Kürdistan'daki özyönetim alanlarına AKP ve devlet işbirliğiyle yapılan insanlık dışı saldırılar ve ile oluşan tabloda katledilen sivillerin cenazeleri dahi, ailelerine verilmiyor. Katledilen sivillerin aileleri sıkıyönetim uygulamaları nedeniyle dışarı çıkamadıklarından ve cenazelerini alarak dini vecibelerini yerine getiremedikleri için son çare olarak bedenlerini dahi açlık grevine yatırmış durumda. Buna karşın AKP iktidarı işlediği insanlık suçunun üzerini örtmek için Adli Tıp Kurumu (ATK) Yönetmeliği'nde değişikliğe giderek bir skandala daha imza attı.

KATLEDİLENLERİN CENAZELERİ MORGLARDAN KAÇIRILARAK DEFNEDİLİYOR

AKP iktidarı ATK yönetmeliğinin 10'uncu maddesinin üçüncü fıkrasının C bendinde yer alan "Belediyelere teslim edilir" ibaresi yerine "Belediyelere ve mülki amirlere teslim edilir" getirerek yönetmeliği değiştirdi. Böylelikle AKP iktidarı işlediği insanlık suçu karşısında morglarda bekleyen ve ailelerinin alamadığı cenazeleri mülki amirleri vasıtasıyla "kaçırarak" gizli defnetmeye başvurdu. Nitekim yasa değişikliğinin hemen resmi gazetede yayımlanması ile beraber uygulamaya da konuldu. Şırnak Devlet Hastanesi morgunda bekleyen kimi cenazeler ailelerinden habersiz bir şekilde morgdan alınarak, mezarlıklarda defnedilmeye başladı. Yasa Sur, Cizre ve Silopi'de katledilen sivillerin morglarda bekleyen cenazelerinin mülki amirlerin eliyle ailelerinden gizli bir şekilde kaçırılırcasına defnedilmesi, adeta skandal yasa değişikliğiyle resmiyete bağlamış oldu.

AKP AİHM'İ TANIMIYOR!

AKP'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini (AHİM) de tanımayarak yasalaştırılan konuyu Meclis gündemine taşıyan HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, yaşanan hukuksuzluğa ilişkin ANF'ye konuştu. Aynı zaman insan hakları savunucusu ve hukukçu olan Özgökçe, savaşlarda bile cenazelere saygı gösterildiğini belirterek, çatışmalara ara verilerek, bu cenazelerin dini vecibelerini yerine getirilip defnedildiğini söyledi. Ancak uluslararası denetimlerden sıyrılmak için Kürt halkıyla savaşta dahi olduğunu kabul etmeyen AKP'nin işlediği insanlık suçunun üzerini örtemeye dönük hukuksuz bir şekilde yasa değişikliklere gittiğini dile getiren Özgökçe, bu değişikliğin bir diğer nedeninin ise bölgedeki belediyelerin DBP'li olması olarak gösterdi. AKP'nin böylelikle katledilenlerin cenazeleri sanki "suç işlemiş, kimsesizler gibi" toplumsal alanda biz izlenim de yaratmak olduğunu söyleyen Özgökçe, aynı zamanda bunun otopsi işlemlerinin sağlıklı bir şekilde yapılmasının önüne geçmek olduğunu dile getirdi. Gerçek otopsilerin cinayetleri aydınlattığını ve katili ayan beyan ortaya çıkardığını kaydeden Özgökçe, yeni yasayla gizlilik kararının da getirildiği dosyalarda katilin ortaya çıkmasının önünü almak olduğunu vurguladı.

'SUÇUN CEZASIZLIKLA SONUÇLANMASI İÇİN DEĞİŞİKLİK YAPILDI'

AKP'nin bununla işlediği insanlık suçunun üzerine örtmek için yasalaştırdığını dile getiren Özgökçe, geçmişte işlenen insanlık suçlarının nasıl cezasızlık ile sonuçlanmış ise AKP'nin de bu yasa değişikliğiyle işlediği suçların cezasızlık ile sonuçlanması için attığı bir adım olarak değerlendirdi. Yasa değişikliğinin devletin ve siyasal iktidarın Kürt halkına bakış açısını bir kez daha bütün çıplaklığıyla gözler önüne serdiğini söyleyen Özgökçe, "AKP böylelikle Kürt halkına nasıl baktığını gösterdi. Onların gözünde Kürt halkının cenazesi de kültürü de insanlığının da ne kadar değersiz olduğunu ortaya koydu. Bu konuyla ilgili yasanın iptali için baroların ve cenazelerin ailelerinin dava açması çağrısında bulunuyorum. Bizde parti olarak bu konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz" dedi.

YÖNETMELİĞİN İPTALİ İÇİN DANIŞTAYA BAŞVURULACAK

HDP olarak Danıştay’a yönetmenliğin durdurulması talebiyle başvuracaklarını dile getiren Özgökçe, yasada yapılan değişikliğin Anayasa ve AHİM sözleşmesinde aykırı olduğunu söyledi. Özgökçe, "AKP, halen savaş zulmünün, insanlık onurunu da ayaklar altına alacak seviyede ve derecede sürdürme de ısrarcı olmaya çalışıyor. Bunu da yasal uygulamalarda da ve kendine göre yaptığı yasal değişiklikler ile kılıflar uydurmaya devam ediyor. Ama hiçbir şekilde bunun vicdani sorumluluğundan kurtulamayacaklar. Adalet önünde de hukuk önünde de hesap verecekler. Hiçbir zulüm gibi hiçbir savaşta sonsuza kadar sürmeyecektir. Elbet illaki dönecekleri yer müzakere masasıdır. O masaya döndükleri zaman Kürt halkının yüzüne nasıl bakabilecekler. Kürt halkı bunları hiçbir zaman unutmayacaktır" dedi.