Hatay planından Kuveyt çıkmazına
AKP yönetimindeki Türk devletinin Suriye'yi derin iç savaşa sürükledikten sonra uygulamaya çalıştığı yeni Hatay planı çöküyor.
AKP yönetimindeki Türk devletinin Suriye'yi derin iç savaşa sürükledikten sonra uygulamaya çalıştığı yeni Hatay planı çöküyor.
Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki AKP'nin yönettiği Türk devleti, yanına Suudi Arabistan ve Katar'ı da alarak Suriye'de başlayan halk hareketine müdahale edip lehlerine uygun bir rotaya sürüklemeye çalıştı. Müslüman Kardeşler denetiminde bir Sünni Suriye tasavvuruna uygun planlamayla Suriye’yi derin bir iç savaşa götürdüler. Müslüman Kardeşler projesi tutmadı. Türk devleti, hemen ardından ve biraz da iç içe yeni bir Hatay planıyla hareket etmeye başladı. Son üç yıldır bu planı sürdürüyor. Son birkaç aylık süreçte yaşanan gelişmeler ise yepyeni bir durumu gösteriyor. Hatay yerine 1990 yılında Irak’ın işgal için gönderildiği Kuveyt’te benzer bir sürece doğru evriliyor.
CERABLUS'LA BAŞLAYAN FİİLİ İŞGAL
Türk devleti, bazen ABD ve Rusya öncülüğündeki uluslararası güçleri tehdit ve şantajla kontrpiyede bırakarak bazen de zoraki/göstermelik dahil olduğu DAİŞ karşıtı Uluslararası Koalisyon üyeliğini istismar ederek DAİŞ'le mücadele adı altında Suriye topraklarını işgal etti. Ağustos 2016'da Cerablus işgaliyle başladı, Rai, Soran, Dabık, Exterin gibi kasabalara uzandı. Adı geçen hiçbir kentte DAİŞ'le herhangi bir çatışma yaşanmadı. Karşılıklı 'güven' ve devam eden 'rabıta'ya dayalı devir-teslim yapıldı. Ezaz ise Nusra'nın içinde olduğu yine kendisine bağlı çetelerin elinde olduğu için zaten işgalindedir.
DİNCİLİĞE PARALEL TÜRKLEŞTİRME
İşgal ettiği yerlerde Türkçe eğitim veren okullar açtı. Okulların hepsine bayraklarını ve Erdoğan’ın dev posterlerini astı. Türkçe konuşmayı zorunlu hale getirdi. Nüfus yapısıyla oynadı. Bu bölgedeki bütün Kürt köylerini boşalttı. Boşalttığı köylere kendisine bağlı Türkmenleri getirip yerleştirdi. Hama, Humus, İdlip’ten devşirerek getirdiği çete elemanları ve ailelerini Şeale, Numan, Şava, Şeverin, Sindi, Sosınbat başta olmak üzere bütün Kürt köylerine yerleştirdi. Bunları yaparken Bab'ı işgal etmek için yüklendi. Bab ile birlikte Şehba’nın köy ve kasabalarına saldırdı. Bab’ı uzun bir uğraşla alamayınca yine bir anlaşmayla devraldı. Bab’a karşılık DAİŞ’in Türkiye’de sözde tutuklu olan tüm üst düzey militanları serbest bırakıldı.
KENDİSİNE BAĞLI POLİS TEŞKİLATI
Türkiye işgal ettiği kasaba, ilçe ve köyler için sözde polis adıyla binlerce çete elemanını eğitip donatıp gönderdi. Köylere polis adıyla giden bu şahıslar, Türkiye’ye bağlı gruplara zorla eleman toplamaya başladı. kabul etmeyenlerin evlerine el konularak sürgün edildiler. Evleri, tarlaları, araba ve tüm mallarına el konuldu.
İSİM DEĞİŞİKLİĞİNİ ORDA DA UYGULUYOR
Türk devletini işgalini kalıcılaştırmak için tıpkı Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da yaptığı gibi bölgedeki köy, kasaba, tepe vb yerlerin isimlerini değiştirmeye; Kürt ve Arapların yüz yıllardan bu yana oluşan değerleriyle oynamaya başladı. Bab işgali sırasında vurulan Binbaşı Bülent Albayrak’ın adını Arapların büyük şeyhi, bir anlamda filozof olarak kabul ettikleri Şey Akil'ın adını taşıyan tepeye verdi. Bab’ın orta yerine hazırladığı sözde polisler için bir merkez kurmuş. Üzerine büyük Türkçe harflerle Bab Polis Merkezi yazmış.
KÜRTLERİN MÜLK EDİNMESİ YASAK
Türk devleti, belirlediği kişiler aracılığıyla gayrimenkul alıyor. Xendura, Sindi, Şava, Şeverin, Sosinbat, Qibbesin, Kaar Qelbin, Numan köyleri ve kasabaları başta olmak üzere birçok köyde şimdi Kürtlerin mülk edinmesini resmen yasaklamış durumda. Bu köylerdeki Kürtlerin tarla, bahçe ev ve iş yerlerini satması dayatılıyor. Alıcı da Kürt değil, sadece ve sadece Türk devletine bağlı Türkmen olabiliyor. Türk devleti, MİT tarafından kurulan ve kontrol edilen Sultan Murad’ın sözde komutanı Fehim İsa’nın kardeşi İmad İsa’yı sadece bununla görevlendirmiş durumda. İmad İsa dışında bu köy, kasaba ve mezralarda mal-mülk alımı yasak.
