Eren: Münafık zalime ortak olmayın

KCK Halklar ve İnançlar Komitesi Üyesi Cihan Eren, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zalim bir münafık olduğunu belirterek, Müslümanların ortak olmaması gerektiğini söyledi.

KCK Halklar ve İnançlar Komitesi Üyesi Cihan Eren, “Çocuklarınızın katledilmesine ibadet gibi bakıyorlar. Ülkenizin işgalini Fetih Suresi ile kutsayan bir zalim var karşınızda. Siz buna ortak olamazsınız. Eğer gerçekten de bayramı, kutsal ruhuna uygun kutlamak isteyeceksek önce sorunlarımızı çözmeliyiz. İslam’da temel ilke zulme karşı direniştir, en büyük ibadet de budur” dedi.

KCK Halklar ve İnançlar Komitesi Üyesi Cihan Eren, Ramazan Bayramı vesilesiyle ANF’nin sorularını yanıtladı. İyiliğe, doğruluğa, hakka, adalete hizmet ederek oruç tutup açan Müslümanların; beyaz tülbentli analar şahsında Kürt halkının Ramazan Bayramı’nı kutlayan Eren, şunları söyledi: “Bayram, çok kadim bir toplumsal kültürdür. İhtiyaç fazlası toplumsal ürünün, emeğin aslında dağıtılma şenlikleri biçiminde başlatıldığı bilinmektedir. Bir anlamda toplum içerisindeki şenlik havasını, güzel duyguların paylaşılmasını, varsa kısmi sorunların çözülmesine dönük ortam oluştururlar, böyle bir kültüre dayalıdırlar. Dini veya milli olanlar vardır fakat tüm bayramlardaki ruh benzerdir. Maalesef başta Türkiye ve Ortadoğu’daki Müslüman toplumu olmak üzere, İslam alemi içerisinde bayramda toplumsal yoksullukta ve ekonomik sorunlardan ötürü ne paylaşım mümkün ne de bayram havası yaratacak şenlik duygusu var. Dolayısıyla dini gelenekle bütünleşerek gelen bu kadim toplumsal kültür, maalesef bugün Ortadoğu’da kendisini yaşatabilecek imkanlardan yoksun.”

DEMOKRATİK İSLAM KÜLTÜRÜNÜN ÖNEMİ

‘Müslümanım’ diyen şahıs ve grupların, devlet adı altında kendilerini örgütleyerek uyguladıkları baskı, şiddet, haksızlık ve adaletsizlik içerisinde oluşturdukları ekonomik sistemlerden kaynaklandığını kaydeden Eren, “Dolayısıyla Müslüman toplumunun oruç tutması, ibadet etmesi, bayramını kutlaması kadar, hatta ondan daha çok bulundukları bu durumu ‘nasıl aşarız’ sorusuna cevap olmanın daha kutsal, daha dini olduğu kadar daha büyük sevaplar kazandıracağı inancındayız. Bu anlayışa biz Demokratik İslam Kültürü; İslam’ın kültürü ve anlayışı, diyoruz” şeklinde konuştu.

ORTADA PAYLAŞILACAK MUTLULUK YOK

Ortadoğu toplumlarında paylaşılacak bir şenlik havası, bir mutluluk ve paylaşımın olmadığını tekrarlayan Eren, baskın olan ırkçılık, dincilik, mezhepçilik illetine işaret etti. Özellikle AKP iktidarıyla beraber dincilikle beslenen ırkçılığa dikkat çeken Eren, “Aslında Türkiye’ye has bir şey de değil, milliyetçiliğin dinle beslenmesi Ortadoğu’nun geneline hastır. Ortadoğu toplumunda devletlerin düşmanlıkları, çelişkileri; halkların birbirleriyle sürtüşmelerinin tümü dine dayandırılarak beslenen milliyetçilik kaynaklıdır. Toplumlar arası çelişkileri şiddet ve çatışmayla ele alıp çözme propagandasına meyil veren ya da bu propagandaya zemin sunan bir din anlayışının, kalkıp 30 günlük oruçtan sonra ‘ben bayram kutluyorum’ demesi, haklı olmaz. Bunun için Müslüman toplumların, mevcut hali sorgulayıp demokratik temelde yeniden örgütlenmeleri gerekir ki bayramlar gerçekten bayram tadında kutlanabilsin” dedi.

POLİS Mİ ANALAR MI?

