Gül’ün İsveç ziyareti yoğun güvenlik önlemleri altında başladı

Gül’ün İsveç ziyareti yoğun güvenlik önlemleri altında başladı

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 3 günlük resmi ziyareti başladı. Gül’ün akşam saatlerinde kalabalık bir heyetle geldiği Stockholm’de güvenlik önlemleri arttıran polis, şehir merkezindeki bazı caddelerin taşıt trafiğine kapatılacağını ve protestolara karşı gerekli hazırlıkların yapıldığını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Gül’e İsveç ziyaretinde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davudoğlu ve Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile iş dünyasından 100’e aşkın kişi eşlik ediyor. Gül, 3 gün sürecek ziyareti sırasında  İsveç Kralı Carl XVI Gustaf, Parlamento Başkanı Per Westerberg, Başbakan Fredrik Reinfeldt ve Dışişleri Bakanı Carl Bildt’le görüşecek. İsveçli işadamlarıyla yapılacak toplantıya katılacak olan Gül, Stockholm Üniversitesi bünyesinde oluşturulan Türk Araştırma Enstitüsü’nün açılışını yapacak. 12 Mart günü İsveç ile Türkiye arasında imzalanacak olan “Stratejik Ortaklık Anlaşması”nı imzaladıktan sonra İsveç Başbakanı Reinfeldt ile her iki ülkenin Dışişleri Bakanlarının hazır bulunacakları basın toplantısı yapacak.

13 Mart sabahı Gül İsveç Parlamentosu’nda milletvekillerine yönelik konuşma yaptıktan sonra siyasi partilerin grup başkanlarıyla görüşecek. Toplantıda muhalefet partilerine mensup milletvekillerinin Türkiye’de yaşanan insan hak ve ihlallerini gündeme getirmeleri bekleniyor. Aynı saatlerde Asuri-Süryaniler Türk devletinin azınlıklara yönelik politikasını protesto etmek amacıyla Parlamento binası önündeki meydanda protesto gösterisi yapacak. Gül’ün Belediye Sarayı’nda öğle yemeği yiyeceği saatlerde de protesto gösterileri yapılması bekleniyor.

Gül’ün ziyareti dolayısıyla İsveç medyasında Türkiye ve Kürdistan’daki gelişmeleri ele alan haberler yayımlanmaya başlandı.  İsveç TT ajansı Gül’ün ziyaretini tüm medyaya geçerken Svenska Dagbladet gazetesinde Bitte Hammargren’in Abdullah Gül’le Çankaya’da yaptığı söyleşi yayımlandı.

Söyleşide Gül,  Türkiye’nin OSSE, Avrupa Konseyi ve diğer kültürel ve sportif organların kurucusu veya üyesi olduğunu, Avrupa ülkeleriyle Türkiye arasındaki tek farkın Türkiye’de Müslümanların, Avrupa ülkelerinde Hıristiyanların çoğunlukta olduğunu ifade ettikten sonra  “demokrasi, serbest piyasa ekonomisi ve insan haklarını” konusunda aynı değer yargılarına sahip olduklarını iddia etti. Türkiye’nin stratejik amacının Avrupa Birliği üyeliği olduğuna vurgu yaptı.

Hammargren söyleşide Gül’e cezaevlerinde tutulan politik tutsaklar ve gazeteciler, barış süreci, Paris’te katledilen üç Kürt kadın, ana dil eğitimi ve başkanlık sistemine ilişkin de sorular yönetti.

PKK Lideri Abdullah Öcalan ile MİT arasında sürdürülen barış görüşmelerinin 30 yıldan beri süren ve 40 bin insanın yaşamına malolan savaşı barışcıl yöntemlerle çözüp çözemeyeceği sorusuna Gül, “Hak almak için şiddet ve terör eylemlerine başvurma devrinin sona erdiğini, herkesin barış ve huzurun sağlanması için savaşın bitirilmesinin en iyi yol olduğuna inandığını, sorunu çözmede samimi olduklarını ama sonucun ne olacağını zamanın göstereceğini” şeklinde yanıt verdi.

Hammargren’ın, barış sürecini durdurmak isteyenler olduğu, üç Kürt kadınının Paris’te öldürüldüğünü hatırlattıktan sonra, barış sürecini sabote etme girişimlerine karşı durup duramayacakları sorusuna ise Gül, “Birinci olarak Türk Devletinin bu cinayetle hiç bir ilişkisi yok. İkinci olarak da toplumun geniş kesimi bu sürecin başarılı bir biçimde sonuçlanmasını istiyor. Süreci destekliyor” yanıtını verdi.

ASURİ-SÜRYANİLERDEN İSVEÇ HÜKÜMETİNE ÇAĞRI

Öte yandan, Asuri-Süryani kuruluşları basın açıklamaları yaparak İsveç Hükümetine Gül ve Türk yetkililerle yapılacak görüşmelerde Türkiye’de yaşayan azınlıklara yönelik insan haklarını gündeme getirmeleri çağrısında bulundu.

Asuri-Keldani-Süryani Derneği Başkanı Özcan Kaldoyo ile Asuri Demokratik Örgütü Temsilcisi Sait Yıldız yaptıkları ortak açıklamada azınlıklara yönelik baskıların arttığına dikkat çekerek, Avrupa Birliği’nin her yıl Türkiye’ye yaptığı 10 milyar kronluk yardımın durdurulmasını istedi.

27 Asuri dernek ve kuruluşunu bünyesinde barındıran İsveç Asuri Federasyonu Başkanı Afram Yakoub da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İsveç ziyaretı sırasında İsveçli yetkililerin Türkiye’deki insan hakları ihlallerini gündemin ilk sırasına almalarını istedi. Yakoub, Türkiye’de daha önce reformlar yapılmasına rağmen son dönemde geriye doğru bir gidiş olduğunu, Türk yetkililerin olumlu açıklamalar yapmalarına rağmen değişimlerin ağır gittiğini ve doğru yönde olmadığını belirtti.

Gül’ün ziyaretinin İsveç’e Türkiye’nin reformların sürdürülmesi gerektiğinin önemini belirtmesi için eşsiz bır fırsat verdiğini, bu nedenlede İsveçli yetkililerin Gül’le yapacakları görüşmelerde insan haklarını gündemin ilk sırasına yerleştirmeleri gerektiğini kaydetti.

 9 sınıfta okutulan tarih kitaplarında Asuri ve diğer azınlıkların “vatan haini” olarak suçlandıkları, Dünyanın en eski manastırı Mor Gabriel davasının politikleştirilmesinin bölgede az sayıdaki Asuriler arasında endişe yarattığını belirten Yakoub, 1900’lerin başlarında milyonlarca masum Asuri, Ermeni ve Rum’un katledildiği soykırımında söz edenler aleyhinde davalar açıldığını kaydetti. 

Hıristiyan azınlık olarak Asurilerin fanatik Türk milliyetçiliği ve islamcı fundamentalizmden zarar gördüğü belirtilen Yakoub, “Bugün Türkiye’de sadece 25 bin Asuri kalırken 100 bini aşkını İsveç’te yaşıyor. Bu Türkiye’de bazı şeylerin doğru olmadığının kanıtıdır” dedi.