Hammargren: ‘Model ülke’ Türkiye gazetecileri hapsediyor

Hammargren: ‘Model ülke’ Türkiye gazetecileri hapsediyor

Ýsveçli Gazeteci Bitte Hammargren, Arap ülkeleri için örnek ülke olarak gösterilen Türkiye’nin basın özgürlüðü açısından ‘korkutucu bir örnek’ olduðunu yazdı.

Ýsveçli Gazeteci Bitte Hammargren, geçtiðimiz ay TESEV’in Ýstanbul’da düzenlediði “Basın Özgürlüðü” Konferansına katıldı ve Türkiye’de ifade özgürlüðü ile ilgili izlenimlerini Ýsveç’in en büyük gazetelerinden Svenska Dagsbladet’te “Model Ülke, Tütkiye gazetecileri hapsediyor” başlıðıyla yayımladı.

“Türkiye Arap ülkeleri için örnek ülke olarak gösteriliyor. Ancak basın özgürlüðü ihlalleri, gazetecilerin asılsız suçlamalarla hapsedilmesi, oto sansürün yaygınlaşması ve aydınlatılmayan cinayet dalgalarının yayıncıları ürkütmesi açısından Türkiye tam tersine korkutucu bir örnek” cümleleriyle başlayan makalede, IMCTV’den Defne Asal, Azadiya Welat Gazetesinin eski Yazı Ýşleri Müdürü Vedat Kurşun ve Yeni Şafak Gazetesi köşe yazarlarından Hilal Kaplan’la yapılan söyleşilere yer veriliyor.

Defne Asal, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüðünün önündeki engelleri medya tekelleri, oto sansür ve yasalar olarak sıralıyor. Ýktidara baðlı üç-dört büyük holding ve reklam şirketlerin medyayı eðemenlikleri altına aldıklarını belirten Asal “Şu anda 96 gazeteci cezaevlerinde. Gazetecilerin gerçeklere dayalı haberleri verirlerken kendilerini güvende hissetmeleri ve hapsedilmeyeceklerinden emin olmaları için yasalara ihtiyaç var. Gazeteciler bazı gösterileri izlediklerinde savcı bunu onları suçlamak için iddianamade kullanıyor” diyor.

Vedat Kurşun AKP Hükümetinin pek çok alanda öncü olduðunu ironik bir dille belirtikten sonra Türkiye’de gazetecilere yönelik ilk toplu tutuklamalar ve duruşmaların AKP Ýktidarı döneminde başladıðını ve Silivri cezaevinde 36 gazetecinin bulunduðunu söylüyor.

Hammargren’in adını vermediði iki Kürt Gazeteci ise Devletin Ýmralı’da tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ve PKK ile Oslo’da gizli görüşmeler yapmış olmasına raðmen kendilerinin asla PKK gerillalarınının konuşma ve demeçlerinden alıntı yapamadıklarını söylüyor.

Bunu yaptıkları takdirde cezaevine atılacaklarını söyleyen Kürt gazetecilerin dediklerini Yeni Şafak’tan Hilal Kaplan doðruluyor. Kürt gazetecilerin diðer gazetecilerden daha farklı nedenlerle suçlandıklarını, terör suçunun doðrudan ve dolaylı şiddet kullanımıyla sınırlı tutulması gerektiðini söylüyor.

Makalede uzun tutuklama süerelerinin adalete olan güvenin sarsılmasına yol açtıðı, karanlık 1990’lı yıllarda işlenen ve hala aydınlatılmayan cinayetlerle, 2007 yılındaki Hrant Dink cinayetinin bugün hala etkilerini sürdürdüðü belirtiliyor.

Hammergren Türkiye’nin kutuplaşmış bir ülke olduðunu, ancak iki deðil daha fazla kutup bulunduðu deðerlendirmesini yaptıktan sonra şunları yazdı: “Ýslam yanlısı AKP Ýktidarı ve yeni Anadolulu orta sınıfa karşı olan sadece eski Kemalist kesim deðil. Üçüncü kutup Kürt sorunudur. Gazetecilik siyah veya beyaz olarak algılanıyor. Kürt sorununu ele alanlar PKK yanlısı olarak damgalanıyor. Başbakan Erdoðan’ı eleştirenler Hükümet düşmanı olarak damgalanıyor. Pek çok kişi 2011 yılında AKP’nin % 50’ye yakın oy almasından sonra Hükümetin gazetecilere yönelik tutumunun sertleştiðine işaret ediyor.”