Fatma Şık: Haksızlar, hırsızlar dışarıda, benim oğlum içeride

Cumhuriyet davasında 7 kişinin tahliye edilip, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Akın Atalay, Murat Sabuncu'nun tutukluluğunun devamına kararı verilmesi adliye önünde protesto edildi.

HDP ve CHP milletvekillerinin yer aldığı protestoda karara sitem eden Ahmet Şık’ın annesi Fatma Şık, “Şu ‘adalet’ sarayı yazılan bina adaletsizliklerin, çirkinliklerinin, çirkefliklerin yeri. Hukuk devleti olsaydı benim oğlum ve Cumhuriyet çalışanları içerde olmazdı. Haksızlar, hırsızlar dışarda, benim oğlum içerde” dedi.

ŞIK: BEN SADECE ANNE VE BABAMI ÖPMEK İÇİN EĞİLDİM

Cumhuriyet gazetesinin 11'i tutuklu 17 çalışanının yargılandığı davanın karar duruşmasında 7 kişinin tahliye edilip, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Akın Atalay, Murat Sabuncu'nun tutsak kalmasına yönelik karar protesto edildi. Karar sonrası Çağlayan adliyesi önünde toplanan kitle, bu hukuksuz kararı tanımayacaklarını vurguladılar. “Hepsini istiyoruz. Bu Cumhuriyet davası” yazılı pankartın açıldığı protestoda, Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu karar sonrası Gazeteci Ahmet Şık’ın gönderdiği mesajını okudu. Ahmet Şık, mesajında “Çıkan karar diyor ki size diz çöktürecek. Bütün zorbalar tüm tetikçileriyle bu organize örgütünün tüm adamları bilsinler, ben sadece anne babamın öpmek için eğildim. Bundan sonra böyle devam edeceğim” dedi.

YARKADAŞ: GAZETECİLİĞİ MAHKUM ETMEYE ÇALIŞANLAR MAHKUM OLMUŞTUR

Cumhuriyet gazetesi çalışanlar ile günlerdir dayanışan yurttaşlara yapılan teşekkür sonrası söz alan CHP Milletvekilli Barış Yarkadaş, bundan tam 270 gün önce gazeteciliğin bir operasyonla mahkum edilmeye, yok edilmeye, susturulmaya çalışıldığını hatırlattı. 270 gün önce operasyon için düğmeye basanların Cumhuriyet gazetesi şahsında tüm gazetecileri susturmayı ve topluma gözdağı vermeyi düşündüklerini vurgulayan Yarkadaş, “Uydurma dahil denilemeyecek delillerle arkadaşlarımız tam 270 gündür boyunca Silivri zindanlarında gün saydılar. Ama bu 270 gün sonunda yapılan yargılamada gördük ki yargılanan gazeteci arkadaşlarımız değil o iddianameyi yazanlardı. Tüm meslektaşlarımız yargılamanın başladığı günden bugüne tüm iddiaları çöpe attılar ve tarihin çöplüğüne gönderdiler” dedi.

Dünyanın hiçbir yerinde bir gazetecinin yaptığı haber nedeniyle yargılanamayacağının altını çizen Yarkadaş, “Öyle trajikomik bir yargılamaya tanık olduk ki, ağır ceza mahkemesi bir gazetenin yayın politikasının değişip, değişmediğini dahi yargılama masasına getirdi. Bunun adı açıkça gazeteciliğin yargılaması, gazeteciye gözdağı verilmesi, toplumun susturulmaya çalışılmasıdır. Kötü cerrahların eline verilen bıçaklarla gazetecilik ameliyat masasına yatırılmış ve adeta iğdiş edilmiştir” diye konuştu. Bir hafta süren bu yargılama sonucunda gazetecilerin her şeye rağmen gazetecilik yapmaya devam edeceğinin bir kez daha görüldüğünü vurgulayan Yarkadaş, “Gazeteciliği mahkum etmeye çalışanlar bugün Çağlayan Adliyesi’nde kendileri mahkum olmuştur” diyerek, tüm gazetecilerin derhal beraatını istedi.

