Farqini: TRT 6 bize göre yabancı dilde yayın yapıyor!

Farqini: TRT 6 bize göre yabancı dilde yayın yapıyor!

Eðitim-Sen Ýstanbul 3 No'lu Şube tarafından düzenlenen "Anadili Temelli Çokdilli Eðitim Sempozyumu"nda konuşan Ýstanbul Kürt Enstitüsü Başkanı Zana Farqini, Kürt halkına yönelik asimilasyonun ‘inceltilmiş bir şekilde’ devam ettiðini belirterek, “TRT Şeş örneðin Kürtçe yayın yapmıyor. Bize göre yabancı dilde yayın yapıyor” dedi.

Eðitim-Sen Ýstanbul 3 No'lu Şube tarafından düzenlenen "Anadili Temelli Çokdilli Eðitim Sempozyumu", "Çok Dilli Eðitim: Talepler, Süreç ve Sorunlar" başlıðıyla devam etti.

Bu bölümde Laz Kültür Derneði Başkanı Mehmedali Beşli, Sınıf Öðretmeni Yusuf Arış, Ýstanbul Kafkas Kültür Derneði'nden Sinem Vatanartıran, Ýstanbul Kürt Enstitüsü Başkanı Zana Farqini ve MEZO-DER'den Muzaffer Ýris konuşmacı olarak yer aldı.

Etkinlikte ilk olarak söz alan Beşli, dernek olarak çalışmalara başladıklarında ilk olarak yer isimlerinin iadesini istediklerini söyledi, "Bu talebimiz hala geçerli" dedi. Ýkinci taleplerinin devlet televizyonunda Lazça'nın da yer alması olduðunu hatırlatan Beşli, "Üçüncü talebimiz, anadilde eðitimdi. Bu kısmen karşıladı. Ancak süreç içinde gördük ki, devletin ortaya koyduðu bir dersinin müfredatını biz hazırlayacaktık. Biz bunu okullara lazca için başvuru yaptıðımızda öðrendik. Dolayısıyla şimdilik bir rüya başlamadan bitmiş oldu" dedi.

SB'ndeki dil çalışmaları hakkında bilgi veren Beşli, "Bu tarihsel çalışmalar bizler için çok önemli. Çünkü dilimizin sahipleri tarafından yazıldıðı dönemler" diye konuştu. Beşli, şöyle konuştu: "Anadil konusunda hepimizin bir eksikliði var. Anadilinde eðitim istiyoruz. Anadilde eðitim isterken önce çocuðumuza anadilinin öðretilmesini istiyoruz. Kürtçeyi bunun dışında tutabiliriz, Kürtçe'yi öðreniyor çocuklar evlerinde. Anadiliniz varsa, o anadilini evinizde konuşmanız, anadilinize karşı en büyük sorumluluðunuz."

Lazca'nın nasıl yaşatılacaðı noktasında çalıştıklarını söyleyen Beşli, "Lazca evde konuşulmayan bir dil haline geldi. Burada TRT'nin Lazca yayın yapması önemli bizce." diye konuştu.Türkiye'de iyiyi giden şeyler olduðunu söyleyen Beşli, "Milli Eðitim Bakanı'nın aðzından Lazca kelimesini duymak önemli bizim için. Çünkü yok sayılıyoruz. Şimdi biz bu sözün takipçisiyiz" dedi.

Arap sınıf öðretmeni Yuşa Arış, Arapların kendi anadillerinden isteyerek vazgeçilmesi yanılsamasının yaratıldıðını söyledi, "BÝz de okullarda baskıyla yetiştirildiðimiz için, şu anda hiçbir anne Arapça öðretmiyor. Kendi çocuðuna Arapça ninni söylemiyor. Birtek aðıtlarımız Arapça kaldı. O da çözülüyor" diye konuştu.

Hatay'da okulda Arapça seçen bir tek öðrenci olmadıðını söyleyen Arış, şöyle konuştu: "Bu çok acı. Ýnsanlar gördükleri şiddet nedeniyle bu hale geldi. Arapça konuşmanın bizim için büyük bir dezavantaj olduðu fikriyle büyütüldü. Arapçayla hayata başlamanın dezavantajlı olduðu düşünüldü. Kişisel seçimimiz olarak görülmekle beraber 1940'lardan başlayarak sallanan sopanın sonucuydu. Bugün de laiklik sopasıyla eðitiliyoruz. Seçmeli Arapça derslerini destekleyenler çok az. Çünkü, bu bizi irticaya getirir diye düşünüyorlar. Eðitim-Sen içinde bile var bu anlayış. Hatay'daki insanların dillerini unutmaları için tüm koşullar var."

Sinem Vatanartıran, göç ettirmeler nedeniyle çok geniş bir coðrafyaya yayıldıklarını hatırlattı, "Ben 3. nesilim. Benim neslimin büyük bir kısmı kendi anadilini konuşamıyor, benim gibi" dedi. Okulda anadilin seçmeli olarak okutulmasını önemli bir gelişme olarak gördüðünü söyleyen Vatanartıran, "Ancak tabi ki eksiklikler içeriyor" dedi.

