Filler tepişirken olan ceridelere olacak -Ferda Çetin

Filler tepişirken olan ceridelere olacak -Ferda Çetin

Bir savaş sürüyor.

Adına arınma, temiz eller operasyonu diyen de var, uluslararası güçlerin desteklediği “paralel devlet”in darbe girişim diyen de.

Erdoğan, “hükümete yönelik uluslararası bir komplo, bir darbe girişimi ve paralel devlet var” diyerek, bu güçlere karşı istiklal savaşı ilan ediyor. Gülen, “hükümetin bulaştığı büyük bir yolsuzluk ve rüşvet var, emniyet ve yargı bu arınmayı gerçekleştirmeli” diyor.

Gülen teşkilatına bağlı olduğu şüphe götürmeyen savcılar ve emniyet müdürlerinin operasyonunu, hükümet tasfiye hamlesiyle karşıladı. Ama ortada, hükümet adına “büyük oyun” ya da “darbe” denilerek örtbas edilmek istenen, bal gibi bir hırsızlık olduğu da kesin.

Hesaplaşma ve çatışma derinleşerek devam ediyor.

Bu konuda en büyük sıkıntıyı, bugünlerde kılıçlarını kuşanmış ve meydan muharebesine tutuşmuş, okurlarını ikna çabası içine giren iki “ceride” veriyor.

Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre “ceride” gazete demek. Ama sözlük ceridenin ikinci bir anlamı olduğunu da belirtiyor: Süvari kolu!

Türkiye’deki “merkez” ya da “yandaş” medyaya “süvari kolu”ndan daha şık başka bir isim bulunabilir miydi?

Zaman toplumu, Yeni Şafak iktidarı ele geçirme derdinde

3 Kasım 1986’da kurulan Zaman gazetesi Fethullah Gülen teşkilatının gazetesi. Patronu gibi, kim iktidarda ise onunla iyi geçinen, ideolojik mücadelesini kesintisiz ve problemsiz bir şekilde sürdüren bir gazeteydi. Dinden, imandan, peygamberlerden, sahabelerden bahseder. “Hoca Efendi”nin hutbelerini yayınlar. Yan tarafta da teşkilata bağlı  holdinglerin, şirketlerin, bankaların reklamlarını yayınlar.

Yeni Şafak ise 19 Eylül 1994 tarihinde kurulmuş, bir kaç patron değişikliği yaşamış; ancak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden itibaren Tayyip Erdoğan’ın hizmetinde yayınını sürdürmüş. Yeni Şafak’ın, “ah bir gün” hasretiyle uzun yıllar yaşadığı iktidar özlemi, AKP’nin 3 Kasım 2002 yılındaki iktidarı ile sona erdi.

Zaman’ın ve Yeni Şafak’ın sahte muhalefeti

Zaman gazetesi Demirel, Çiller, Erbakan, Ecevit iktidarlarında ve Erdoğan iktidarının ilk iki döneminde “istikrar”lı çizgisini hiç bozmadı. Yayın politikası, “gelene ağam, gidene paşam”çizgisindeydi. Nitekim “Hoca Efendi”den esinlenen bu itaatkar ve hizmete amade çizgi, 1993’lerden itibaren protokollerin, devlet kurumlarının “takım gazete”lerinin içine girmenin yolunu açıyordu. 28 Şubat ordu darbesini açıktan destekleyen gazete. Bu marifetinin karşılığında Zaman gazetesi, artık emniyetin ve ordunun yıllık bütçesinden pay ayırdığı bir müttefik oldu.

Zaman gazetesi, Kürdistan’da köylerin yakıldığı, faili meçhul cinayetlerin işlendiği, Özgür Gündem gazetesi muhabirlerinin öldürüldüğü, Özgür Ülke gazetesinin bombalandığı yıllarda; yani Çiller-Güreş-Ağar döneminde, devletten yıllık, 49 milyar 551 milyon TL “teşvik” alıyordu.

Yeni Şafak Gazetesi de, hiçbir dönem toplumun, yoksulların, emekçilerin, öğrencilerin safında yer almadı. Devletin temel organlarına, anayasa ve yasalara, merkezi yönetime ve uygulamalarına  eleştirilerinde ilkesel değil, yaranmacı bir yayın politikası izledi.

İki gazetenin kardeşleşme tutkalı: Kürt Sorunu

Zaman ve Yeni Şafak’ın yakınlaştığı eksen, hiçbir zaman dindarlık ve müslümanlık olmadı. Yayın politikası, dünya görüşleri ve yönetim tarzı bakımından birbiri ile hiçbir ilgisi bulunmayan bu iki gazetenin Kürt sorununa yaklaşım ve “çözüm” konusundaki yayın çizgileri arasında zerre-i miskal bir fark yoktu.