Sömürgeci Türk devletinin Rojava, Bakur ve Başûr’daki işgalciliğini hatırlatan Eren, şunları ifade etti: “Ramazan günlerindeki oruç, iyiliğin anılması, yalanın söylenmemesi, hak ve adalet duygusunun canlandırılması, nefsin terbiyesi ve dayanışma duygusunun/empatinin güçlendirilmesi için tutulur. Kürt halkının beyaz tülbentli anaları öncülüğünde açlık grevi direnişlerine verilen destekte, vicdani sesleniş vardı. Öte tarafta Türk polisi, askeri, istihbaratçısı, memuru, hakimi ve savcısı ise bu sesi kısmak için bütün araçları kullandı. Ramazan’da bu analara saldırma alçaklığını sergilediler. Onlara emir verenlerin birçoğu ya da o şiddeti uygulayan polislerin birçoğu da muhtemelen oruçluydu. Karşılarında vicdana seslenen oruçlu analar gibi. Şimdi hangisi oruç ibadetini yerine getiren Allah’a daha yakın Müslüman oluyor? Hangisinin orucu, iyiliğe ve güzelliğe davetin ibadetidir? Müslüman toplumların şunu bilmesi lazım; egemenler ile yoksulların dinleri aynı değil. İnandıkları Kur’an ve Allah da aynı değil. Hz. Muhammed’den de halklar, yoksullar, ezilenler ile egemenler aynı şeyi anlamıyor.

TOPLUMA BÜYÜK YALANLAR DAYATILIYOR

İslam’da bayramlar, barış ve kardeşliğin tesisini; yoksullara adaletli yaklaşımla paylaşımda bulunarak ihtiyaçların giderilmesini esas alıyor. Bu yapılmayınca yalana sapılmış oluyor. İslam’da da en büyük günah yalandır. Dolayısıyla İslam aleminde egemenler şahsında topluma büyük bir yalan dayatılıyor. Kendi dinleriyle en çok yalan söyleyenler, dinin gereğinin tam tersini yapanlar, söylemde dini eylemde gayri dini olanlar, Müslüman olduğunu iddia eden egemenlerdir. İslam bunu ‘münafıklık’ olarak tanımlıyor. Maalesef günümüzde hakim olan, münafıklar çizgisidir. Recep Tayyip Erdoğan şahsında gördüğümüz budur. O cenahın, o israf, saltanat-saray şebekesinin etrafında yaşananlardır. Birçok suç ve günah, tövbe edilip bir kez daha yapılmadığında affedilebilir ama münafıklık affedilmiyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürt halkına dönük yaklaşımı tamamen münafıklıktır. ‘Müslüman kardeşim’ deyip katletmek, dilini yasaklamak, belediyelerine el koymak, Kürtçe isimleri değiştirmek, 80 yaşındaki yaşlı insanları alıp hapse tıkmak, bu yaşlarda oruç tutan Müslüman kadınlara polisiyle zulmetmek, münafıklığında ötesindedir.

ELEŞTİRİP SUÇLAMAKLA YETİNEMEYİZ

Ramazan Bayramı vesilesiyle Türkiye’deki Müslümanlar başta olmak üzere tüm kesimlere şunun açıkça söyleyelim; devlet başkanınız sizi günaha sokuyor, tıpkı firavun ve Nemrut gibi. Dolayısıyla içinde bulunduğunuz durumu görmek durumundasınız. Yalnızca iktidarları, egemenleri eleştirip suçlamakla yetinemeyiz. Herkesin vicdanı ve aklı var. Doğru yol, Erdoğan gibilerin peşinden gitmektir, diyen Müslüman, kendisini gözden geçirmeli. Özellikle Kürdistan’daki Müslümanlara çağrım şudur; karşınızda bir zalim ve münafık var. Siz Kur’an ve dini geleneği herkesten daha iyi biliyorsunuz. Elinizi vicdanınıza koyun; para, mal mülk, bir yerdeki mevki, bir binada küçük bir kurum açmak için AKP’ye yanaşarak kendinizi günaha sokmayın. AKP’ye destek, münafığa, zalime, günahkara destektir. Bunu ben değil, Kur‘an söylüyor. Az buçuk din bilgisi olan herkes zaten biliyor. Sorun, toplumdaki vicdani ve ahlaki sorundur. Kürdistanlı Müslümanlar, karar vermek ve tutum almak zorundadır.

SORUNLARIMIZI ÇÖZMELİYİZ

Çocuklarınızın katledilmesine ibadet gibi bakıyorlar. Ülkenizin işgalini Fetih Suresi ile kutsayan bir zalim var karşınızda. Siz buna ortak olamazsınız. Eğer gerçekten de bayramı, kutsal ruhuna uygun kutlamak isteyeceksek önce sorunlarımızı çözmeliyiz. İslam’da temel ilke zulme karşı direniştir, en büyük ibadet de budur. Müslümanların bayramını zulme karşı direniş duygusunu büyütme vesilesi olmak kaydı, ilkesi ve inancıyla kutluyorum.”