Erdoğan’ın İsveç ziyaretinin tartışmaları sürüyor

Erdoğan’ın İsveç ziyaretinin tartışmaları sürüyor

Demokratik kitle örgütleri ve aydınların Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerini Erdoğan’la görüşmeleri sırasında gündeme getirme taleplerine kulaklarını tıkadıkları gibi, Erdoğan’dan ve uygulamalarından övgü ile söz eden İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt ile Dışişleri Bakanı Carl Bildt sert eleştirilere uğruyor.

İsveç’in en yüksek tirajlı iki gazetesi; Aftonbladet ve Expressen’de yayımlanan makalelerde dış dünyanın Türkiye’de insan hakları alanında kötüleşmeler olduğunu gözlemlemesine rağmen Reinfeldt ve Bildt’in Erdoğan’a insan hakları alanında iyileştirmeler yaptığından söz etmelerindeki çelişkiye dikkat çekiliyor.

“DEMOKRASİ PAKETİ” TAMAMİYLE KOZMETİK

Aftonbladet’in köşe yazarlarından Wolfgang Hansson, Reinfeildt’in “Demokrasi Paketi”nden önemli bir ilerleme olarak söz etmesini eleştiriyor. Türkiye’nin güçlü adamının Türk alfabesinde olmayan ancak Kürt alfabesinde bulunan üç harfi serbest bırakmasını, ana dil eğitimini özel okullara havale etmesini içeren demokrasi paketinin tamamiyle kozmetik olduğunu belirtiyor.

 Hansson, “Dış dünyaya bunların gerçekte hiç bir şey ifade etmediğini göstermek gerekir” diyor.

Basın özgürlüğü söz konusu olduğunda Türkiye’nin en alt sıralarda bulunduğuna, Rusya’dan daha kötü durumda bulunduğuna dikkat çektikten sonra Türkiye’nin gazetecileri tutuklama rekoru kırdığını, binlerce öğrencinin mahkemelere çıkarılmadan uzun yıllar cezaevinde tutulduklarını dile getiriyor.

Tüm bunlardan Reinfeldt’in tek kelime ile bile söz etmediğini, Türk ve İsveç basınının İsveç’in Türkiye’de işlenen insan hakları ihlallerini çok ciddi görmediği sonucuna varacağını belirten Hansson, Uluslararası insan hakları örgütlerinin Türkiye’ye yönelik sert eleştirilerde bulunduğuna dikkat çekiyor.

Reinfeldt’in basın toplantısında defalarca İsveç’in Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine destek verdiğini vurguladığını ve böylelikle Avrupa Birliği üyeliğinin ağır insan hakları ihlallerinden daha önemli olduğu mesajı verdiğini belirtiyor.

İKİ YÜZLÜ ERDOĞAN, DEMOKRAT VE DESPOT CAMEKANI ÇÖKERTİYORDU

Bu alkışcı tutumun İsveç’e oldukça yabancı olduğunu, Türkiye’nin AB üyeliğini desteklerken aynı zamanda insan hakları ihlallerini eleştirmenin mümkün olduğunu belirten Hansson “İki yüzlü adam Erdoğan, demokrat ve despot. Dün oyun oynamaya hevesli ve meraklı Erdoğan Vertaverket’te bir sergi camekanının kapağını kaldırınca camekan çöküyordu” diyor.

Erdoğan’ın önemli olumlu şeyler yaptığını ancak yönetme şekli ve vatandaşlık hakları konusunda soru işaretleri bulunduğunu belirttikten sonra İsveç’in bu konuda susarak Türkiye’ye iyilik yapmadığını söylüyor.

GÜLÜMSEMEK VE EL SIKIŞMAK UYGUN DEĞİL

Aynı Gazetenin başyazarlarından Daniel Swedin “Gülümsemek ve el sıkışmak uygun değil” başlıklı makalesinde 2002 yılından beri iktidarda bulunan ve ard arda üç seçim kazanan AKP’nin başlangıçta bir umut yarattığını, reformlar yaparak AB’ye yaklaştığını ve 2005 yılında Avrupa Birliğine aday ülke statüsünü elde ettiğini söylüyor.

