Gerçekler ve katil sever medya…-Cahit Mervan

Ayşe öğretmen “Burada yaşananlar ekranlarda çok farklı aktarılıyor. Sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın” dedi.

Cuma akşamı Aydın Doğan’ın medya grubuna bağlı bir televizyonda yayımlanan bir Show programına telefonla katılan Ayşe Çelik adlı öğretmen hiçbir örgüt ismi anmadan, doğrudan çocukların ölümünde hiç kimseyi-devlette dâhil-sorumlu tutmadan herkesi Kürdistan’da yaşanan ölümler için duyarlı olmaya çağırdı.

Ayşe öğretmen “Burada yaşananlar ekranlarda çok farklı aktarılıyor. Sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın” dedi.

Bu sözlere eklenecek fazla bir şey yok. Devlet güçleri Kürdistan’da açıkça cinayet işliyorlar. Bebek, çocuk, kadın, genç, yaşlı demeden öldürüyorlar. Şehirleri ablukaya almışlar. Tam bir soykırım uyguluyorlar.

Ancak Ayşe öğretmen yalın bir şekilde bu gerçeği dile getirdi. Ve insan olana ‘’duyarlı olun’’ dedi.

Bu sözler karşısında ilk önce stüdyoda büyük bit alkış koptu. Sunucu doğal olarak, her insan evladı gibi Ayşe öğretmenin sözlerine hak verdi. Sözleri alkışlattı.

Sunucu Beyazıt Öztürk  "Bir alkış alalım Ayşe hanıma. Çok çok teşekkür ediyoruz. Hassasiyetiniz için de çok teşekkür ediyoruz. Biz de elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Emin olun. Ama bu söyledikleriniz bir kere daha ders oldu. Buradan orda ki herkese selam olsun. Barış dilekleri bizim için de geçerli. Biz de söylüyoruz. Elinize yüreğinize sağlık" diyerek Ayşe öğretmeni ekrandan uğurladı.

CİNAYET ŞEBEKESİ AÇIKLAMADAN RAHATSIZ OLDU

Ve bundan sonra kıyamet koptu. İlk önce sosyal medya üzerinden sunucu hedef alındı. Linç başladı. Daha sonra havuz medyası devreye girdi, gerçekleri dile getiren Ayşe öğretmeni ‘’terör örgütü propagandası yapmakla’ suçladı.

Örneğin; Yeni Şafak ‘’Beyaz Show programı canlı yayında yapılan bir PKK propagandasına sahne oldu’’  Haber 7  “Beyaz Show’da PKK propagandası”, Takvim “Ayşe Çelik adından bir kişi Kanal D ekranlarında yayınlanan Beyaz Show’a telefonla bağlanarak HDP’li vekillerle aynı ağızdan konuştu ve herkesin gözü önünde PKK propagandası yaptı” , Star “Beyaz Show’da PKK’ya tek söz söylemeden örgüt propagandası yapan sözde öğretmen ve buna yer veren Beyaz büyük tepki topladı’’ gibi başlık ve cümlelerle linç kampanyasını başlattılar.

Daha garip olan ise Milli Eğitim Bakanlığı üşenmeden, bir hafiye gibi ‘Ayşe Çelik’ adlı bir öğretmen var mı diye araştırdı. Ve televizyon programında açıklama yapan kişinin Milli Eğitim Bakanlığı ile hiçbir bağlantısının bulunmadığını açıkladı! Böylelikle devletin tepesinde de bu işlerle uğraşıldığı, hedefteki kişinin Ayşe öğretmen ve söylediği gerçekler olduğu netleşti. Bir anlamda bebek, çocuk, kadın, genç ve yaşlıların katili kendisini ele verdi. Değilseler neden bu kadar rahatsız oluyorlar?

Ancak Ayşe Çelik’in bakan Nebi Yağcı’nın dediğinin aksine öğretmen olduğu ve gözaltına alındığı haberi geldi.

PANİK HALİNDE YAZILMIŞ AÇIKLAMA

Bakanlığın bu açıklamasını Doğan Medya grubuna bağlı olan Kanal D yönetiminin açıklaması izledi. Bu açıklamada ilk göze çarpan şey panik haliyle yazılmış olması. Çünkü açıklama da devrik cümlelerden geçilmiyor. Hayli imla hatası var. Örneğin provokasyon ’provakasyonun’, suiistimal  ‘suistimal’ olarak yazılmış. Yani anlayacağınız Tiran’ın korkusundan yalvar yakar bir ruh haliyle, suçluluk psikozu içinde yazılmış bir açıklama.

Açıklamada ikincisi göze çarpan şey ise son derce masumane olan bir konuşma ‘’provokasyon olarak’’ nitelendiriliyor, ‘’Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü ilke edinmiş Kanal D olarak hem böylesi bir provakasyonun hedefi olmanın hem de akla hayale gelmeyecek senaryolarla yıpratılma gayretinin üzülerek farkındayız’’ gibi sözlerle günah çıkarılıyor. Devlete ‘’sen çocuk öldürebilirsin ben görmeyeceğim’’ denilerek açık çek veriliyor.   

Üçüncüsü telefonla katılan ve her kelimesi doğru olan bir izleyici hakkında ‘’yasal işlemler başlatılacaktır’’ deniyor. Savcılara özgü bu cümlelerde suç tarifi yapılmıyor.

Dördüncüsü ise açıklamanın içinde sunucu bir yere kadar savunuluyor, ama ‘’altını çizerek bir kez daha belirtmek isteriz ki hiçbir suistimal ve iftira çizgimizi ve duruşumuzu değiştirmeyecektir’’ denilerek ondanda vazgeçilebileceği mesajı veriliyor.

Sunucu Öztürk’ün bu linç kampanyası karşısında ne kadar dik duracağı ise meçhul.  Eğer diz çöküp, Ayşe öretmenin konuşmasından sonra dediklerini yalamaz,  ne kadar ‘terör karşıtı olduğunu’’ gösteren bir açıklama yapmaz ve ‘’yüce Türk milletinden özür’ dilemezse kanaldan kovulacak.  İlk önce ‘’sezon iznine’’ çıkacak ve bir daha o kanala dönemeyecek.

DOĞAN MEDYA KATİL SEVER

Tabi Doğan medya Grubu’nun ‘’Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın” diyen bir öğretmene karşı takındığı tutum onun sadece AKP rejimin hışmından korktuğu ile açıklanamaz. Bu medyanın tarihi bunlarla dolu. Hatta geçenlerde Hürriyet gazetesinin başına geçeceği söylenen Fatih Çekirge adlı ‘’gazeteci’’-çünkü bu adamın MİT elamanı olduğu Ankara kulislerinde çok dillendiriliyor- tamda bu medyanın durduğu yeri tarif edercesine ‘’sonuçta devlet düşmanı değiliz yani’’ diyordu.

Hürriyet gazetesi başta olmak üzere Doğan Medya’ya bağlı diğer yayın kuruluşlarının 90’lı yıllarda izledikleri yayın çizgisi devletin Kürt düşmanı politikasından her zaman bir adım öndeydi. O kadar yalan haber yaptılar ki, sonradan bıktılar. Hatta Kanal D’nin ana haber sunucusu Mehmet Ali Birand ölümünde çok kısa bir zaman önce ‘’çok yalan haber yaptık, sonradan o yalanlara kendimizde inandık’’ diyerek, gerçeği itiraf edecekti.  

‘’Bir Kürtçe türkü yaptım’’ dedikten sonra Kürt sanatçı Ahmet Kaya için Hürriyet gazetesinin attığı ‘’Vay şerefsiz’ ‘ manşetini kim unutabilir ki? Ahmet Kaya Hürriyet gazetesinin başını çektiği linç sonucu Türkiye’yi terk etti. Kalbi sürgünde yaşamayı kaldırmadı. Doğan Medya Grubu resmen Ahmet Kaya’yı sürgüne göndererek bir anlamda infaz etti.

En son örneğin Ahmet Kaya olayından daha vahim sonuçları oldu. Amed Baro başkanı Tahir Elçi bu grubun bir televizyonuna konuk olarak katıldı. Ve ‘’PKK terör örgütü değil’’ dedi. AKP medyası linç kampanyası başlatmadan, Elçi’yi konuk eden A. Hakan Coşkun adlı medya şımarığı linçe başladı.

Öyle ki Elçi’nin sözlerinin tesirini ortadan kaldırmak için, beklide daha önce AKP’li magandalar tarafından burnuna yediği yumruğunda etkisiyle, bir sonraki günkü yazısında ve programında defalarca ‘’PKK terör örgütüdür’’ diye söylendi. Hatta defalarca Elçi’yi stüdyoda uyardığını yalvar yakar anlatmaya çalıştı. Buda yetmedi bizzat kendisi Elçi’ye karşı başlatılan linç girişiminin sözcüsü ve öncüsü oldu.

Sonuç biliniyor;  Tıpkı daha önce hedef gösterilen ve İstanbul’un göbeğinde infaz edilen Ermeni gazeteci Hrant Dink, gibi Elçi de Amed’de katledildi. 

Bu nedenle Kanal D adlı televizyonun kendi sunucusuna, telefonla katılan bir konuğuna sahip çıkmasını zaten kimse beklemiyor. O onurlu omurgaya sahip değiller.

Şimdi Doğan Medya Grubu, gerçekleri dile getiren Ayşe öğretmeni linç girişimin öncülüğünü yaptı, daha da yapacak. Hatta bu kirli ve adi işi havuz medyasına bırakmayacak. Onlardan bir adım öne geçecek.

İki nedenden dolayı bunu yapacak:

Bir: Bu medyanın sahipleri Allahtan korkmadıkları kadar Saray’da oturan Tiran’dan korkuyorlar. Kendi televizyonlarında Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin çocukları öldürttüğüne dair bir ima dahi onların ödlerini koparıyor.

İkincisi, beklide birincisinden daha da önemlisi bu medya katil seviyor. Devletin işlediği suçları temizleme işi bu medyanın aslı görevi.  Adeta yaptıkları haber ve programlarla devletin bütün kirli savaşının kanalizasyonu gibi çalışıyorlar.  Hatta devletten bir adım daha öndeler.  Dünya da bu kadar bebek, çocuk, kadın katili sever bir medya nerede var ki?

Şimdi asıl güncel soruya gelelim.

Doğan Medyası çok yakın bir dönemde Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’yi hedef gösterterek, infazına yol açtı, en azından bu infaza giden taşları döşedi. Şimdi aynı şeyi Ayşe öğretmen içinde yapacak mı? Yani onu katillere hedef göstererek, infaz edilmesi için çağrılar yapacak mı?