ŞENGAL VE QEREÇOX SALDIRISI
Suriye’de oyun peşinde koşan ve çok sayıda plan yapan Türkiye, Cerablus işgalinin benzeri bir emrivakiyi son Qereçox ve Şengal saldırısıyla tekrarlamak istedi. Ancak bu, yepyeni bir durumdu. Türk devleti şimdiye kadar Güney Kürdistan'daki Medya Savunma Alanları'nın vuruyordu ama bu kez resmen Irak devletine bağlı bir bölgeye saldırdı.
Qereçox ise sınırda olmayan ve Türkiye'ye yönelik bir eylemden ziyade DAİŞ'e karşı verilen mücadelenin odağıydı. Saldırıdan sonra Suriye’deki Koalisyon komutanı Qereçox'u ziyaret etti. Koalisyon, "Yanıdaki PKK'liydi" tezini de ciddiye almayıp şimdilik kapattı.
KARADAN VE HAVADAN DEVRİYE
Türk devleti, hava saldırılarıyla yetinmeyip Amûdê’den Efrîn’e kadar bu kez havan, obüs, top, tanklarla saldırmaya başladı. YPG'nin cevap vermesiyle iki gün kıyasıya çatışmalar yaşandı. ABD liderliğindeki Koalisyon, bu kez zırhlı araçlarıyla Amûdê’den Serêkaniyê'ye kadar devriyeye çıktı. Savaş uçakları ile ise sınır boyunca keşif uçuşları yaptı.
ABD ve Koalisyon, Minbic'in kuzeyi ile Cerablus'un güneyi olan Sacur suyu boyunca zaten mevzilenmiş durumda; önümüzdeki günlerde kalıcı noktalar yapmaya başlıyor.
KOALİSYON ANMA TÖRENİNDE
Qereçox’daki Türk hava saldırısı sonucu şehit olanların Dêrik’te toprağa verilmesi için düzenlenen törene Koalisyon güçleri zırhlı araçlarıyla Qamişlo’dan geldi. Dêrik'teki Ş. Xebat Şehitliği'ne kadar gelen Koalisyon, bir nevi mesaj verdi.
Bu, yeni bir durumdur. İlk defa Koalisyon güçleri Cizîrê Kantonu'nda gündüz hareket etti. Türk devletinin saldırılar gerçekleştirdiği sınırda boy gösterdi. Türkiye’ye 'bu sınırlar boyunca biz ve ittifak halinde olduğumuz güçler var, görüldüğümüz alanlara dönük bir saldırı bize yapılmış bir saldırıdır' denilmiş oldu. Türkiye buna rağmen saldırır mı? Erdoğan'ın son tehditleri ortada. Göreceğiz.
EFRÎN'E SALDIRI HAZIRLIĞI
Aslında son iki günkü duruma bakılırsa mesaj alındı. Fiilen oluşan bu durumda saldırının imkansız olduğunu gören Türk devleti, şimdi Efrîn’e yönelik bir saldırı hazırlığı ve planı yapıyor. Dün Cephet El Nusra, Ehrar Şam, Ehrar Şarkiye, Şam Cephesi'nin güçlerini Darit İza üzerinde olan Şeh Berakat tepesi ile Saaman Kalesi'nde topladı. Türkiye’nin çete grupları komutanlarından Doğan ve Ali Mustafa, bu saldırı hazırlığı için görevlendirildi. Türkiye’nin Şehba’da daha önce kurduğu karakollardan biri olan Tel Cibrin'deki karakola çok sayıda ağır silah sevk edildi. Plan şu: Darit İza’da hazırlayacakları güçle güneyden; İslahiye ve Elbeyli’den gelecek bir kol ile kuzeyden Efrîn'e saldırı yapılacak. Marea’da hazırlanacak güç ise Tel Rıfat’a saldırı başlatacak. Alınan bilgilere göre; bu saldırı ve işgal girişiminin üç gün içinde başlaması hesaplanıyor.
SADDAM'IN AKIBETİNE KOŞAR ADIM
Türk devleti, Kürt düşmanlığına dayalı ırkçı saldırganlığını dizginleyemiyor. Fiilli durum yaratarak yeni bir Hatay tezgahı kurabileceğini hayal ediyor. Son saldırılarından sonra hem ABD ve Rusya hem de bölgesel güçlerin reaksiyonu, Türkiye'ye ya acı bir fren yaptıracak ya da balatalarını sildirip çakılmasını sağlayacak. Ortaya çıkan durum, Irak’ın 90’lı yıllarda yaşadıklarına benzerlik gösteriyor. 90’lı yılların başında Irak, Kuveyt'i işgal etti. Ardından 2003 yılında Saddam devrilip idam edilene kadarki süreç takip etti. Son dönemlerde yaşanan gelişmeler, Irak'ın 90’lı yıllarda Kuveyt'i işgal etmesi ve ardından Irak’a yönelik başlayan müdahalelere benzer bir süreci yaşadığını gösteriyor. Gelişmeler önümüzdeki günlerde daha da hızlanacak gibi. Yeni saldırı ve işgal girişimi, "yeni bir Hatay yaratalım" diye uğraşan Türkiye'yi bir müdahaleyle karşı karşıya bırakabilir.