Erdoğan, DAIŞ liderleriyle birlikte yargılanabilir - Cahit Mervan
Erdoğan, DAIŞ liderleriyle birlikte yargılanabilir - Cahit Mervan
Erdoğan, DAIŞ liderleriyle birlikte yargılanabilir - Cahit Mervan
Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ruh hali iyi değil. Türkiye ve onu kuşatan sorunları çözme açısında umutsuz bir vaka gibi duruyor.
Erdoğan’ın ‘Kobanê düştü, düşecek’ demesi bu umutsuz vaka durumunun dışavurumundan başka bir şey değil. Kobanê’de günlerdir çetelere karşı gemileri yakarak direnen güçler, en son olarak Kürdistan, Türkiye, Avrupa ve dünyanın bir çok yerinde başlayan topyekun Serhildan dalgası Erdoğan’ın kimyasını alt-süt etmişe benziyor. Bu nedenle ‘Kobanê düştü, düşecek’ türünde boş açıklamalar yapıyor. Gönlünden geçeni söylüyor. Söylüyor söylemesine, ama batıyor.
ERDOĞAN O SEVİNCİ HİSSETMEYECEK
Kürtlerin kaybetmesi halinde yaşamak istediği sevinç patlamasının bir türlü gerçekleşmemesi sonucu yıkılan hayallerin dışa vurumu bu olsa gerek. Erdoğan yaptığı açıklama ile sadece DAIŞ’le gönül bağını ortay koymuyor, o Kürtlerin kaybetmesi ve Kobanê’nin düşmesi için beklenti ve arzusunu da ifade ediyor. Ancak bu gerçekleşmeyince artık hissedemeyeceği bir sevinçle öfke karışımı bir ruh haliyle konuşuyor. Veya mazlumun ahını aldığı için sevinç kursağında kalıyor.
Çünkü daha işin başında iken Erdoğan ve onun ‘stratejik derinlikli’ başbakanının beklentileri çok farklıydı. Onlara göre DAIŞ topladığı güç, Türkiye ve bölge devletlerinden aldığı yardım ve destekle, ağır silahlarla bir anda vuracak ve Kobanê’yi alacaktı. Kobanê düşecek, yüz binler Türkiye sınırlarına dayanacak ve kurtarıcı olarak Türk ordusu devreye girecekti. Ama bu gerçekleşmedi.
Erdoğan Türk cumhurbaşkanı olduğundan sonra ilk şoku burada aldı. Çünkü bir ‘dünya lideri’ olmak için oynadığı tehlikeli oyuna Kürt direnişçileri öyle bir çomak soktu ki, bu kirli hesapları alt-üst etti.
DÜNYA’DA İSTENMEYEN BİR ‘LİDER’
DAIŞ’ın Kobanê Kantonu’na karşı başlattığı saldırıdan birkaç gün sonra Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bir konuşma yaptı. Erdoğan örgütün New York’taki merkezinde bulunan ve bir çok liderinin tarihi konuşmalarına ev sahipliği yaptığı salonunda konuştu.
Ancak Erdoğan konuşmasını, kendisinden önce kürsüye çıkan liderlerin aksine, boş sandalyeler ve o an salonda bulunan az sayıda görevli dinledi. Salonda hiç bir üye ülkenin devlet ve hükümet başkanları yoktu. Hatta genel kurula katılan delegasyonlarının alt düzeydeki temsilcileri bile nezaketen de olsa Erdoğan’ı dinleme zahmetine katlanmadılar. Bu Erdoğan için Çankaya’ya çıktıktan sonra aldığı ikinci şok darbe oldu. Dünyada istenmeyen ve ciddiye alınmayan ‘yalnız ’ bir lider olduğu kendisine hissettirildi.
Salonun boş olmasının en önemli nedeni Kobanê ile alakalıydı. Erdoğan New York’a hareket ettiği saatlerde Kobanê’den istediği haberi alamamış, aksine onun adına Kürtlere karşı vekalet savaşı yürüten DAIŞ adlı soysuzlar çetesinin YPG-YPJ güçleri karşısında erken zafer elde edemeyeceğini anlaşılmıştı. Eğer çeteler başarı sağlamış ve Kobanê’yi istila etmiş olsaydı, Erdoğan bölgesinin ‘güçlü’ liderlerinden birisi olarak genel kurula katılacak ve DAIŞ karşıtı koalisyonda sağlam bir sandalye elde edecekti. Ancak direniş bu hayalleri boşa çıkardı, Erdoğan’ı genel kurulda boş sandalyelerle baş başa bıraktı ve DAIŞ karşıtı koalisyonda etkili bir yer edinmesini önledi.
Bu nedenle YPG güçlerinin direnişi ve Türk Cumhurbaşkanı’nın BM Genel Kurulu’nda yaşadığı şok, onun psikolojisi üzerinde hayli yıkıcı etkileri olduğu. Öteden beri öfke ve sevincini kontrol etmekte zorlanan Erdoğan’ın dengesini alt üst etti. Erdoğan BM Genel Kurulu’nda yaşadığı travmanın etkilerini üzerinden atmamışken, başka bir şok dalgasıyla karşı karşıya kaldı.