Osmanlı döneminde bir Çerkes okulu açıldıðını hatırlatan Vatanartıran, "Anaokulu vardı, derslerin çoðu Çerkezceydi. Kız ve erkek çocukların bir arada okuyamadıðı dönemde, Çerkes kız ve erkek çocukları bir arada okudu. Ancak 1923 yılında kapatıldı. Bizimde çocuklarımıza anadilimizde eðitim verme maceramız bitmiş oldu" diye konuştu.

Çerkesçenin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduðuna dikkat çeken Vatanartıran, şöyle konuştu: "Seçmeli ders sürecinde biz de çok sıkıntılar yaşadık. Herkes çok hazırlıksız yakalandı. Bir müfredat hazırlayıp, sunduk, kabul ettirdik. Göstermelik gibi oluyor. Bir hak var, ancak hayata geçirilmesinin şartları hazırlanmıyor. Tokat ve Düzce'de olmak üzere sadece iki sınıf açıldı. Çerkez öðretmenler derslere giriyor. Ancak dili nasıl öðreteceklerini bilmiyorlar. Öðretmenlerin yetiştirilmesi, öðretmenlik bölümlerinin açılması gerekiyor" dedi.

Zana Farqini, "Burada sabahtan beri anlatılanlar, etnik olarak öteki diye adlandırılanların kaderinin, yaşadıkları baskıların ortak olduðunu gösterdi" diye söze başladı. Farqini, ulus devlet anlayışı nedeniyle tek tip insanların yetiştirilmesinin amaçlandıðını belirterek, şöyle konuştu: "Büyüklerimiz de bize derdi, okuyun adam olun. Adam olmak, Türk olmaktı, Türkçe konuşmaktı. Türk etnik olmayan herkese bu politikalar uygulanmıştır. Kürtlerin farkı şu: Kürtler hep direndi, direniş kültürü vardı. Asimilasyona karşı direndi, bedelini de aðır bir şekilde ödedi, ödemeye devam ediyor" dedi.

Kürtlerin kendi coðrafyasında kendi kimlikleriyle özgürce yaşamak istediðinin altını çizen Farqini, "Kürt dili, Kürt sorunundan baðımsız deðildir. Kürt sorunu çözülmeden, eðitimle bu iş çözülmez" dedi.

Dillerin okullarda öðretilmesinin yetmediðini, yaşam alanlarının oluşturulması gerektiðini belirten Farqini, "Ne demek yaşayan diller? Egemen ulus kibrinin örneðinden başka bir şey deðildir" dedi.

Asimilasyonun bugün de sürdüðüne dikkat çeken Farqini, "Asimilasyon bugün inceltilmiş bir şekilde devam ediyor. TRT Şeş örneðin Kürtçe yayın yapmıyor. Bize göre yabancı dilde yayın yapıyor" diye konuştu.

Süryani Muzaffer Ýris, anadilini konuşmadıðını hatırlattı, "Eşim çok iyi Süryanice konuşuyor. Ancak çocuklarımıza öðretme olanaðımız olmadı" dedi. Lozan Anlaşmasını hatırlatan Ýris, "Lozan'ın hiçbir maddesinde Ermeni, Rum demez. Türkiye'de yaşayan gayri müslimler anlatılır. Bunlar da bellidir zaten. Bizim Süryaniler, bu haklardan da faydalanamadılar" diye konuştu.

Süryani okullarının 1918'e kadar açık olduðunu hatırlatan Ýris, şöyle konuştu: "Bu okullar, o şartlara göre çok iyi eðitim veriyorlardı. Lozan'dan 3 yıl sonra bu okullar kapandı. Ancak kapanma nedenlerine ilişkin bir belge yok. O günden bu yana okulumuz yok. Çocuklarımız nasıl dillerini öðrenecek? Kiliselerden. Benim eşim ve çocuklarım Cumartesi günü kliseye giderek, Süryanice öðrenmeye çalışıyor."

Süryani Vakfı'nın anasınıfı açma talebine, Milli Eðitim Bakanlıðı'ndan "Siz asli unsursunuz, okullarda çalışmanızı sürdürün" yanıtı verildiðini hatırlatan Ýris, "Bu nasıl bir asli unsurluk. Anadilinizde bir anaokulu bile açamıyorsunuz" dedi.

Suryanice'nin yok olduðuna dikkat çeken Ýris, "Dünyanın en eski dillerinden biri olan bu dilin yok olması büyük bir acı. Bu dilin korunması gerekiyor" diye konuştu.

Süryanicenin seçmeli ders olarak okullarda verilebilmesi için en az 10 öðrencinin aynı okulda olması gerektiðini söyleyen Ýris, "Biz ders için başvuru yapmak için araştırma yaptık. Baktık ki, öðrencinin biri, Bakırköy'de, biri Beylikdüzü'nde, biri de Kadıköy'de... Bunları nasıl bir araya getireceðiz" dedi.

Sempozyum, "Yaşayan Diller ve Lehçeler: Seçmeli Ders Tartışmaları" oturumuyla devam etti.