‘Gazetecileri derhal serbest bırakın’ çağrısı

Cumhuriyet Gazetesi duruşmasını takip eden uluslararası basın kuruluşları gözlemlerini kamuoyu ile paylaştı.

Yüzlerce insanın adalet nöbeti tuttuğu Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yapan basın ve düşünce kuruluşları temsilcileri, gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını istediler.

Cumhuriyet gazetesi davasının karar duruşması günü Çağlayan Adliyesi önüne akın eden yüzlerce kişi, gazetecilerin serbest bırakılması talebiyle adalet nöbetleri tuttu. “Hepsini istiyoruz. Bu Cumhuriyet davası” yazılı pankart önünde toplanan kitle, hapishanede esir tutulan Cumhuriyet gazeteci, DİHA ve Özgür Gündem çalışanlarının fotoğraflarının taşıdı. Hep bir ağızdan, “Özgür basın susturulamaz”, “Hak hukuk adalet” sloganlarının atıldığı nöbette, uluslararası basın kuruluşları davaya dönük izlenimlerini yaptıkları açıklamayla paylaştı.

‘DAVA SOMUT BULGULARA DAYANMIYOR’

Açıklamada ilk konuşma İsviçre’deki PEN Yazarlar Birliği adına davayı izleyen Maria Emilia Arioli tarafından yapıldı. Cumhuriyet gazetesi çalışanları hakkında hazırlanan iddianamenin somut bulgula dayanmadığını vurgulayan Arioli, “Umarız ki yargıçlar somut bulgular doğrultusunda davranıp karar verecekler, bütün temennimiz bu yönde” dedi.

KURMACANIN BÖYLESİ…

Uluslararası PEN Yazarlar Birliği’nin Belçika ve Almanya kulüpleri adına davayı izlemeye gelen İsabel Roza, PEN’in düşünce özgürlüğünü savunan uluslararası bir kuruluş olduğunu hatırlattı. Romancı olduğunu ve dolayısıyla roman kurmacası hakkında çok fazla bilgisi olduğunu ifade eden Roza, “Bu hafta burada fazlasıyla kurmaca gördüm. Ancak bu davada gördüğümüz kurmaca sadece bir kurmaca değil içerdeki 17 insanın ve onların ailelerini ve çocuklarını baştan sona etkiliyor. Biz PEN olarak herkesin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Umarım mahkemenin vereceği karar, düşünce, konuşma özgürlüğünün ve adaletin Türkiye’de hala geçerli olduğunu gösterir” diye konuştu.

‘GAZETECİLİK KRİMİNALİZE EDİLİYOR’

Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Cumhuriyet gazetesi çalışanların yargıladığı duruşmalarda hem meşru gazeteciliğe yönelik keyfi yargı saldırısına hem muhteşem bir mesleki dayanışmaya tanık olduklarını kaydetti. Önderoğlu, duruşmalarda, 9 aydır hukuksuz bir biçimde ağır tecrit altında tutulan meslektaşlarının verdiği ifadeler ve hukukçuların yaptığı savunmaların, gazetece iletişimi, yayın politikası ve kaleme alınan haber, yazı ve röportajların sahte delillerle kriminalize edildiğini gözler önüne serdiğini vurguladı. Bu süre içerisinde iktidarın ve medyasının Cumhuriyet gazetesini susturmak adına ne kadar yanıp, tutuştuğunu ve yargıyı etkilemeye çalıştığını bir kez daha tanıklık ettiklerine işaret eden Önderoğlu, uluslararası hak örgütleri olarak tüm gazeteciler cezaevlerinden çıkarılana kadar bu örnek dayanışmayı sürdüreceklerini bildirdi.

‘DAVANIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ’

DİSK Genel Başkanı Kani Beko ise, iktidarın muhalif basına yönelik saldırıların yeni olmadığını hatırlatarak sözlerine başladı. Beko, “Bu senaryoyu geriye saracak olursak, genel seçimler öncesi Türkiye’de demokrasi, insan hakları, barış, kardeşlik mücadelesi veren radyolar, gazeteler, TV’ler kapatıldı. Başta Cumhuriyet gazetesi yöneticileri olmak üzere, sadece gazetecilik görevini yapan çok gazeteciler önce soruşturmaya uğradı, sonrada gözaltına alınıp cezaevine atıldı. Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün her ne kadar anayasal teminat altında olsa da gazeteciler cezaevlerinde. Biz DİSK olarak içerde tutuklu olan gazeteci arkadaşlarımızın serbest bırakılana kadar bu duruşmaların takipçisi olacağız” dedi.