Konuya ilişkin, HDP Grup Başkanvekili ve Amed Milletvekili İdris Baluken tarafından kanun teklifi verildi. Teklifin gerekçe bölümünde, Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 'Çözüm Süreci' karşıtı açıklamalarının ardından kanlı saldırıların başladığına dikkat çekildi. 

Teklifte, "Özellikle Suruç katliamı ile birlikte ülke bugüne kadar bilançosu giderek ağırlaşarak devam eden şiddet sarmalına girdi. Ankara Katliamı'nın yaşandığı Ekim ayına kadar geçen sürede can kayıpları çatışmalar çok yoğun bir şekilde başlamıştır. 218 yurttaşımız hayatını kaybetmiştir. Kürt coğrafyasında birçok yer güvenli bölge ilan edilmiş ve sokağa çıkma yasakları başlatılmıştır. Aralarında seçilmiş belediye başkanlarının da olduğu binlerce kişi gözaltına alınmıştır. Çözüm sürecinin mimarı olan Sayın Abdullah Öcalan üzerinde tecrit uygulanmaya başlanmıştır. Tüm bu süreçte basın üzerinde de ciddi bir baskı ve manipülasyon uygulanmıştır. Türkiye halklarının temel talebi ve en büyük özlemi olan barış Cumhurbaşkanı tarafından çözüm süreci ile birlikte buzdolabına bırakılmıştır" denildi.

'ON BİNLERİN BARIŞ ÇAĞRISI KATLİAMLA KARŞILIK BULDU'

Katliamın gerçekleştiği mitingi hatırlatan Baluken, şunları da ifade etti: "Ülkenin içinde bulunduğu ağır çatışma, savaş ve baskı ortamından çıkması, diyalog ve müzakereler ile çözüm sürecinin tekrardan başlaması ve kalıcı ve anlamlı barışın en kısa zamanda sağlanabilmesi için 10 Ekim 2015 tarihinde, Ankara’da, KESK, DİSK, TMMOB, TTB gibi kurumların çağrısı ile, 'Savaşa İnat Barış Hemen Şimdi' şiarı ile Emek, Demokrasi ve Barış Mitingi düzenleme kararı alınmıştır. Bu çağrıya HDP, CHP, EMEP, Devrimci Parti, SYKP, ESP, EHP, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, HDK, Halkevleri, Haziran Hareketi Derneği, Barış Bloku, Barış Anneleri ve diğer birçok siyasi parti ve çok sayıda Demokratik Kitle Örgütü, Sivil Toplum Örgütü, Alevi Örgütleri, Kadın Örgütleri ve yurttaş Emek, Demokrasi ve Barış mitingine desteklediklerini ve güçlü bir şekilde katılım sağlayacaklarını belirtmişlerdir. 

10 Ekim 2015’te Türkiye’nin her yerinden barışın bir an önce sağlanmasını isteyen Türk, Kürt, Alevi, Sünni, kadın, emekçi, genç, yaşlı on binlerce insan sabahın erken saatlerinden itibaren Ankara Tren Garı önünde toplanmaya başlamıştır.  Maalesef saatler 10.04 gösterdiği sırada Ankara Tren Garı önünde Cumhuriyet tarihinin en kanlı saldırısı gerçekleştirilmiştir. Ankara’da on binlerin barış çağrısı bombalar ile karşılık bulmuştur. 

Göstericiler mitinge katılım için Gar önünde kortejler oluşturarak yürüyüşe başladıktan hemen sonra, saat 10.04 sularında, Gar Meydanında toplanma noktasındaki caddenin üzerinde birbiri ile yaklaşık 50-60 metre mesafede, aynı hat üzerinde saniyelik aralıklarla etki alanı yaklaşık 1000 kişilik kitleyi doğrudan fiziksel olarak etkileyecek büyüklükte iki ayrı, bombalı intihar eylemi gerçekleştirilmiştir. Eylem sonucu her biri Türkiye’nin farklı bir yerinden gelen 100 barış elçisi yaşamını yitirmiş, 419’u ise yaralanmıştır."

'AKP'NİN BİLGİSİ VE ONAYIYLA GERÇEKLEŞTİ'
Baluken, DAİŞ çeteleri tarafından intihar saldırısı şeklinde gerçekleştirilen katliamla ilgili cevaplanması gereken, aydınlatılması gereken çok sayıda soru işareti ve önemli kuşkular bulunduğunun da belirtti. Baluken, "Katliam öncesinde ve sonrasında yaşanan gelişmeler bu kuşkuları daha da güçlendirir nitelikte olup yaşananların AKP iktidarının bilgisi ve onayı dâhilinde gerçekleştiği yönündeki iddiaları destekler niteliktedir" dedi.

Mitinge destek veren kurum ve kuruluşların raporlarına da kanun teklifinde yer veren Baluken, "Burada olaya ilişkin özet olarak sunulan gelişmeler, hükümetin kendi sorumluluğunun, ihmallerinin ya da çetelere katliam yapma zemini sunan politikalarının eleştirilmesini, deşifre edilmesini ve açığa çıkartılmasını istemediğini kanıtlar niteliktedir" diye kaydetti.

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Ankara Katliamı’nın gerçekleştirildiği meydanın adının 'Emek, Barış ve Demokrasi Meydanı' olarak değiştirilmesini ve katliamda yaşamını yitirenler anısına 'Barış Anıtı'nın yapılmasını istedi.