Gazeteci katillerinin yüzde 90’ı yakalanmıyor

Gazeteci katillerinin yüzde 90’ı yakalanmıyor

Bu yıl ilk kez gerçekleştirilen ‘Gazetecilere Karşı İşlenen Suçların Cezasız Kalmasının Önlenmesi Uluslararası Günü’ dolayısıya İsveç’in başkenti Stockholm’de yapılan bir panelde bir konuşma yapan Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) İsveç Seksiyonu Genel Sekreteri Mats Djurberg, son on yıl içinde 700 gazetecinin öldürüldüğünü ve bu cinayetlerin % 90’nın aydınlatılmadığı ve faillerinin cezalandırılmadığını söyledi.

Gazetecilere yönelik suçlarda saldırganlara adeta suç işleme özgürlüğü tanındığını söyleyen Djurberg, bunun basın ve ifade özgürlüğüne yönelik en büyük tehditi oluşturduğu değerlendirmesinde bulundu.

Djurberg, UNESCO’nun basın ve ifade özgürlüğü ihallelerini ve gazetecilere yönelik suçlara ilişkin yayınladığı raporun, son 5 yıl içinde, gazetecilere yönelik saldırılarda artış olduğunu ve her hafta bir gazetecinin görevini yaparken öldürüldüğünü göstermesini kaygı verici bulduklarını söyledi.

GAZETECİLER BANKAMATİK OLARAK KULLANILIYOR

İsveç Hükümetini temsilen UNESCO yönetimde yer alan Amelie von Zweigbergk panelin başlamasından önce yaptığı konuşmada, son 6 ay içinde 15 ülkede 32 gazetecinin öldürüldüğüne dikkat çektikten sonra, “Bu gidişata dur denmelidir. Gazetecilere yönelik saldırı ve katliamları engellemek için tüm devletlere sorumluluklar düşüyor.  Biz bu sorunları sürekli olarak UNESCO ve BM’nin gündemine getiriyor ve önlem alınmasını istiyoruz. Suriye’de, Irak’da ve dünyanın diğer yerlerinde olanların dünya kamuoyuna duyurulması için gazetecilerin güvenliklerinin sağlanması zorunludur” dedi.

Sadece geçtiğimiz yıl 71 gazetecinin öldürüldüğünü, 826’sının tutuklandığını ve 2160’ının fiziki saldırılara uğradığını ve son dönemlerde gazetecilerin kaçırılıp rehin alınmalarında ciddi bir artış olduğunu söyledi.

UNESCO’nun yayımladığı raporun  2013 yılında 87 gazetecinin kaçırıldığını gösterdiğine dikkat çeken Zweigbergk, “Gazetecilerin bankomatik gibi kullanıldıklarını görüyoruz. Çatışan silahlı grup ve çeteler silahları tükendiklerinde veya paraya ihtiyaçları olduğunda gazetecileri kaçırıyor ve fidye istiyorlar. Özellikle de daha fazla para alabilmek için batılı ülkelerin büyük medya kuruluşlarına çalışan gazetecileri kaçırıyorlar” şeklinde konuştu.

Tutsak gazetecileri destekleme amacıyla İsveçli bir grup gazeteci tarafından kurulan ‘Kality Fonu’ ve ‘UNESCO’ tarafından örgütlenen  ve dün Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Basın Merkezi’nde gerçekleştirilen panel iki bölüm halinde yapıldı.

İlk bölümde savaş bölgesinde görev yapan gazeteciler karşılaştıkları güçlükleri ve baskıları katılımcılarla paylaştılar. Panelin ikinci bölümünde de savaş bölgelerinde, diktatörlükle yönetilen ülkelerde, ciddi insan hakları ihlallerinin yaşadığı bölgelerde gazetecilerin korunması için gazeteciler, medya patronları ve devletlerin almaları gereken önlemler tartışıldı.

GAZETECİLER BİLGİ VE YEREL KONTAKLARLA DONALTILMALI

Irak, Nijerja ve Suriye gibi savaş bölgelerinde görev yapan Terese Cristiansson, gazetecilerin güvenliklerine yönelik tehditlerin bölgede yaşananaların objektif olarak dünya kamuoyuna aktarılmasını önemli ölçüde engellediğini söyledi. Sorunun çözülmesi için medya patronlarına büyük görevler düştüğünü söyleyen Cristiansson, gazetecilerin silahla korunmaları yerine bilgi, yerel kontaklarla donaltılmalarının önemine vurgu yaptı.

ABD ve İngiltere’nin büyük medya kuruluşlarının muhabirlerinin çelik yelek kurşun geçirmez araçlarla ve silahlı güvenlik görevlilerinin koruması altında çalıştıklarını, ancak kendisinin yöre halkıyla ilişki içinde, gerektiğinde peçe veya başörtüsü takarak çalışma yapmayı yeğlediğini söyledi. Bu şekilde çevreye uyum gösterdiğini ve dikkatleri üzerine çekmediğini ifade etti.

