Halepçeli Pola direniş cephesine
Halepçeli Pola direniş cephesine
Halepçeli Pola direniş cephesine
Kürdistan’a saldıran çetelere karşı direnmek için Kerkük direniş birliklerine katılan Halepçeli Pola (Diyari Faik) katliamların yaşanmaması için tüm Kürtlerin direniş cephelerinde yer alması gerektiğini söylüyor.
Daha dün gibi hafızalardaki yerini koruyan Halepçe katliamında beş binden fazla Kürt Saddam Hüseyin rejimi tarafından kullanılan kimyasal silahla katledildi. Yine aynı saldırıda binlerce Kürt sakat kalırken, binlercesi de topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Halepçe’de büyüyen çocuklar tüm toplum üzerine karabulut gibi inen katliam psikoloji ile büyüdü. Bu katliam psikolojisi ile büyüyen çocuklar şimdi kendi toprakları ve özgürlükleri için savaşıyor. Halepçeli Pola da dört yaşındaki yaşadığı Halepçe katliamını hiçbir zaman unutmadı. Ve bugün de aynı katliamları yaşamamak için IŞİD çetelerine karşı Kerkük Direniş Birlikleri içinde yerini alarak savaşa hazır bekliyor.
HALEPÇE KATLİAMI VE GÖÇ YOLLARI
Pola (Diyari Faik), 1984 yılında Halpçe’nin Sesadık kasabasında dünyaya gelmiş. Anne ve babası sağır ve dilsiz. 3 kız 2 de erkek kardeşi var. Halepçe katliamı yaşandığında Pola ve ailesi Sesadık kasabasındalarmış. O günleri hayal meyal hatırlıyor. Tek aklında kalan aylarca göç yollarında oldukları. “Her tarafta kalabalık ve sürekli ağlama sesleri vardı” diyor, o günlere dair hafızasında kalanları anlatırken. Yine kasaba ve şehirlerdeki insanların yerlerini terk ederek köylerine veya başka yerlere gittiğini de ekliyor.
KÖRFEZ SAVAŞI VE KATLİAM KORKUSU
Her savaş Halepçeliler için katliam psikolojisi yaşamak olur. Daha Halepçe katliamının korkusunu üzerlerinden atamamışken bu sefer de 1992 körfez savaşı başlar. Henüz bir önceki göçün tozu dahi kalkmamışken Pola ve ailesi yine göç yollarına düşlerler. Bu seferki yol güzergahları da Pencevin tarafları olur. Bazı akrabaları Doğu Kürdistan’ın Merivan şehrine giderken, Pola’nın ailesi Pencevin sokaklarında üç ay yaşam mücadelesi verir.
Çocukluğundan beri sürekli katliam psikoloji yaşayan bir toplum içinde büyüyen Pola, ABD’nin 2003 yılında Irak’a müdahalesi sonrası her şey yoluna girecek derken, hiçbir zaman istedikleri rahatlığa kavuşamazlar. Katliam korkusu bitti derken bu sefer de yoksullukla mücadele başar. Pola, Güney Kürdistan’da gelişen gelir dağılımındaki dengesizliği içine sindiremez. Kimisi çok zenginleşirken, kimisinin de çok fakir oluşu bir çelişki olarak ortaya çıkar. Geçim derdine giren Pola seyyar satıcılıktan inşaat işçiliğine kadar birçok işte çalışır. Ama ne yaparsa yapsın emeğinin karşılığını alamamanın zorluğunu yaşar.
KÜRT ÖZGÜRLÜK HAREKETİ İLE TANIŞMA
Ailesinin geçimi için çabalayan Pola, bir yıl da Peşmergelik yapar. Peşmergelikte de istediğini bulamayan Pola bir yılın ardından yine inşaat işlerine döner. Emekçiliğiyle yaşam mücadelesi vermeye çalışan Pola güney Kürdistan’daki sistemi kabul etmez. Ve 2012 yılında Kürt Özgürlük Hareketi’yle bağlantıya geçer. Kandil’e giderek oradaki gerillalar ile tanışır, onlarla tartışır. Bir ay gönüllü olarak Kandil Dağındaki gerillaların şehitliğinde çalışan Pola sonra yine şehirlere döner. Şehirlerde kaldığı bu süre zarfında da Kürt siyasal hareketine kendi gücünce katkılar sunar.
