Final ve zafer-Selahattin Erdem

Tarihi 7 Haziran genel seçimi için yürütülen kampanyanın finaline gelindi. Partiler son mitinglerini yapıyor, liderler son sözlerini söylüyorlar. Herkes en çok oy alabileceği yerlerde mitingler düzenleyerek gövde gösterisi yapmaya çalışıyor.

Tarihi 7 Haziran genel seçimi için yürütülen kampanyanın finaline gelindi. Partiler son mitinglerini yapıyor, liderler son sözlerini söylüyorlar. Herkes en çok oy alabileceği yerlerde mitingler düzenleyerek gövde gösterisi yapmaya çalışıyor. Bu temelde kamuoyunu etkilemek ve oy oranını artırmak istiyor. Sonucun ne olacağı Pazar akşamı açığa çıkacak. İnanıyor ve de istiyoruz ki, 8 Haziran sabahı Türkiye halkları demokratik zafer temelinde yeni bir başlangıç yapacak.

Gerçekten de yılbaşından bu yana giderek yoğunlaşan seçim çalışmaları tam bir mücadele kampanyası olarak gerçekleşti. Başlangıçta ibre AKP’den yanaydı ve ortada muhalefet olarak CHP ve MHP vardı. Birçok çevre AKP’ye karşı bir demokratik alternatifin çıkmasını istiyor, fakat bunu nasıl gerçekleştireceğini bilemiyordu. İşte böyle bir ortamda bu boşluğu doldurmak üzere Halkların Demokratik Partisi (HDP) adı öne çıkmaya başladı.

HDP’nin çıkışı önemliydi ve Türkiye halkları için yeni bir umudun doğmasını ifade ediyordu. Fakat başlangıçta alaca karanlıkta el yordamıyla yürür gibiydi. Karşıtları ve tarafsız olanlar bir yana, içinde yer alanlar bile HDP’nin gelişip AKP iktidarına alternatif olacağına inanmıyordu. Bu nedenle adeta umutsuz bir vaka gibi görünüyordu. Bir yandan toparlanmaya çalışsa da diğer yandan dağılma ve parçalanma emareleri ve etkenleri de çok güçlüydü.

HDP işte böyle bir ortamdan doğup geldi. Tüm bu olumsuzluklara ve inançsızlıklara rağmen, HDP projesinin mimarı olan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan söz konusu projenin başarısından hiç kuşku duymadı ve büyük bir inanç ve ısrarla projenin gelişimi üzerinde durdu. Sonuçta gelişmeler bir kez daha Önder Abdullah Öcalan’ı doğruladı. HDP puslu yollarda ilerleyerek kendisini geliştirdi ve resmi seçim kampanyasının başladığı süreçte kendisini AKP iktidarının alternatifi haline getirdi.

Kuşkusuz mevcut haliyle AKP, CHP ve MHP hala büyük partiler olarak görünüyor. HDP bunların ardından dördüncü büyük parti olarak yer alıyor. Fakat herkesin de gördüğü ve kabul ettiği gibi, 7 Haziran genel seçim mücadelesi AKP ile HDP arasında geçiyor. Yani AKP iktidarına alternatif olarak ortaya HDP çıkmış durumda. Elbette CHP ve MHP’nin belli bir kitle tabanı var ve onların oyunu 7 Haziran seçimlerinde de alacaklar. Fakat onların büyüme ve AKP’den oy alma şansları yok. Dolayısıyla bir tür marjinal konumdalar ve adeta AKP iktidarına koltuk değneği olma işlevi görüyorlar.

Çok açık ki, seçim kampanyası sürecinde başta AKP olmak üzere diğer partilerden oy almayı başaran, daha çok da arada tarafsız bulunanların oylarını kendi tarafına çeken ve bu temelde AKP’nin korkulu rüyası haline gelen tek parti HDP’dir. Gerçi hala HDP’nin yüzde onluk seçim barajını aşıp aşamayacağı tartışılmaktadır. Özellikle AKP çevreleri böyle bir tartışmayı sürekli gündemde tutmak için çok yoğun bir çaba harcamaktadır. Fakat böyle bile olsa, başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP yöneticilerinin uykusunu kaçıran parti HDP olmaktadır.

Çünkü HDP, gerçekten de Türkiye toplumunun ihtiyaç duyduğu bir demokrasi bloğunu ifade etmektedir. Programı da, örgüt yapısı da, aday listesi de bu çerçevededir. İnsanları aldatma ve bazı maddi vaadlerle satın almaya çalışma dışında toplumun ihtiyaçlarını içeren yeni şeyleri söyleyen tek parti HDP’dir. HDP böyle bir anlayış, tutum ve çalışma temelinde AKP iktidarının alternatifi haline gelmeyi başarmıştır.

