Eskiizmirliler: Erdoğan rejimi bir araya gelinerek yıkılabilir

Akademisyen Selim Eskiizmirliler, tüm dmokratik güçlerin ve Kürt Özgürlük Hareketi'nin araya gelmesi halinde AKP rejiminin alaşağı edilebileceğini söyledi.

Akademisyen Selim Eskiizimirliler, Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın amaçlarını ve Türkiye’nin içerisinde bulunduğu süreci ANF'ye değerlendirdi.

‘ERDOĞAN BARIŞ SÜRECİNDE SAMİMİ DEĞİLDİ’

Eskiizmirliler, AKP’nin tarihsel politikalarına değinerek, "AKP’nin 2002 yılından bu yana başlattığı politik süreç, başından beri tanımlanmış bir  süreçtir. Tahkiye konseptini iktidara geldiğinden bu yana kullanan bir siyasi harekettir, AKP. Daha geldiğinde bir ajandası vardı. Bu ajanda konjonktürlere göre farklılaştırarak, kullanıldı. Ama genel olarak aynıydı. Bugün ise Erdoğan rejimi, diktatörlük yada sivil faşizm ile devam ediyor” diye konuştu.

AKP’nin Fethullah Gülen Hareketi ile ilişkisini de değerlendiren Eskiizmirliler, "AKP baştan beri devlet içerisindeki hegemonyasını Gülen Hareketi ile birlikte yaptı. Nitekim bu birliktelik ile askeri vesayete karşı verdiği mücadelede demokratik kesimleri arkasına aldı. Ne zaman bu işler bütünüyle bittiğinde Gülen Hareketi ile ilişkisini kesip, tek başına diktatörlüğünü restore etmeye başladı” dedi.

AKP ve Erdoğan’ın 'Çözüm Süreci'nde de samimi olmadığının altını çizen Eskiizmirliler, devamla şunları söyledi: "Türkiye’nin en büyük muhalefeti Kürt Özgürlük Mücadelesi'dir. Bu süreç onu pasifize etmek için bir programdı. Onun için HDP'nin Kürt Özgürlük Hareketi ile kurduğu ilişkide Haziran’da aldığı zafer ile bitti. Süreç tamamen Kürt Özgürlük Hareketi karşıtlığına dönüştü. Ondan da öte Kürt karşıtlığına evrildi. Yaşanan 10 aylık iç savaş bunun adıydı. Referandum ile de elde ettiği AKP-MHP ve CHP ittifakının hukuku zemini oluşturulmuş oldu.”

'ÜNİVERSİTELERİ BOŞALTMAK İÇİN...'

Erdoğan’ın akademisyenleri de bilinçli olarak hedef aldığını söyleyen Eskiizmirlier, şöyle devam etti: "Bu oluşum, 200 civarında akademisyenin bir araya gelip barış sürecine destek vermek için oluşturdukları bir ağdır. 11 Ocak bildirisine kadar 12-13 bildiri yayımladı.  Bunların hiçbiri ne basının ne de kamuoyunun dikkatini çekti. Fakat yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği Kürt Özgürlük Hareketi'ni çökertme planı olan iç savaş ilişkin 11 Ocak’ta ‘Biz bu suça ortak olmayacağız’ diye yayımlanan bildiri kamuoyunun bile dikkatini çekmeksizin Erdoğan’ın saldırısına uğradı. Aslında Erdoğan’ın bu saldırısı ne bildirinin içeriğine ne de bunun arkasındaki örgütlemeden oluşacak tehlikeden dolayıdır. Tek adam faşizme geçmek, üniversiteleri boşaltmak için yaptı. Zaten bu bildiri 10-15 cümlelik bir şey ve barıştan başka bir şey yazılmıyor."

‘10 AYDA 7,800 KİŞİ İŞTEN ATILDI’

Eskiizmirliler, 1960, 1970 ve 1980 darbelerinin sivil faşist diktatörlük niteliğinde olmadığını belirterek, şunları söyledi: "Biz Türkiye’de sivil faşizmi Erdoğan rejimiyle birlikte yaşadık. Bugün Türkiye’de yaşanan süreç Almanya’nın 1930 ile 1945 yıllarındaki süreçtir. Yada aynı süreçteki İtalya’dan farksız değil. Bu rejimin her alana dayattığı sivil ölümdür. Şu anda Erdoğan’ın da yaptığı bu. Türkiye’de son 10 ayda 7, 800 akademisyen işten atıldı. Bunlardan sadece 400 civarındaki barış için akademisyen imzacılarıydı. Bunlar içerisinde sırf Kürt olanlar var, sol örgütlerle ilişkilendirilenler var, devrimci olanlar var. Gülenistler var.”

Yurt dışında kalanların büyük zorluklarla karşı karşıya olduğunu  ifade eden Eskiizmirliler, "Eskiden yurt dışına çıkanların yaşları küçüktü. Onun için yeni bir hayat kurmak için önlerinde bir zaman vardı. Ama barış için akademisyenler için bu geçerli değil. Bu yeni gelenlerin yaş ortalaması 45 civarı. Yada emekliye doğru olanlar var. Onun için şu anda şimdiye kadar ürettiklerinin üzerinden bir şeyler yapma imkanı olanlar geliyor. Bu akış öyle tahmin edildiği kadar büyük bir akış değil. 60-70 kişi geldi. Biz de burada  yaşayan akademisyenler olarak, bir yada iki yıllık burslar almaya imkan sağladık" diye kaydetti.

EUTELSAT’A TEPKİ

Selim Eskiizmirliler, Eutelsat’ın Kürt televizyonlarını kapatmaya yönelik girişimine de tepki göstererek, şunları ifade etti:

"Bu kuruluşun, 6 ay önce de Kürt televizyonlarını kapatma süreci oldu. Mültecilerden dolayı Avrupa, Türkiye şantajına boyun eğdi. Şimdi ise nasıl bir sonuç alacağını bilmiyoruz. Ama şunu net bir şekilde söylemek gerekiyor; Avrupa’daki hukuk devletleriyle ve hukuk yönünü kaybetmiş mevcut Türkiye hükümeti arasında ciddi gerilimler var. Bu gerilimler bir sürü yapılmış şantajları ortadan kaldırılmaya aday. Onun için demokratik güçler, Kürt Özgürlük Hareketi ve sivil toplum örgütleri bu gerilimler üzerine bir araya gelmeliler ve Erdoğan rejimini altaşağı etmeleri için kendi mücadelelerini vermeliler."