BDP Milletvekili Nazmi Gür, 'Türk dış politikasının, Arapların Sünni olanını, Kürtlerin de biat edenini makul gördüðüne' dikkat çekerek, Türkiyede yaşayan milyonlarca Kürt ve milyonlarca Alevi varken arı kovanına çomak sokmak gibi, Suriyeyi hayalperest ve vizyondan yoksun politikalarla karıştırmak gerçekçi bir politika deðildir dedi. Gür, Türkiye'nin PYD'ye yönelik politikasını da eleştirerek, "PYD ve temsil ettiði siyasal çizgi Suriye'deki Kürt muhalefetlerinin temel gücüdür" dedi.
BDP Van Milletvekili ve Dış Ýlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Nazmi Gür, TBMM Genel Kurulunda Dışişleri Bakanlıðı 2013 yılı bütçesi görüşmelerinde söz aldı.
Konuşmasının büyük bölümünü Suriye ve Orta Doðu'daki gelişmelere ayıran Gür, Orta Doðuda 'taşların yerinden oynadıðını' vurguladı: Cin şişeden çıktı ve kazanlar kuruldu, fokur fokur kaynıyor. Türkiye de işte bu ateş çemberinin içinde kendine yol aramaya, yol bulmaya çalışıyor. Fakat burada, Türkiye'nin yaptıðı çok ciddi, önemli, tarihî bir hata var: Fokur fokur kaynayan, içinde olduðu kazana bir de alttan ateşi destekliyor, ateşi besliyor, âdeta harlandırıyor."
Bir taraftan Suriye sınırına NATO eliyle Patriotlar yerleştirilirken, diðer yandan Malatyaya radar üsleri kurulduðunu dile getiren Gür, Ýrandaki kimi resmî yetkililerin verilerine göre bu gelişmenin üçüncü bir dünya savaşına da yolunu açabileceði uyarısına deðindi. AKP Hükümetinin içinde derin çelişkiler barındıran ve ilkelerden ziyade pragmatizmi esas alan bir dış politikayı esas aldıðına dikkat çeken Gür, şu ifadeleri kullandı: "Bir yandan Arakan'a milyonlarca dolarlık yardım yapılıyor, diðer yandan yüz binlerce insanın ölümünden sorumlu diktatör Sudan yönetimi ile askerî anlaşmalar imzalanıyor. Bir yandan Suriye'ye "Halkın taleplerine ses ver." denilerek Esad'a savaş açılıyor, diðer yandan Suriye'deki Kürtler halkın bir parçası deðilmiş gibi davranılıyor. Ýç savaş sürüyor. Her ne kadar Esad rejimi baskıcı politikalarıyla Suriyedeki Baas rejimini ayakta tutmaya çalışsa da yerine yapay bir şekilde ikame edilmeye çalışılan siyasal anlayışın da Esad rejiminin gerici anlayışından daha umut verici olmadıðı son derece açıktır. Bu gerçeklere raðmen Türkiye, aynı gerici anlayışa sahip birtakım silahlı grupları kendi hassasiyetlerine ve önceliklerine göre yönlendirerek, Suriye'deki istikrarsızlıðın artışına, dökülen kanın artmasına zemin hazırlamıştır. Kürtçe adı Serekaniye olan ve Arapça Resuleyn olarak bilinen ve Ceylanpınar'ın hemen karşısındaki yerleşim bölgesine Türkiye sınırından silahlı grupların zor kullanarak Resuleyne müdahale etmeleri, bunun en gerçekçi ve aktüel örneklerinden birisidir. Özellikle Kent Meclisi Başkanı Abid Xelilin de aralarında olduðu birçok sivil ve Arap Kürtün ölümüne sebep olan bu çeteciler, maalesef Türkiye topraklarını kullanarak Suriyeye girmeye devam ediyor ve çatışmalar bugün itibarıyla orada, Resulaynda devam ediyor."
'ARAP-KÜRT ÇATIŞMASI'
Türk dış politikasının karar vericilerinin, Suriye konusunda bir Kürt-Arap çatışması çıkarmaya çalıştıðını belirten Gür, Suriyede yaşayan Arapları da Kürtleri de kendi çıkarlarına uyacak şekilde bir çizgiye çekmek gibi sömürgeci bir zihniyetle karşı karşıya olduklarını söyledi. Arapların Sünni olanını, Kürtlerin de biat edenini makul gören Türk dış politikasının en başta Türkiyeyi vuracaðına işaret eden Gür, Türkiyede yaşayan milyonlarca Kürt ve milyonlarca Alevi varken arı kovanına çomak sokmak gibi, Suriyeyi hayalperest ve vizyondan yoksun politikalarla karıştırmak gerçekçi bir politika deðildir. Kürtlerin herhangi bir bölgede sahip olacaðı statü ne yazık ki Türkiye karar vericileri tarafından bir tehdit olarak algılanmaktadır. Her ne kadar anti Kürt politikaları söylemde PKK ile mücadele olarak perdelenmeye çalışılsa da ne Irak Kürdistan'ındaki kazanımlar ne de Suriye'deki Kürtlerin birliði engellenememiştir. Kazanımları sekteye uðratılmaya çalışılsa da artık Kürtler birbirlerine karşı mücadele etmeyeceklerdir. Bunun sözünü vermişlerdir. Bunun yanlışlıðını da hep birlikte görmüşlerdir dedi.
BDP'li Nazmi Gür, 'artık Kürtlerin 19uncu yüzyılın, 20nci yüzyılın Kürtleri olmadıðını' belirterek, "21inci yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacaktır. Kürtler kaçınılmaz olarak özgürlüklerini elde edeceklerdir diye konuştu.
'TÜRKÝYE, SURÝYE'DEKÝ KÜRTLERÝN BÝRLÝÐÝNÝ BOZMAYA ÇALIŞIYOR'
Türkiye'nin PYDye ilişkin olumsuz politikasına deðinen Gür, şunları söyledi: "Kürtler devlet statüsüne sahip olmasa da Orta Doðu'da bir bütün olarak anahtar aktörlerin başında gelmektedir. Yani Orta Doðu'nun anahtarı olarak Kürtlerle gerçek anlamda kurulacak birlik herkese kazandırır. Dışişleri Bakanımız da bunun farkında olacak ki Suriye'deki Kürtlerin birliðini hâlen ortadan kaldırmanın derdine düşmüştür. PYD'siz bir Kürt oluşumunun arayışını sürdürmeye devam etmektedir. Suriye Kürtlerini biraz sosyolojik ve politik baðlamda tanımaya çalışırsanız anlayacaksınız ki PYD ve temsil ettiði siyasal çizgi Suriye'deki Kürt muhalefetlerinin temel gücüdür. Suriye Kürtlerinin büyük çoðunluðunun sonuna kadar desteklediði bir partidir, PYD. Bu gerçeði görmezden gelerek diðer partileri PYD'ye karşı kışkırtmaya çalışmak ya da bir şekilde izole edilmesini saðlamak, boşa kürek çekmektir."