Hamburg’da DAİŞ çetelerine katılımların önlenmesi tartışıldı

Hamburg’da DAİŞ çetelerine katılımların önlenmesi tartışıldı

Almanya’nın Hamburg kentinde Sol Parti’nin düzenlediği bir panelde DAİŞ çetelerine katılımların nasıl önleyebileceği tartışıldı.

Salı akşamı eyalet parlamentosunda gerçekleştirilen panele Hamburg Sol Parti milletvekili Cansu Özdemir, göç pedagogu Ramses Queslati, İslam bilimcisi Götz Nordbruch ve aile terapisti Michael Gerland katıldı.

Panelin moderatörlüğünü yapan Hamburg Sol Parti milletvekili Cansu Özdemir açılış konuşmasında en son ortaya çıkan resmi rakamlara göre Almanya’dan yaklaşık 1800 kişinin DAİŞ ve benzeri katil çetelerine katılarak Suriye ve Irak’a gittiğini belirtti. Bunlardan 40’ı aşkın Hamburg’dan çıktığı ve üçte birinin Almanya’ya döndüğünü aktaran Özdemir, Selefi grupların gençleri savaşa gönderme faaliyetlerine hala devam ettiklerini kaydetti.

Kendisinden son dönemde mağdur birçok ailenin bu konuda yardım istediğini söyleyen Özdemir, toplumun birçok kesimine ait gençlerin fanatik gruplara katılarak katil olmalarının sebepleri ve bunun önlenmesini uzman kişilerle tartışmak amacıyla bir araya gelindiğini belirtti. ‘Bu gençler nasıl ve neden katılıyor? Buna karşı aileler, arkadaş çevresi, okullar, devlet makamları ve sivil toplumu örgütleri ne yapmalı?’ sorularıyla tartışmayı açan Hamburg Sol Parti parlamento grubu sosyal politikalar sözcüsü Cansu Özdemir, ardından sözü göç pedagogu Ramses Queslati, İslam bilimcisi Götz Nordbruch ve aile terapisti Michael Gerland bıraktı.

İslam bilimcisi Götz Nordbruch, Almanya’daki Selefi sempatizanların arasında sadece birkaç gencin gerçekten fanatik olduğunu açıkladı. Neredeyse 70 bin kişinin Alman Selefi Pierre Vogel’in facebook sayfasında beğen-butonu tıkladıklarını anlatan Nordbruch, bunlardan çok az bir sayı radikal bir görünüme sahip olduğunu söyledi. Nordbruch’a göre pek çok genç, kimlik gelişim süreci ve sosyalleşme sürecinde yön kaybı yaşıyor ve bu gençlerin aidiyat arzularının ilk etapta her hangi bir din ile alakalı değil. Okul dışındaki faaliyetlerini de kapsayan ve destekleyen organizasyon olarak, Selefiler birçok gençlere ulaşıyor ve bu gençlere kimlik arayışlarını kullanarak kendilerine bağlıyorlar.

Aile terapisti Michael Gerland’a göre yetişme çağındaki tüm gençler kimlik sorunu yaşarlar: ‘İster zor gelişim gösteren, ister normal gelişim gösteren çocuklar olsun, bu süreci olumlu ve olumsuz yönde etkileyen çeşitli faktörler vardır ve bundan dolayı gençler bu konuda yardıma gereksinim duyarlar. Gençlerimizi korumak istiyorsak, genç kuşağın kimlik sorunları ve din ihtiyaçları, aile ve çevre tarafından ciddiye alınmalıdır’, dedi.

Göç pedagogu Ramses Queslati ise, fanatik çetelerden çabuk etkilenen kesimlerin sosyal dezavantajlı ve göçmen kökenli insanların yani toplumun çoğunluğu tarafından kabul edilmeyen, dışlama ve ırkçılık yaşayan, okulda ve aile içinde yeterli yönlendirme bulmayan gençler olduğunu söyleyerek aile ve öğretmenlere çocuklarla gerekli iletişimi kurmasını tavsiye etti. ‘Eğer Selefi gruplara katılan gençler iletişimi tümden reddederlerse, o zaman ciddi bir tehlike var’, diyen Queslati, asıl önleyici tedbirin uzman elemanlara kültürlerarası yeterliklerinin güçlendirilmesi olduğunu belirtti.

Yaklaşık yüz kişi tarafından izlenen panel, soru cevap bölümüyle sona erdi.