HDK: Savaş ve tecrit politikası ekonomik çöküş getirdi

HDK, AKP-MHP iktidarının savaş ve tecrit politikasının ekonomik çöküşe sürüklediğini belirterek, "Tecrit kalkmadan ve barış yolu açılmadan, krizden, yoksulluktan, devletin baskıcı politikalarından, yoksulluk ve açlıktan çıkış yok" dedi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Yürütme Kurulu, AKP-MHP iktidarının işgalci operasyonlarına ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecride ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, ekonomik çöküşe dikkat çekilerek, "Şu anda tarihimizin en şiddetli, en yıkıcı ekonomik krizinin içindeyiz. Kitlesel işsizlik, kitlesel yoksullaşma, açlık, uluslararası ilişkilerde sıkışmışlık ve bunlarla birlikte korona salgını karşısında çaresizlik yaşıyoruz.  Türkiye geleceğe dair umudunu kaybediyor" denildi.

Ekonomik çöküşün savaş politikası ile ilişkisine vurgu yapılan açıklamada, "Korkuları yüzünden iki yakası zaten bir araya gelmeyen Türkiye'nin kıt kaynaklarını bir güvenlik ve savaş rejimi inşa etmek için kullandılar" diye belirtildi.

'KRİZ YARATAN TALANCI ZİHNİYET...'

"Emperyalistler kimseyi bedavaya korumaz" diyen HDK, şunları da kaydetti:
"Türkiye toplumunu, yönetici elitin korkularını, yolsuzluklarını, lüks ve şatafatlarını finanse edecek sömürge halkı konumuna yerleştiren akıl ve insanlık dışı sistemin sürekli kriz üretmesi kaçınılmazdır. Bu yıkıcı, kanlı ve karanlık yönelişten dönmeden kriz sarmalından çıkmak da mümkün değildir.
Bugün devletin, korona salgını karşısında halka aşı temin edecek parası yok. 'Tam Kapanma' için temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan toplum kesimlerine verecek bir destek; hatta bunun için iktidarın niyeti bile yok.
Ama hakkını arayan işçiye, üniversite öğrencisine, kadınlara yönelik şiddete karşı kadın eylemlerine; ormanını, deresini, toprağını koruyan İkizdereli köylülere, iktidarı eleştiren bir inanç grubuna karşı, camiye postallarıyla dalıp ibadet edenlere biber gazı sıkmak için on binlerce polis seferber.
Bütün Kürt şehirlerinde halkın iradesine ısrarla el konuluyor. Seçilmiş yerel yönetimler görevden alınıyor, yerlerine kayyım atanıyor.
(...)
Türkiye Merkez Bankası Başkanı da '128 Milyar dolar nerede' sorusuna cevap verirken bunu doğruladı: 'O İHA'lar, SİHA'lar bedava uçmuyor, asker bedava yürümüyor.'
Uzun zamandır önümüzde iki seçenek duruyor:
Ya krizleri, yoksulluğu, işsizliği, gençlerin bayraklara sarılı tabutlar içinde yoksul evlerine dönüşünü; kısacası savaş ve şiddeti; tıpkı bugün olduğu gibi ülkenin talan edilmesini;
Ya da barışı, çözümü, demokratikleşmeyi, krizsiz işleyen bir ekonomiyi, refahı ve bolluğu seçeceğiz...
Kriz yaratan ve krizden beslenen talancı zihniyet; Kürt sorununun eşitlik ve özgürlük temelinde barışçı çözümünü, yıllardır Tecrit altında tutuyor. Yakın geçmişte, kısa süreliğine de olsa barışçı çözüm yoluna girildiğinde devlet de siyasi iktidar da barışçı çözüm yolunu birlikte açmak üzere Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın katkı ve katılımının önünü açmak ihtiyacı duydu. Çünkü onlar da biliyor: Abdullah Öcalan barış ve çözüm iradesidir.

'TECRİT SÜRDÜKÇE AÇLIK DA SÜRER'

Öcalan üzerindeki tecrit, adım adım, demokratik hak ve özgürlüklerin, insanca yaşama isteğimizin, ülkenin geleceğine dair umudumuzun üzerinde bir tecride dönüştü.

Barış ve çözüm iradesinin, Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecrit kalkmadan ve barış yolu açılmadan, krizden, yoksulluktan, devletin baskıcı politikalarından, yolsuzluk ve israfa karşı, kitlesel yoksulluk ve açlıktan çıkış yok.

Kararı halk verecek."