KATLİAMLAR YAŞAMAMAK İÇİN DİRENİLMELİ
IŞİD çetelerinin Rojava’nın ardından Güney Kürdistan’a saldırısı ile Pola için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Özellikle Şengal Katliamı ile Pola, Kürt halkına yönelik yeni katliamların devrede olduğunu görür. Kendi deyimi ile artık normal hayatına devam edemeyecektir. Artık ne Pola ne de Halepçeliler yeni katliamlar yaşamak istememektedir. Bunun için de mutlaka mücadele edilmesi ve direnilmesi gerektiğini düşünür.
Gerillanın Şengal, Maxmur ve Kerkük başta olmak üzere Güney Kürdistan’ı savunmasını da gören Pola’yı artık hiçbir şey yerinde tutamayacaktır. Kürt halkının katliamlardan kurtulmasının yegane yolunun PKK ile birlikte hareket etmek gerektiğini görür ve güney Kürdistan şehirlerindeki gerillaların peşine düşer. Önce Xaneqin taraflarına gider. Orada gerillaları göremeyince daha sonra Hewlere’, oradan da Kandil’e gider. Oradaki gerilla komutanları Pola’nın savaşma istemindeki azmini görür ve onu Kerkük mevzilerindeki gerillaların yanına gönderirler.
SAVAŞACAKSAM GERİLLANIN YANINDA OLMALIYIM
Pola, şimdi Kerkük cephesinde eskide birlikte peşmergelik yaptığı bazı arkadaşları ile aynı mevzide. Arkadaşları halen peşmergelik yaparken Pola neden gerillanın yanında direnişe katıldığını şöyle anlatıyor: “Ben bir yıl peşmergelik yaptım. Ama Peşmergelik şimdi para için yapılan bir iş haline gelmiş. Öyle savaşabilecek bir ordu değildir. Oysa gerilla hem gönüllü savaşıyor, hem de savaşçılıkta çok yetkindir. Savaş taktikleri konusunda peşmergeden çok çok öndeler. Eğer bir savaşa katılacaksam gerillanın yanında olmak gerektiğine inandım.
Tabii bir de gerillanın bireysel kaygısı yok. Her dört parça Kürdistan için savaşıyor. Bunu herkes görüyor. Ve herkes de gerillanın yanına gelmek istiyor. Öyle ne bireylerin çıkarları için, ne bir partinin çıkarı için, ne de bir ailenin çıkarları için savaşıyor. Gerilla tüm Kürt halkı için savaşıyor. Ben on yıldır güney Kürdistan’da nasıl bir sistemin geliştiğine tanık oldum. Böyle bir sistemi kabul etmediğim için gerillanın yanına geldim. Eğer Kürdistan’da adil bir düzen kurulacaksa bu kesinlikle PKK ile olur.”
Gerillanın ulusal birliği geliştirmenin harcı olduğunu söyleyen Pola, bundan sonrası için de ulusal birlik gelişmese Kürt halkı üzerindeki katliam tehlikelerinin devam edeceğine dikkat çekiyor. Son yaşanan Kobani saldırılarına da dikkat çeken Pola: “Eğer ulusal birlik gelişmezse bu saldırıların devamı gelecektir. Ama Kürtler birlik olurlarsa hiçbir güç Kürtleri yenemez. Bizi ayakta tutacak tek şey birliktir. Ne ABD’si ne de Avrupası Kürtleri koruyamaz. Kürtlerin tek güvencesi kendi öz dinamik güçleridir” diyor.