İki gazete de Kürt sorununa esas olarak “güvenlik” penceresinden bakan; Kürt halkının hak ve taleplerini suç sayan, Kürdistan’daki devlet uygulamalarını olağanlaştıran bir yayıncılık yaptılar. Kürdistan’daki devlet zulmünü ve baskıyı “normalleştirme”ye çalıştılar. Zaman da Yeni Şafak da Kürdistan’daki kirli ve özel savaşta devletin ve zorbanın yanında saf tuttular.

Kritik zamanlarda ve keskin eşiklerde şaha kalkan milliyetçilik

Yeni Şafak ve Zaman  Kürt halkı ve Kürdistan söz konusu olduğunda, tereddüt geçirmeden, yalpalamadan aynı manşetleri attılar. Dezenformasyon ve manipülasyon konusunda birbirleri ile yarıştılar.

HEP’in, DEP’in, DEHAP’in, DTP’nin kapatılmasına yayınları ile destek sundular. 2 Mart 1994’te mecliste yapılan sivil darbe olayında, Kürt vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılarak tutuklanmaları olayına, Yeni Şafak ve Zaman da “oh olsun, zaten haketmişlerdi” diyorlardı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, uluslararası bir tezgahla kaçırılarak Türkiye’ye teslim ediliş sürecindeki Zaman ve Yeni Şafak gazetelerine bakın, fotokopi edilmiş bir tek gazete görürsünüz.

Türk ordusunun Kürdistan dağlarına yüzlerce kez yaptığı operasyon haberlerinde, her iki gazetenin manşetlerinde yıllar yılı,“teröristlerin imha edildiği”, “operasyonun başarıyla tamamlandığı” yazar.

“Paralel devlet” iddiasıyla, KCK operasyonları adı altında, siyasi soykırım operasyonları yapılırken, bugün düşman saflarda konumlanan Ekrem Dumanlı ve Yalçın Akdoğan, ağız birliği ile, devletin büyük bir tehditi bertaraf ettiğini ilan ediyordu.

2011 Temmuz’unda Yeni Şafak’taki köşesinde “Tamil Seçeneği”ni müjdeleyen Fehmi Koru’yu, Zaman’dan Hüseyin Gülerce sevinçle selamlıyordu. Yeni Şafak Erdoğan’ın, “Biz öncekilere benzemeyiz, bu kez PKK bitecek” sözlerini manşetine taşırken, Zaman gazetesi Fethullah Gülen’in “Evlerine ateş düşsün, kökleri kurusun” bedduaları ile desteklerini sunuyordu.

28 Aralık 2011 tarihinde Türk Savaş uçaklarının, Roboski’de 35 Kürt köylüsünü öldürdüğü günkü Zaman ve Yeni Şafak’ın manşetlerine ve yorumlarına bakın. Daha sonra çark etmelerinin nasıl bir yüzsüzlük olduğunu göreceksiniz.

İhtiras savaşında beraberlik ve uzlaşı olmaz

Erdoğan da Fethullah Gülen de iktidarı ele geçirmek isteyen iki dizginsiz ihtiras. Erdoğan iktidarı elde tutarak ve tahkim ederek bu ihtirası büyütüyor. Fethullah Gülen de ABD’yi arkasına alarak, alttan, derinden, paralelinden örgütünü büyüterek, gizleyemediği ihtirasını artık bir iktidara tahvil etmek istiyor.

İhtiras doymak bilmeyen bir canavar ise eğer, bir ihtirası ancak başka bir ihtiras durdurabilir. Dolayısıyla bu savaş daha uzun sürecek. Ama bilinen bir şey var ki bu savaşta beraberlik yok.  Olan Zaman ve Yeni Şafak kardeşliğine(!) oldu.

Bakalım hele. Hükümet ve devlet desteğini arkasına almayı marifet bilen Zaman  gazetesi, yine1 milyon baskı yapıp 950 bin satış yapabilecek mi?

Adamları ile yaptığı bir toplantıda, “sakın ola Kürtçe günlük ve Türkçe günlük gazetelerin tirajı 10 bini aşmamalı. Kürtlerin çıkardıkları gazeteler otobüslerde, açık alanlarda okunmaya başlarsa tehlike işte o zaman başlar, ne yapıp edip engelleyin”diyen Fethullah Gülen kendi tirajını koruyabilecek mi?

Bakalım hele Yeni Şafak, hükümetin desteğine rağmen tiraj sıralamasında 13. sıradan kurtulup, 116 bin olan tirajını değiştirebilecek mi?

Ne keyifli sorular değil mi?