Espiye Cezaevi keyfiyetin merkezi oldu: Engels bile ‘terörist’!

Giresun’daki Espiye Cezaevi'nde tutsaklara dönük yıldırıcı politika uygulanıyor. Sesleri duyulmayan tutsaklar, keyfiyetin diz boyu olduğunu belirterek, insan hakları kurumlarını yardıma çağırdı.

Türkiye’deki cezaevleri, işkence, sürgün ve insanlık dışı muamelelerin merkezi halinde. Adı sık sık sürgün edilen tutsakların gönderildiği yer olarak duyulan Giresun Espiye L Tipi Kapalı Cezaevi'nde, tutsaklara yaşam alanı bırakılmadı. Korona virüsü bahanesinin arkasına sığınan cezaevi idareleri, tutsakların en insani ihtiyaçlarını dahi karşılamıyor.

Haftalık yaptıkları telefon görüşmesiyle yaşadıklarını aktaran tutsaklar, cezaevinin kapasitesinin üzerinde kişinin tutulduğunu, 14 kişilik koğuşlarda 24 kişi kaldıklarını dile getirdi.

Her koğuşta oda sistemi olduğunu, 20 metrekarelik odalarda iki kişi kalması gerekirken, 3 kişi kaldığını aktaran tutsaklar, çok küçük odalarda havasızlık sorunu yaşadıklarını dile getirdi.

Demir parmaklıklı pencereler bir de ince tel örgütler kapatıldığı için içeri hava girişinin çok kısıtlı olduğunu bildiren tutsaklar, nefes almakta dahi zorluk çektiklerini aktardı.

TABİPLER BİRLİĞİ GEREĞİNİ YAPMALI

Covid-19 gerekçe gösterilerek, ağır hasta tutsakların tedavilerinin yapılmadığına dikkat çeken tutsaklar şu bilgileri verdi: “Konuya ilişkin Adalet Bakanlığı’na bile yazdık. Dilekçelerimize geri dönüş yapılmıyor. Kronik ve ağır hastalıkları olan arkadaşlarımız var. Düzenli kullanılması gereken ilaçlar bile verilmiyor. Cezaevi revirinde çalışan doktor da Hipokrat yeminine sadık kalmıyor. Irkçı ve faşizan duygularla bize yaklaşıyor ve acil durumdaki arkadaşlarımızı bile muayene etmiyor. Bir doktor gibi değil de yargıç gibi bizi yargılıyor. Türk Tabipler Birliği’ni de bu konuda duyarlı olmaya bu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunmaya çağırıyoruz.”

CEZAEVİNDE ENGELS BİLE TERÖRİST!

Tutsakların verdiği bilgilere göre;

Hemen hemen tüm tutsakların sürgünle gittiği cezaevinde, tutsakların diğer cezaevinde kullandıkları hiç bir özel eşyaları teslim edilmedi.

Mektup zarfları, radyo ve kitaplarına dahi cezaevi tarafından el konulan tutsaklara, konu ile ilgili hiç bir açıklama yapılmıyor.

Kürtçe kitapların tümden yasak olduğu cezaevinde, üzerinde Kürt yazan Türkçe kitaplar da “sakıncalı” denilerek verilmiyor.

Daha da ileriye giden cezaevi Friedrich Engels, Mihail Bakunin gibi önemli yazarları bile tehlikeli bularak, kitaplarına el koyuyor.

Günlük gazetelerin de verilmediği cezaevinde, tutsakların haber alma hakkı engelleniyor.

‘CEZAEVİ YIKILACAK’ DENİLEREK VOLEYBOL TOPU VERİLMİYOR

Ortak alan gibi sosyal faaliyetlerin durdurulduğu cezaevinde, tutsakların yazdığı talep dilekçelerine cevap verilmiyor ya da kaybediliyor.

Tutsaklara gönderilen mektuplar yaklaşık 3 ay cezaevinin Mektup Okuma Komisyonu tarafından bekletiliyor ya da hiçbir gerekçe gösterilmeden verilmiyor.

Hiçbir sosyal aktivitenin yapılmasına izin vermeyen cezaevi yönetimi, tutsakların koğuşta oynamak için istedikleri voleybol topu için ise “Cezaevi duvarları yıkılacak” diye absürt bir cevap vererek, talepleri geri çeviriyor.

‘İHD VE TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ İNCELEME YAPSIN’

Cezaevinde ajanlık faaliyetlerinin sürdürüldüğünü aktaran tutsaklar, telefon ya da farklı işler için koğuş dışına çıkarılan kimi tutsakların gardiyanlar tarafından ajanlığa zorlandığını dile getirdi.

Cezası bitmesine rağmen iki tutsağın keyfi bir şekilde tahliye edilmediğini de aktaran tutsaklar, Karadeniz bölgesinde ciddi hak ihlallerinin yaşandığını, seslerinin duyulmadığını belirtti.

İHD ve Türk Tabipler Birliği’nin burada inceleme yapmasına ihtiyaç duyduklarını kaydeden tutsaklar, bu kapsamda cezaevine avukat gönderilmesi gerektiği çağrısı yaptı.