HDP'den dünya parlamentolarına mektup
HDP, AKP'nin soykırımcı saldırılarına karşı .eşitli ülkelerin parlamento gruplarına mektup yazdı.
HDP, AKP'nin soykırımcı saldırılarına karşı .eşitli ülkelerin parlamento gruplarına mektup yazdı.
HDP, AKP'nin soykırımcı saldırılarına karşı .eşitli ülkelerin parlamento gruplarına mektup yazdı. Mektupta, "Parlamentolarınızda gerekli mekanizmalarınızı işletmeye ve Türkiye’deki halklarımızın demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesine destek vermeye çağırıyoruz" denildi.
HDP Grup Başkanvekilleri İdris Baluken ve Çağlar Demirel, dünya ülkeleri parti parlamento gruplarına mektup göndererek, AKP'nin Kürtlere dönük soykırımcı saldırılarına dikkat çekti.
'ERDOĞAN VE AKP SÜRECİ HEBA ETTİ'
Mektupta, 2013 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla çözüm sürecinin başladığı ancak AKP'nin sürece uygun davranmadığı vurgulandı. Mektupta, şunlar ifade edildi: "Devlet adına devlet heyeti ve halkımız adına İmralı Heyeti, Sayın Öcalan ile tarihi toplantılar gerçekleştirdiler. Kürt sorununun demokratik çözümüne dair bir ilk gerçekleşerek, 28 Şubat 2015’te nihai çözüme dönük iki taraflı bir karar olarak 'Dolmabahçe Mutabakatı' kamuoyuna deklere edildi. Mutabakatın ilanından sonra varılan antlaşmaya göre 21 Mart 2015’te Sayın Öcalan’ın Amed Newroz meydanında kalıcı barış iradesini gösteren mesajı okunacak, bundan bir hafta sonra da isimleri bile İmralı’da belirlenmiş olan İzleme Heyeti tarafsız bir 3. Göz olarak İmralı’daki toplantıya dâhil olacaktı. Taraflar İzleme Heyeti’nin katıldığı ilk toplantı ile resmi müzakerelerin başladığını kabul edecek, asgari ilkesel mutabakatlarla birlikte Sayın Öcalan PKK’ye Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı silahlı mücadele yerine Demokratik Siyasi Mücadelenin ikame edileceği Kongre çağrısını yapacaktı. Nitekim KCK/PKK Yürütme Konseyi de Sayın Öcalan’dan çağrı gelmesi durumunda kongreyi toplamaya hazır olduğunu kamuoyuna açıkça deklare etmişti. Ancak bu tarihi fırsat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın içeride tek adam sultasına dayalı diktatöryel bir Başkanlık hesabı, dışarıda ise Rojava başta olmak üzere Ortadoğu’daki yeni süreçte Kürtlerin hak ve statü taleplerini tamamen tasfiye etme hesabı üzerinden maalesef heba edildi."
Mektupta, Mart ayının son haftasında başlaması öngörülen müzakere görüşmelerine izleme heyetinin katılmaması ve aynı günlerde Erdoğan tarafından 'masa yok, mutabakat yok, taraf yok, izleme heyeti yok ve Kürt sorunu yok' ifadeleri ile çözüm masasının pervasız bir şekilde devrildiği belirtildi.
'7 HAZİRAN'DAN SONRA TUTUKLAMA VE KATLİAM'
Kürt halkı ve demokratik güçlerin 7 Haziran'daki genel seçimlerin ardından tutuklama, linç girişimi, devlet şiddeti ve katliamla karşılaştığına vurgu yapılan mektupta, şunlar anlatıldı:
"İşte Türkiye’de barışa çok yaklaşılan bir dönemin ardından yeniden başlatılan savaş şu ana kadar 342 sivilin, 400’e yakın PKK gerillası, asker ve polisin hayatını kaybetmesine neden oldu. 16 kentte, 145’in üzerinde bölgenin geçici ve özel askeri güvenlik bölgesi ilan edilmesiyle ülkenin Kürt coğrafyası çatışma alanı haline getirilmiştir. Öte yandan, şu ana kadar 18 Kürt kentinde 54 kez ilan edilen sokağa çıkma yasakları yüzlerce mahalleyi kapsayan ve kimi zaman kesintisiz olarak iki haftayı bulan bir ablukaya dönüşmüş durumdadır. Hiçbir yasal ve anayasal dayanağı olmayan sokağa çıkma yasakları Anayasada ifade edilen yaşam hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, seyahat hakkı başta olmak üzere en temel hak ve özgürlükleri ifade eden ve devletin sorumluluğunu ortaya koyan maddelere de açıkça aykırıdır. Yasaklar 1.5 milyon insanı doğrudan etkilerken, yaklaşık 250 bin insan göç etmek zorunda bırakılmıştır. Ekonomik, sosyal ve kültürel hayatın durduğu, elektrik ve suyun olmadığı, eczane ve fırınların kapalı olduğu bir şiddet ortamında çocuklar, kadınlar ve yaşlılar birer birer tüm dünyanın gözü önünde yaşamlarını yitirmektedir. İnsanlığın ortak inanç ve kültür mirası olarak kabul edilen mekânlar harabeye çevrilmektedir. UNESCO kültür mirası listesinde bulunan Diyarbakır Surlarının yanı sıra Kurşunlu Camii, Cem evleri ve Kiliseler tahrip edilmektedir. Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı yerlerde yaşayan insanlarla dayanışmak amacıyla bölgeye giden vekillerimize ve siyasetçilerimiz de güvenlik güçlerinin öldürücü nitelikte müdahaleye maruz kalmaktadır."
'ORTADOĞU VE AVRUPA OLUMSUZ ETKİLENECEK'
Mevcut Türkiye tablosunun, Ortadoğu ve Avrupa’yı olumsuz etkileyecek radikalizm ve şiddet odaklı toplumsal ve siyasal riskler barındırdığının ifade edildiği mektupta, "Ne yazık ki, bir felaket senaryosunun gerçekleşmesine bugün her zaman olduğundan daha fazla yakınız. Böylesi bir tablonun, uzun süredir istikrarsızlık ve şiddet sarmalı içinde bulunan Ortadoğu krizini derinleştirmesi ve başta Avrupa olmak üzere tüm dünyayı etkilemesi kaçınılmazdır" denildi.
'DESTEĞE ÇAĞIRIYORUZ'
HDP Grup Başkanvekilleri, mektubun sonunda da şu çağrıyı yaptı:
"Kürt sorununun barışçıl yollarla çözümü için, askeri ve siyasi operasyonların bir an önce sonlanması ve müzakere masasına dönerek üçüncü bir tarafın gözetiminde Sayın Öcalan ile eşit ve özgür koşullarda doğrudan müzakerelerin başlatılması aciliyet arz etmektedir. Türkiye’de ve bölge genelinde istikrarın sürdürülebilir olabilmesi için uluslararası siyasi aktörlerin ve kamuoyunun Türkiye’deki gelişmeler karşısında özgürlük, barış ve demokrasi ekseninde bir tutum belirlemesinin acil bir ihtiyaç olduğunu belirtmek isteriz. Tüm ulusal ve uluslararası demokratik platformlarda bu yaşanan siyasi ve insani krize karşı açık bir şekilde tepkilerini ifade etmeye, parlamentolarınızda gerekli mekanizmalarınızı işletmeye ve Türkiye’deki halklarımızın demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesine destek vermeye çağırıyoruz."