OHAL’den sonra hayata geçirilen baskıların daha da arttığı cezaevlerinde hak ihlalleri en üst seviyede yaşanmaya devam ediyor. ‘Tek tip’ dayatmasına ve baskılara karşı direnişe geçen cezaevlerinin çoğunda tutsaklar görüşlere çıkmıyor. Binlerce hasta tutsağın bulunduğu cezaevlerinde düzenli olarak sağlık kontrolleri de yapılmıyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi'ne gelen mektuplar hak ihlallerini en açık şekilde gösterirken, hak ihlallerine karşı Adalet Bakanlığı’na yapılan başvurular da sonuçsuz kalıyor.
TUTSAK İŞGÖREN'İN MEKTUBU
İzmir Aliağa T Tipi Kapalı Cezaevinde kalan ve sağlık sorunları yaşayan Fırat İşgören, gönderdiği mektupta siyasi tutsak olduğu için sağlık kurulu tarafından kendisine rapor verilmediğini aktardı. İşgören, mektubunda şunları belirtti:
“Artık ne zaman kalp krizi geçireceğimi bilmiyorum. Her gün kalp sıkışmasının acısını çekiyorum. Dilimde de şuanda yaralar çıkıyor. Doktora gösterdim. O da yaralardan bir şey anlamadı. Bu hastalıklar mevcut olmasına rağmen hücre de tek başıma kalmamam için heyet raporu gerekiyordu. Heyete çıktım bana rapor verecekler. Sağlık Kurulu siyasi tutsak olduğum için bana rapor vermedi. Aslında artık raporu da suç gruplarına göre veriyorlar. Normalde sağlıkçılar Hipokrat yemini ederler suç grubuna göre bu raporları vermezlerdi. Ama mesele siyasi tutsaklar olunca belli ki Hipokrat yemini bir köşeye bırakıp taraf olmaya başlıyorlar.
Cezaevinde kalıp kalmamam için 10 Ekim 2017 tarihinde Adalet Bakanlığına sağlık kontrolüne gitmem için heyet, bir yazı göndermişti. Cezaevi revir personeli hastaneye gitmem için gelip bana bunu bildirdi. Ben de Sağlık Kurulu taraflı davranacak diyerek ne revire ne de hastaneye gitmedim. Cezaevi idaresi de niye Sağlık Kurulu’na çıkmadığım yönünde Adalet Bakanlığı’na bir yazı göndermiş. Cezaevi idaresi 20 Ekim 2017 tarihinde beni ifadeye çağırdı. Ben de savunma da ‘Ben önceden de Sağlık Kurulu’na çıktım. Sağlık Kurulu başka şekilde yaklaşıyor. Siyasi tutsak olduğum için bilinçli bir şekilde rapor vermiyorlar. Hipokrat yeminlerine bağlı değiller. Onun için Sağlık Kurulu’na gitmedim. Ancak bağımsız bir sağlık kurulu olursa giderim’ diye belirttim.
'BAĞIMSIZ KURUL GELMELİ'
Bugün ya da yarın bana bir şey olursa Adalet Bakanı 'Bizler ne yapalım' açıklamasında bulunacak. Doktorlar ve Sağlık Kurulu ona rapor vermemiştir. Adalet ve Sağlık Bakanlığı da biliyor ki bizlere karşı tarafsız davranılmıyor. Bütün arkadaşlarımıza karşı aynı tutum içerisindeler. Bazı arkadaşlarımızın her iki eli bile yok ama öyle bir zihniyet ki hala cezaevinde kalıyorlar. Bütün hasta olan arkadaşlarımızın bağımsız bir sağlık kurulu tarafından denetlenmesi gerekir. Bağımsız bir kurul gelmeyene kadar ben dâhil bütün arkadaşlarımın sağlıklarına kavuşamayacakları ve kontrol edilmeyecekleri aşikârdır.
Onun için Türkiye genelinde cezaevinde bulunan tüm hasta tutsaklar için bağımsız bir sağlık kurulu şarttır. OHAL’den sonra zaten var olan baskılar daha da çok artıyor. Ayda sadece iki defa bir saatliğine spor faaliyetlerine çıkarılıyoruz.”
KANSERLİ TUTSAK: TEDAVİM YAPILMIYOR
Antep'te L Tipinde kalan ve 23 yıldır cezaevinde olan Adnan Yalçın da ailesi aracılığıyla gönderdiği mesajda klon kanseri olduğunu ve cezaevinde kontrollerinin yapılmadığını söyledi. Amed'e naklini istenip tedavisinin düzgün yapılmasını talep eden Yalçın, “Ben klon kanseriyim, Diyarbakır’da ameliyat oldum, Antep’te kontrollerim yapılmıyor. Tedavim düzenli ve sağlıklı yapılmıyor. Sosyal aktivitelerimiz yasaklandı. Havalandırmaya bile çıkarılmıyoruz. Annemi çok özlüyorum, hasta olduğu için buraya gelemiyor. Bu da hastalığımı ve iyileşmemi etkiliyor” dedi.