ortaya koyan bir pratiğin sahibidir. En büyük örneği de 2013-2015 arasında yaşanan çözüm sürecinde izlediği yoldur. Sayın Öcalan’ın Dolmabahçe Mutabakatında sadece Kürt sorunun çözümüne yönelik değil, tüm Türkiye’de toplumsal barışı sağlamakta da ne kadar samimi olduğunu gördük."

REFORMUN GÖSTERGESİ KÜRT SORUNUDUR

Türkiye'de son dönemde gündeme gelen reform söylemlerine de değinen Erbaş, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:

"Reform söylemleri öncelikle bir sıkışmışlığın, bir çözümsüzlüğün olduğu anlamına geliyor. Krizin ağırlaştığının bir başka işaretidir. Başlamadan da biten bir süreç oldu. Türkiye kamuoyunda da çok inandırıcı bulunmadı. Çünkü 20 yıldır özellikle de son 5 yıldır, benzer çağrılar yapan, benzer görüşler ortaya koyan tüm insanları susturdular. Hepsini ellerinin tersiyle ittiler.

Bize göre reform söylemi iki nedenden dolayı gündeme geldi. 10-11 Aralık’ta yapılacak olan AB Zirvesinde Türkiye'nin olası yaptırımlarla karşılaşmamasını sağlamak için ortaya atılan bir söylem oldu. Diğer neden ise; toplumsal ve siyasal desteklerinin azalmasıyla derin bir meşruiyet krizi yaşamaya başlamalarıdır. Eğer gerçekten bir reformdan söz edilecekse, Kürt sorununun çözümüyle başlanmalıdır. Gösterge Kürt sorununda demokratik çözümdür.

Kürt sorununda demokratik çözümün anahtarı da İmralı sistemini değiştirmektir, işkence sistemine son vermektir, tecrit sistemini ortadan kaldırmaktır. İmralı’ya giden yollar açılmalıdır. Türkiye toplumunun büyük bir bölümü bunu istiyor. Ancak AKP son yıllarda öyle bir çizgi içine girdi ki, kendi tabanını da MHP’lileştirdi. Kendi eliyle tutucu ve milliyetçi yaptıkları bir tabanla karşı karşıya kaldılar. Bu durum Türkiye’nin geleceği açısından da büyük bir tehlikedir."