Batı Kürdistan'a yönelik saldırılarda El Kaide bağlantılı grupları desteklemekle suçlanan Gülen Cemaati lideri, Suriye'de savaş ve insanlık suçları işleyen gruplarla arasına mesafe koymaya çalıştı.

Gülen cemaatine ait bir internet sitesine mülakat veren Fethullah Gülen, Suriye'den Pakistan'a ve Kenya'ya kadar geniş bir coğrafyada İslam adına işlenen cinayetlere ilişkin bir soruya, “Resmettiğiniz tablo doğru; tabii ilave edilecek bir şey var: Bu aynı zamanda bizi mahcup edecek bir tablo!.. Doğru Müslümanlığın yüzüne zift sıkılması gibi bir şey" dedi.

Gülen, " Sözde Müslüman görünen bazı kimselerin eliyle O'nun namına bir şey yapıyoruz' gibi, canlı bomba olma, masum insanların içine girip patlama, bombaları arabalara yükleyip masum, hiçbir şeyden haberi olmayan insanların üzerine sürme, hele bu arada mabetleri yıkma bunların ne Kuran'la ne sünnetle telif etmek mümkün değildir. Kuran'la, sünnetle telif edilemeyen şey Müslümanlıkla da te'lif edilemez" diye ekledi.

"Müslümanların içinden terörist çıkmaz mı?" diye soran Gülen, şöyle devam etti:  "Çıkar ama Müslümanlığa ait evsafını kaybetmiş olur. Ona sağlam Müslüman denemez. Nasıl sağlam Müslüman dersiniz? Savaşın bile bir kuralı vardır. Kanunu vardır. Savaşıyorlarsa savaşırsınız. Savaşmayan insanlarla savaşılmaz. İnsanlığın iftihar tablosu üzerlerine gelen müdafaa etme mecburiyetinde kaldığı insanlara karşı savaş orduları hazırlarken onları teşyi ederken buyururlardı ki 'Mabetlere sığınmış insanlara ilişmeyin. Kadınlara ilişmeyin. Çocuklara ilişmeyin.' Şimdi insanlığın iftihar tablosunun en sahih en muteber hadis kitaplarında ve aynı zamanda temel kaynağı Kur'an olan bu türlü esaslara bağlayıp ortaya koyduğu disiplinleri ile bu insanların yaptıkları şeyleri telif etmek mümkün değildir." 

ANKARA EL KAİDE İLE BAŞBAŞA KALINCA...

Gülen'in bu açıklaması Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 20 Eylül günü New York'taki BM Genel Kurulu'na gitmeden önce yaptığı açıklamadan sonrasına denk geldi. Gül, basın mensuplarının Türkiye'ye yakın kasabaların El Kaide bağlantılı El Nusra'nın denetimine girdiğine dair haberleri sorması üzerine dünyayı başından beri “Eğer bu işler uzarsa istikrarsız bir ülkede radikal ekstrem akımlar giderek güçlenir. O ülke için de bölge için de tehlikeli hale gelir” diye ikaz ettiklerini savundu.

Türkiye, mevcut durumda özellikle İdlib, Tel Abyad ve Serêkaniyê yakınındaki Til Xelef (Tel Halaf)'ta El Kaide bağlantılı gruplarla komşu durumunda. Türkiye'nin bu gruplara verdiği destek sınır hattında çıplak gözle de görülüyor. El Kaideli yabancı savaşçıların önemli bir çoğunluğu Türkiye üzerinden Suriye'ye geçiyor. Bunların bazı cemaatler ve hükümete yakın dernekler tarafında İstanbul'da ağırlandıktan sonra sınıra taşındıkları belgelenmişti. Batı Kürdistan'da da ele geçirilen çok sayıda belge, itiraf ve tanıklık Türkiye'nin bu gruplara doğrudan desteğini ortaya koyuyor. Sınırdaki Türk hastaneleri El Kaideli yaralılarla dolu. Ayrıca Türkiye geçen hafta El Kaide ile YPG arasında Serêkaniyê bölgesindeki çatışmalar sırasında YPG notalarını bombaladı. Türkiye'nin bu gruplara ayrıca silah ve lojistik yardımda da bulunduğu, yönlendirdiği, ve bilgi paylaştığı belirtilirken, bizzat Türk subaylarının da destek verdiği de kaydediliyor.

Tanıklıklar Fethullah Gülen Cemaati'nin de El Kaideli gruplara eleman kazandırdığını gösteriyor. En son Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı İzmir'in Asarlık beldesinde üs kuran dinci tarikatlar Kürt gençlerini din adı altında kandırarak Suriye’ye El Kaide saflarında Kürtlere karşı savaşmak için gönderdiği ortaya çıkmıştı.  Oğlu tarikatın tuzağına düşen bir kişi, bu faaliyetlerin Emniyet, MİT ve Gülen Cemaati tarafından yürütüldüğünü söylemişti.

Dünyadaki istihbarat servislerinin faaliyetlerini yakından takip eden Fransız Intelligence Online dergisi, 10 Eylül günü yayınladığı bir haberde Ankara’nın Batı Kürdistan’a PYD’ye karşı savaşmak için tamamen Kürtlerden oluşan cihatçı bir tabur kurduğunu yazmıştı. Dergiye göre, bunların bir kısmı Fethullah Gülen yurtlarından geliyor ve her biri bin dolar alıyor.

Tepkilerin artması ve Suriye politikasının ABD ve Rusya arasındaki 14 Eylül'de Cenevre'de yapılan son anlaşma ile birlikte tamamen çökmesi üzerine Türk hükümeti, El Kaide ile arasına mesafe koyar gibi görünen açıklamalarda bulundu.