Ancak o tarihten sonra reformların durduğunu, son olarak Türkiye’nin Suriyeli göçmenleri engellemek için duvarlar inşa ettiğini, gazetecileri hapsetmede rekorlar kırdığını yazıyor. Gezi Parkı ve Taksim’de yapılan protestolar sırasında Dünya arenasına çıkan muhalefetin giderek totaliterleşen bir yönetimden söz ettiğine dikkat çekiyor.

BARIŞ GÖRÜŞMELERİNE RAĞMEN KÜRT SORUNU YENİDEN HORTLADI

PKK ile yapılan barış müzakerelerine rağmen Kürt sorununun yeniden hortladığını, PKK’nın politik kolunun liderliğini yapan Cemil Bayık’ın Türk devletini Kürtlere karşı savaşan Kuzey Suriye’deki islamcı grupları desteklemekle suçladığını ve bu grupları vurmak gerekebileceğini söylediğini hatırlatıyor ve Türkiye’de hala Kürt örgütlerine üye olmanın veya desteklemenin hapis cezasına yol açabileceğini söylüyor.

Expressen Gazetesinin Lider sayfasında da Gazeteci Sakine Madon, Dışişleri Bakanı Bildt’in tekelci kapitalistlerin yayın organı Dagens Industri Gazetesinin “Tartışma” köşesinde “Erdoğan’ın Türkiye’si doğru yolda” başlıklı makalede Erdoğan ve AKP’den övgüyle söz etmesini eleştirdi. Bildt’in son yıllarda binlerce muhalif, seçilmiş ve gazetecinin cezaevlerinde tutulmasından söz etmek yerine, Kürtçe eğitime , w, q ve w harflerinin kullanılmalarına izin verilmesini övdüğünü, belirttikten sonra Bildt’in bundan bir süre önce İsveç’e gelerek AKP iktidarını eleştiren Yazar İsmail Beşikçi’nin sözlerine kulak vermesini istedi.

İSVEÇ PARLAMENTOSUNDA NAMAZ KRİZİ

Gazeteci Lena Mellin ise Erdoğan’ın İsveç Parlamentosundaki görüşmeleri sırasında meydana gelen namaz krizine dikkat çekti. Parlamento Başkanı Per Westerberg’nin daha önceden bilgilendirilmediği için başbakanın namaz kılabilmesi için gerekli hazırlıkları yapmadığını, aceleyle ayralanan bir odanın yanında tuvalet bulunduğu için Erdoğan’ın orada namaz kılmayı kabul etmediğini belirttikten sonra krizin Parlamento Maliye Komisyonu’nun salonunun tahsis edilmesiyle çözüldüğünü belirtiyor.

Erdoğan’ın Parlamento Kalem Şefinin battaniyesini geçici seccade olarak kullanarak namazını kıldığını söylüyor.

Mellin İsveç Başbakanı Reinfeldt’in Tayyip Erdoğan’ın ziyareti sırasında İslamı sembolüze eden yeşil kravat takmasının bilinçli bir seçim olduğunu söylüyor, Başbakanın 2008 yılında Türkiye’yi ziyareti sırasında da yeşil kravat taktığını hatırlatıyor.

ERDOĞAN’A TUTUKLU GAZETECİLER PROTESTOSU

Basın toplantısında çekim yapan Gazeteci Mimi Biling de Başbakanlık binasında yapılan basın toplantısı sırasında bir gazetecinin üzerinde “Set Journalists Free” (Gazetecileri Serbest Bırak) yazılı siyah bir tişort giyerek katılarak gazetecilerin cezaevinde tutulmasını protesto ettiğini, durumu fark eden Erdoğan’ın korumalarının basın toplantısı esnasında gazetecinin yanından ayrılmadıklarını yazıyor.

Bir gazeteci, hem önünde hem de arkasında İngilizce “Gazetecileri Serbest bırak” yazılı tişörtüyle basın toplantısına katılarak basın toplantısı boyunca ayakta kalarak Erdoğan ve AKP İktidarının gazetecileri hapsetmesini protesto etmişti.