‘Kaliti Fonu’ kurucuları arasında yer alan Gazeteci Martin Schibbye, 2010 yılında Filipinler’de 30’u gazeteci 57 silahsız sivilin öldürüldüğü katliama değindi. Filinpinler’deki katliamın modern zamanlarda gazetecilere yönelik en büyük ve toplu bir katliiam olduğuna dikkat çeken Schibbye, iç ve dış baskılara rağmen aradan 5 yıl geçmesine rağmen katliamın aydınlatılamadığını ve faillerin cezalandırılamadığını söyledi.

Katliamın Filipin’deki gazetecileri iki gruba ayırdığını, bir kısım gazetecinin ‘tutuklanmak ölmekten daha iyidir’ diyerek silahlanırken diğerlerinin basın etiğine aykırı olduğu gerekçesiyle gazetecilerin silah taşımalarına karşı çıktıklarını dile getirdi.

GAZETECİLERİN KORUNMALARI İÇİN YENİ STRATEJİLER GELİŞTİRİLMELİ

Schibbye, gazetecilerin silahlanmalarının soruna çözüm getireceğine inanmadığını, savaş ve çatışma bölgelerinde görev yapan gazetecilerin bir araya gelerek görüş-alış verişinde bulunmaları ve yeni stratejiler geliştirmelerinin zorunlu olduğuna vurgu yaptı.

İsveç Devlet Radyosu Genel Müdürü Cilla Benkö da, ‘2 Kasım Gazetecilere Karşı İşlenen Suçların Cezasız Kalmasının Önlenmesi Uluslararası Günü’ dolayısıya yaptığı açıklamada İsveç Hükümeti’ne bu yıl Afganistan’da öldürülen muhabirleri Nils Horner’in katillerinin bulunması için Afganistan Hükümeti’ne baskı yapması çağrısında bulundu.

“Nils’in katillerinin bulunacağını sanmıyorum. İsveç’teki savcı umutsuz. Afganistanlı yetkililer ülkelerinde öldürülen yabancı bir gazetecinin katillerinin bulunması için çaba göstermiyorlar” diyen Benkö, gazetecilere yönelik tehdit, kaçırma, rehin alma ve öldürme gibi eylemleri hukuk devletine, ifade özgürlüğüne ve demokrasiye yönelik bir saldırı olarak gördüğünü söyledi.

10 GAZETECİ İÇİN ULUSLARARASI KAMPANYA

Merkezi Fransa’da bulunan sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü de ‘2 Kasım Gazetecilere Karşı İşlenen Suçların Cezasız Kalmasının Önlenmesi Uluslararası Günü’ dolayısıya öldürülen, kaçırılan ve cezaevinde tutulan 10 gazeteci  için uluslararası bir kampanya başlattı.

Birleşmiş Milletler’in geçtiğimiz yıl, çatışma bölgelerinde görev yapan gazetecileri korumak amacıyla aldığı kararı önemsediklerini söyleyen Sınır Tanımayan Gazeteciler İsveç Seksiyonu Başkanı Jonathan Lundqvist, gazetecilere yönelik işlenen suçların kamuoyuna açıklanmasınının ve suç işleyenlerin teşhir edilmelerinin önemine vurgu yaptı.

“Okuyucularımıza bizde var olan basın ve ifade özgürlüğünün bir çok ülkede olmadığını anlatmalıyız ve her gün basın özgürlüğünü gündeme getirmeliyiz” diyen Lundqvist, İsveç’te de gazetecilerin kriminal çetelerin hedefleri haline geldiklerini ve bu durumun kafa ile klavye arasında oto sansüre yol açtığını ve bunu oldukça ciddi ve tehlikeli bulduklarını söyledi.

Sınır Tanımıyan Gazeteciler’in ‘2 Kasım Gazetecilere Karşı İşlenen Suçların Cezasız Kalmasının Önlenmesi Uluslararası Günü’ dolayısıyla durumlarını kamuoyunun gündeme getirdikleri gazeteciler şunlar:

Dawit İsaac, Eritre (Tutuklu), Akhmednabi  Akhmednabiev, Rusya (öldürüldü), Prageeth Eknaligoga, Sri Lanka (Kayıp), Dada Vujasinoviç, Sırbistan (Öldürüldü), Syed Saleem Shahzad, Pakistan (Öldürüldü), Samir Kassir, Lübnan (Öldürüldü), Guy-Andre Kieffer, Fildişi Sahili Cumhuriyeti, (Kayıp), Piroz Davani, İran (Kayıp), Nazeeha Saeed, Bahreyn (İşkence yapıldı), Maria Esther Aguilar Cansimble, Meksika (Kayıp).