Başta Kürt sorunu olmak üzere savaş nedeni olan sorunları çözerek Türkiye’yi barışa kavuşturacak olan tek parti HDP’dir. Başta işçi ve emekçi sorunları olmak üzere Türkiye’yi sürekli gergin ve çatışmalı tutan tüm sorunları çözerek huzuru ve adaleti tesis edecek tek parti HDP’dir. Başta kadın sorunu olmak üzere kölelik nedeni olan tüm sorunları çözerek Türkiye’yi özgürlüğe taşıyacak olan tek parti HDP’dir. HDP Türkiye toplumunun barışı, özgürlüğü, demokrasisi, adaleti ve huzurudur. HDP Türkiye toplumunun özgür, demokratik ve kardeşçe geleceğidir. Selahattin Demirtaş’ın ifade ettiği gibi, HDP’ye oy vermek kurtuluş demektir. 

HDP’yi AKP iktidarının alternatifi haline getiren şeyler, en başta bu değerlerdir. Hem seçim bildirgesi ve hem de aday listesi bunu açıkça göstermektedir. HDP’nin aday listesi, gerçek anlamda Türkiye’nin kültürel mozaiğini yansıtan ve kendinde birleştiren bir listedir. Tüm kimlikler ve ezilenler kendilerini bu listede temsil etmişlerdir. Özellikle listenin yarısının kadın olması, hem HDP’nin başarısının garantisi olurken, hem de söylediklerini olduğu gibi hayata geçirdiğinin de göstergesi olmaktadır.

Dahası 7 Haziran seçiminde yeni bir üslup geliştiren tek parti de HDP’dir. Özellikle AKP’nin tüm tahriklerine ve hakaretlerine rağmen, olgun ve halkçı üslubundan asla taviz vermemiştir. Başta Eşbaşkan Selahattin Demirtaş olmak üzere tüm yönetici ve sözcüleri gülen yüzleri, hata karşısında özeleştiri yapan tutumları, siyasetle sanatı birleştiren karakterleri ve samimi duruşlarıyla kendilerini yenileyip değiştirerek toplumun kopmaz bir parçası haline getirmeyi başarmışlardır.

Bu yönüyle de HDP’nin Türkiye için bir yenilik olduğu açıktır. Çoğu kadın olan eğitimli, genç, dinamik, cesur ve fedakar bir kadro topluluğu vardır. Eşbaşkanlık sistemini uygulayan tek parti olmaktadır. Seçimi kazandığında da Türkiye’ye Eşbaşbakanlık sistemini getirecek parti olacaktır. HDP’nin yönetim olması Türkiye’yi tepeden tırnağa yenileyerek, çok alanda ilklerin yaşandığı ülke ve toplum olmasını sağlayacaktır.

Besbelli ki Türkiye’yi mevcut çelişki ve çatışma ortamından çıkartarak, özgürlük ve demokrasi yolunda ilerletecek tek parti HDP’dir. Türkiye’yi CHP ve MHP’nin temsil ettiği şoven-milliyetçi ve inkarcı yönetimden de, AKP’nin temsil ettiği dinci-milliyetçi yönetimden de kurtaracak olan tek güç HDP’dir. O halde Türkiye halkları için de, tüm Ortadoğu halkları için de 7 Haziranda seçimi HDP’nin kazanması gerekli ve şarttır. Bunun için de seçim kampanyasının finalini başarılı yürütmek, ruh ikizi iki tür milliyetçilikten de kurtuluşu sağlayacak olan HDP’ye oy vermek ve verdirmek gerekir.

İşte bu tarihi görev şimdi hepimizindir. Elbette en başta HDP’yi örgütleyen ve yöneten kadrolarındır. Onların hiçbir engel ve zorluk tanımadan bu tarihsel fırsatı 7 Haziran’da demokrasi zaferine dönüştürmek için her şeyi yapacakları kesindir. Fakat demokratik görev kuşkusuz sadece onların değildir. Demokratik Türkiye’yi seven ve böyle bir ülkede yaşamak isteyen tüm onurlu insanların görevidir. Kadınların, gençlerin, emekçilerin, Alevilerin, aydınların, sanatçıların, tüm ezilen kimlik ve halkların görevidir.

Özellikle de kendine devrimci-demokrat, sosyalist, siyasetçi diyenlerin görevidir. Böyleleri, eğer gerçekten de bu sıfatlara layık kalmak istiyorlarsa, şimdiye kadarki tutumlarına bakmadan, aydınlanan mevcut Türkiye gerçeğinde AKP diktatörlüğünü aşıp toplumu demokrasiye ulaştırabilmek için tereddütsüz HDP tarafına geçmeli ve seçimi HDP’nin kazanması için çalışmalıdır. Zaman ve tarih bu konuda hatayı affetmeyeceği gibi, muğlak ve gevşek duruşları da affetmeyecektir.

O halde seçim çalışmasının finalini daha güçlü örgütleyerek, hep birlikte 7 Haziran demokrasi zaferini yaratmak için tüm gücümüzle çalışalım. Biz her zaman devrimci-demokratik duyarlılığa ve halkların yaratıcı gücüne inandık. Bu gücünü birleşerek 7 Haziranda tarihi bir zafer kazanacağına da inanıyoruz. Bu temelde tarih ve halk karşısında sorumluluk duyan herkesi, seçim kampanyasının finalinde HDP’yi güçlendirerek 7 Haziran demokrasi zaferini birlikte kazanmaya çağırıyoruz!    

KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA