Gezi 8 yaşında: Bu memleket deli gömleğine sığmaz

Gezi direnişinin 8. yılında tüm engellemeler ve ablukaya rağmen Taksim’de bir araya gelen Taksim Dayanışması, “Bu memleket deli gömleğine sığmaz. Karanlık gider, Gezi kalır” mesajını verdi.

Gezi direnişinin 8. yıldönümü dolasıyla Taksim Dayanışması çağrısıyla Makine Mühendisleri Odası (TMMOB) İstanbul Şubesi önünde bir anma gerçekleştirdi. Anmaya saatler kala Taksim ve çevresinde adeta OHAL ilan edilmesi ise, iktidarın Gezi korkusunun bir ifade gibiydi. Taksim’e giden her yol ve sokak bariyerlerle kapatıldı, Yenikapı yönünde giden metronun Taksim istasyonunda durması İstanbul Valiliği kararıyla yasaklandı.

Bütün engellemelere rağmen TMMOB önünde bir araya gelen kitle, “Karanlık gider Gezi kalır” sloganıyla anma gerçekleştirdi. Anmaya, Gezi direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucunda ağır yaralanan ve komada 269 gün kaldıktan sonra hayatını kaybeden 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, Taksim Dayanışması üyeleri yanı sıra, HDP Milletvekili Serpil Kemalbay, TİP Milletvekili Ahmet Şık, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile çok sayıda demokratik kitle örgütü ve siyasi parti temsilcisi katıldı.

‘BARİKATI AÇIN’

Gezi direnişinden hayatını kaybeden gençlerin fotoğrafları ile “Karanlık gider Gezi kalır” yazılı pankart taşındı. Polisin, açıklamanın yapılacağı TMMOB’nin bulunduğu her iki sokağın giriş çıkışları engellemesi gerginliğe yol açtı. Taksim Dayanışması’ndan Avukat Can Atalay sık sık Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanı’na, “Anayasal hakkımızı kullanmak istiyoruz. Ablukayı açın. Bu memleketin bu deli gömleğine sığmaz” diye seslendi.

Sık sık, “Her yer Taksim her yer direniş”, “Çetelerden hesabı emekçiler soracak”, “Gezi umuttur yargılanamaz” sloganlarının atıldığı anmada, Gezi direnişinde yaşamını yitiren gençlerin ismi teker teker okunarak, “Yaşıyor” diye haykırıldı.

‘10 KERE DE YARGILASANIZ HER SEFERİNDE YENİLECEKSİNİZ’

Taksim Dayanışması adına açıklamayı okuyan Can Atalay, “Bundan 8 sene önce, bu iktidar insanlık onurumuza dokunduğu için, haklarımızı gasp ettiği için, kentsel hafızamızı yok ettiği için, doğayı ranta kurban ettiği için, bize yaşam alanı bırakmadığı için Gezi'de buluşmuş, bir arada olmanın coşkusunu, gerçeği haykırmanın gururunu, direnmenin onurunu yaşamıştık” dedi.

Salgın sürecinin bir kez daha bu iktidarın halka yabancı olduğunu gösterdiğini vurgulayan Atalay, yasakların, cezalar hep halka kesilirken, tüm imtiyazların ise bir avuç muktedirden yana olduğunu belirtti. “Ne halkın sağlığı, ne yoksulluğu, açlığı, işsizliği ne de gençlerin geleceksizliği umurlarındadır” diyen Atalay, “O kürsülerden çekilen azarlar, savrulan tehditler, hukuksuz yargılamalar, siyasi tutuklamalar hepsi korku salmak için, çünkü iktidarlarını ayakta tutabilmenin tek yolu bu. Gezi'yi yargılamaya kalktılar. Bir, iki yetmedi üçüncü kez torba dava ile adını kirletmeye çalışıyorlar. Değil üç; beş, on, bin kere de yargılasanız Gezi'nin haklılığı ve gerçekliği karşısında her seferinde yenileceksiniz” diye konuştu.

‘BİZ DİRENİŞİN ADIYIZ, ONLAR SALDIRININ’

Gezi’nin, defalarca ortaya saçılan mafya-devlet-sermaye-çete ilişkilerine benzemediğini vurgulayan Atalay, şunları kaydetti: “Biz direnişin adıyız onlar saldırının. Bu iktidar karanlık ilişkileri yüzünden yarattığı pislikle boğuşurken biz tarihin sayfalarında tertemiz, alnı açık bir halk hareketi olarak anılacağız. Umudumuzu yitirelim istediler. Bunca hukuksuz yargılama, cezalar, şiddet, gözaltı, göz göre göre talan… Ama bir şeyi unutuyorlar: Gezi başlı başına bu halkın eşitlik, özgürlük, adalet umududur. Gezi yurttaşların kendi kaderini tayin etme iradesi ve kararlılığıdır. Bir kez yaşayan ömrünce unutamaz, Gezi unutturulamaz! Gezi ruhu Boğaziçi'ndeki gençlerdedir, 142 gündür her hava koşulunda rektörlüğe sırtını dönerek bekleyen akademidedir. Gezi direnişi İstanbul Sözleşmesi için tüm yurtta sokaklara çıkan, kolluk şiddetine rağmen pes etmeyen kadınlardadır, İkizdere'de yolları kesilse de dik yamaçlardan, sarp yollardan iş makinaları önüne çıkmayı başaran, Van Gürpınar'da üzerlerine ateş açılsa da haklarını savunmaya devam eden köylülerdedir. Biz size yalvarmayacağız, çayımızı satacağız diyen ve geri çekilmeyi reddeden Hopa'nın, emeğine sahip çıkışındadır Gezi.

1 Mayıs alanlarında saldırıp gözaltına aldığınızda, kolları arkadan kelepçelenmiş, başı asfalta yapıştırılmış olsa da kameralara gülümsemeyi başaran gözlerdedir Gezi. Soma'da, Çorlu'da, Hendek'te, Aladağ'da ve ülkeye yayılmış tüm kadın cinayetleri davalarında yükselen adalet taleplerindedir Gezi. Parayı ve rantı tek değer olarak kabul edenlerin karşısında paylaşımın, tüketimin karşısında üretimin, yozlaşmanın karşısında aydınlanmanın direnişidir Gezi! Bugün de aynı taleplerimizi bir kez daha yükseltiyoruz: Acil demokrasi istiyoruz. Bu halk, adil, özgür ve eşit bir ülkede yaşamayı hak ediyor. Haklarımızı istiyoruz, alana kadar direneceğiz!”

‘ONLARIN DÜŞLERDEKİ ÖZGÜR DÜNYAYI KURACAĞIZ’

Gezi’de yitirilen gençler için direnişin devam edeceğinin altını çizen Atalay, “Onların düşlerindeki özgür dünyayı kuracağız. Onlara sözümüzdür. Gezi bizim dünümüz değil geleceğimizdir. Kayyumlarla, kararnamelerle gasp edilen demokrasinin parlak ve temiz geleceği için en somut dayanağımızdır. Mazide kalmayacak kadar büyük ve hayatidir. Gezi burada, Gezi biziz! 8 yıldır meydanlardayız. Hala bir aradayız, her yerdeyiz. Gezide Söylemiştik, bugün de sözümüz aynıdır: Saraylar yıkılır, çeteler dağılır, zorbalık biter! Karanlık gider, Gezi kalır! Yaşasın eşitlik, Yaşasın özgürlük Yaşasın adalet” vurgusunda bulundu.