GÜVENİLMEZ MÜTTEFİK
ABD’nin ikinci adamı, yani başkan yardımcısı Joe Biden Harvard Üniversitesi’nde sarsıcı bir konuşma yaptı. Biden, açık bir şekilde DAIŞ adlı katiller ordusunun güç kazanmasında ABD’nin müttefiki olana ülkelerin baş rol oynadığını söyledi. Biden söylediklerinin ne anlama geldiğini ve kimi hedef aldığı çok iyi biliyordu. Hedefinde de Erdoğan vardı.
Barack Obama’dan sonra Beyaz Saray’ın ikinci adamı şöyle diyordu:
"Bu nedenle Bölgedeki en büyük sorun bizim müttefiklerimizdi. Türkler ki iyi dostlarımız, kendisiyle birçok zaman geçirdiğim Erdoğan ile de çok iyi bir ilişkim var. Suudiler, Emirlikler vs. Ne yapıyorlardı? Esad'ı devirmeye öylesine kararlıydılar ki bu da Alevi-Sunni temsili savaşıydı. Ne yaptılar? Esad'a karşı savaşacak herkese yüz milyonlarca dolar para, on binlerce tonluk silah döktüler. Ama beslenen insanlar El Nusra, El kaide ve cihatçı elementlerin dünyanın başka yerlerinden gelen elemanlarıydı. Abarttığımı mı sanıyorsunuz? Bir göz atın, bütün bunlar nereye gitti"
Ancak hem Erdoğan, hem de başbakan Davutoğlu işi pişkinliğe vurdular ve bu açıklamalardan alınmadılar! Bunun yerine medya aracılığıyla yedikleri şamarın etkisini azaltmaya çalıştılar. Çok geçmeden Biden’ın Erdoğan’ı aradığı ve özür dilediği yalanını salladılar. Doğru. Gerçekten Biden Erdoğan’ı aradı ve ‘iki dost’ arasında geçen konuşmadan aleni olarak söz ettiği için üzüntülerini paylaştı. Biden, Türk medyasının iddia ettiği gibi Harvard’daki konuşmasının içeriğinden dolayı Erdoğan’dan özür dilemedi. Dilemez de.
Çünkü Biden’in söyledikleri buzdağının sadece görünen yüzüydü. Eksik söylemişti. Fazlası duruyordu. Türkiye, AKP rejimi ve Erdoğan DAIŞ ve diğer çeteleri besledi, eğitti, para ve silaha boğdu. Türk devletinin ve şimdi Kobanê’nin düşmesi için neredeyse yağmur duasına çıkar gibi soykırım duasına çıkacak olan Erdoğan’ın tek istek ve arzusu Kürtlerin kazanımlarını ortadan kaldırmak, DAIŞ eliyle Kürtlere yeni bir soykırım yaşatmak ve Kürdistan’ı Kürtlerden boşatmaktı. İlk hedefi bu olmakla birlikte Rojava Devrimi’ne ağı bir darbe indirerek çözüm süreci yerine Roma Barışı’nı dayatmaktı. Yani güçlünün barışı. Bu gerçekleşmedi, asla da gerçekleşmeyecek.
ERDOĞAN DAIŞ İLE BİRLİKTE YARGILANABİLİR
Anlaşılan YPG-YPJ savaşçılarının, Kobanê, Kürdistan ve yüreği bu küçük şehir için atan herkesin direnişi ve Serhiladanı en çok Erdoğan’ın kimyasını bozdu. Erdoğan’ın kişisel hırs ve narsist hayallerini de yerle bir etti. Dünya’da, en azından bölge çapında bir lider olma arzu ve isteğini hiçleştirdi.
Onun için hayallerini yerle bir eden Kobanê’nin bir an önce düşmesini istiyor. ‘Kobanê düştü, düşecek’ diyerek aslında bir ülkenin cumhurbaşkanı olduğunu unutarak, DAIŞ gibi soysuzlar çetesine açık destek veriyor. Çetelerin bir an önce başlattıkları soykırım girişimini tamamlamasını istiyor.
Şimdi Kobanê düşmediği için sevinci kursağında kalan Erdoğan bilmeli ki, Kobanê düşmeyecek. Ama düşecek birileri olacak. DAIŞ gibi bir çete ile iş kotaran, soykırım ve katliamlara neden olanlar hepten cezasız mı kalacak? Bu iş burada mı bitecek? Asla.
Zaten en son Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin DAIŞ’ e ilişkin aldığı karar tamda bunu kapsıyor. Kararda bu katiller ordusunun yaptıkları mahkum ediliyor, DAIŞ ve ona destek verenlerin insanlığa karşı suç işlediklerinden dolayı uluslararası bir mahkemede yargılanması talep ediyor.
Bu işin şakaya gelir yanı yoktur. Katiller ordusu ve destekçilerinin yargılanması gündeme gelebilir, gelecektir. BM Genel Kurulu’nun boş sandalyeleri, Joe Biden açıklamaları ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin aldığı karar bu yargılamaya giden ilk işaretler olmasın mı sakin?