ANNE ŞIK: HAKSIZLAR, HIRSIZLAR DIŞARDA BENİM OĞLUM İÇERDE

Ahmet Şık’ın annesi Fatma Şık, verilen bu hukuksuz karara sitem etti. “Ahmet çıkacak yine yazacak” sloganlarına eşlik eden anne Şık, “Şu ‘adalet’ sarayı yazılan bina adaletsizliklerin, çirkinliklerinin, çirkefliklerin yeri. Burada kesinlikle adalet yok; adalet satılmış. Burası hukuk devleti değil, guguk devleti. Hukuk devleti olsaydı benim oğlum ve Cumhuriyet çalışanları içerde olmazdı. Haksızlar, hırsızlar dışarda benim oğlum içerde” dedi. Dimdik ayakta olduğunu vurgulayan anne Şık, “Gıpta ediyorum böyle bir evlat yetiştirdiğim için. Gerçekler yerini bulacak; oğlumu ve bütün haklıları içeriye tıkanlar kendileri girecek içeriye. Bugün oğlumu ODA TV’den içeriye atan savcıların 1 firarda, 8’i içerde. Hepsini Allah kahretsin; yaşasın adalet, özgürlük” diye konuştu.

TANRIKULU: BU KARAR BAŞKA YERLERDE VERİLDİ

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Kimlerin tahliye edileceği kimlerin tahliye edilmeyeceği bu davayı yönlendirenler tarafından yazılmıştı. Bunun not ettiğimizi ve unutmayacağımızı bilmelerini istiyorum. Muhatapları bunu duysunlar bu karar başka yerlerde verildi” dedi.

BELEN: HUKUK GÜVENLİĞİ KALMADIĞININ SOMUT ÖRNEĞİ

Açıklama duruşma adliyeden çıkan avukatların meydana gelmesiyle coşku daha da arttı. Ellerinde Cumhuriyet gazetesi çalışanların fotoğraflarını taşıyan avukatlar, “Hak, hukuk, adalet” sloganları eşliğinde açıklamanın yapıldığı noktaya gelen hukukçulardan Bahri Belen, savunma avukatları adına kararı değerlendirdi. “Bizim ülkemiz siyasi davalara ve siyasi iddianamelere yabancı değil” diyerek sözlerine başlayan Belen, “Ancak siyasi saiklerle açılan davalar gerek bizim ülkemizde gerekse diğer ülkelerde tarihin, hukukun karanlık çöplüklerine atıldılar” dedi. Cumhuriyet gazetesine yönelik hazırlanan iddianamenin de haksız ve hukuk güvenliğini ortadan kaldıran uygulamalardan biri olduğunu vurgulayan Belen, bunun dışında milletin iradesiyle seçilmiş milletvekilleri, milletin iradesiyle seçilmiş yerel yönetim temsilcileri, muhalif gazetecilerin ve yazarların hukuku dayanağı olmayan iddianamelerle suçlandıklarını ve onların birçoğunun da cezaevinde olduğunu hatırlattı. Tutuklamayan, iddianame hazırlamayan, tahliye kararı veren yargıç ve savcıların ya mesleğinden ihraç edildiğini ya da tutuklandığına dikkat çeken Belen, “Bu tablo Türkiye’de hukuk güvenliğinin kalmadığının en somut örneği” diye konuştu. Gazetece çalışanlara verilen destek sonuncunda 7 kişinin tahliye edildiğini belirten Belen, “İnanıyorum ki bu süreç bir müddet sonra sona erecek. Tahliye edilmeyen gazeteci ve avukat arkadaşlarımıza üzülüyoruz ama belki de kat edilen mesafeye ve bu dayanışmaya sevinmeliyiz. Bu dayanışma aslında gelecek hukuk ve demokrasi güvenliği açısından önemlidir” şeklinde konuştu.

KERESTECİOĞLU: ASLA BİZİ YENEMEYECEKLER

HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini kaydetti. Kerestecioğlu şunları söyledi: “Zulüm daha çok arttıkça, saçmalama daha çok artıkça, böyle çöpe atılacak iddianameler arttıkça aslında ne kadar gidici olduklarını görüyoruz. Asla bizi yenemezler, asla bu mücadele bitmeyecek. Tutuklu bütün gazeteci arkadaşlarımız serbest bırakılana kadar bu mücadele sürecek.”

TANAL: MÜCADELEMİZ SÜRECEK

Son olarak söz alan CHP Milletvekili Mahmut Tanal ise, “Cumhuriyet gazetesinin savunduğu değerler hep demokrasi, hukuk devleti, laiklikti. Cumhuriyet gazetesi bugüne kadar hep faşizmin, şeriat isteyenlerin, yobazlık isteyenlerin, karanlık güçlerin hep hedefi olmuştu. Cumhuriyet gazetesi yazarları Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Ahmet Taner, Bahriye Üçok hepsi demokrasi şehitleridir. Basın özgürlüğü demokrasi, hak ve özgürlüğü, hukuk istemektir, mücadelemiz hep bu yönde olacak” dedi.

Konuşmalar sloganlar eşliğinde sona erdi. Kitle Silivri Cezaevi’ne gidip tahliye olan 7 Cumhuriyet gazetesi çalışanı karşılamaya gitti.