HDP Karadeniz Konferansı sonuç bildirgesi

HDP'nin Karadeniz Bölge Konferansında, "Ekolojik yıkımın sorumlusu iktidarın rant ve talan politikalarıdır. Türkiye, AKP-MHP'nin rantçı, baskıcı yönetimi sonucunda uçurumun eşiğinde bir ülke olmuştur" mesajı öne çıktı.

HDP, 4. Büyük Konferansı öncesi düzenleyeceği bölge konferanslarının ilkini Karadeniz’de gerçekleştirdi. 5-6 Mayıs tarihlerinde Artvin’de düzenlenen bölge konferansına MYK Üyesi Hüseyin Taka, PM üyeleri ile Karadeniz bölgesi il örgütlerinden üye ve yöneticiler katıldı.

HDP Karadeniz Bölge Konferansının sonuç bildirgesi şöyle:

"Bu konferansımızı kısa bir süre önce yaşamını yitiren Seçkin Kır yoldaşımıza adıyoruz.

Öncelikle, konferansımızın yapıldığı günlerde siyasi faaliyetlerimizi engellemeye yönelik olarak polisler eşliğinde bir grup şahıs tarafından Genel Merkezimize yapılan planlanmış provokasyonu kınıyoruz, lanetliyoruz. Demokratik siyaset engellenemez. Aileler evlatlarını HDP’nin kapısında değil Saray’ın kapısında aramalıdır. Bu tür saldırıların ve provokasyon girişimlerinin bizleri bir an bile durduramayacağını, aksine mücadele azim ve kararlılığımızı yükselteceğini Karadeniz’den haykırıyoruz.

5-6 Mayıs 2022 tarihinde Artvin-Hopa’da gerçekleştirdiğimiz bölge konferansımız; ekonomik, siyasal ve toplumsal krizlerin ortasında, faşizmin her anlamda yoğun bir şekilde hissedildiği bir dönemde ülke sorunlarına çözüm olmak adına 'Güçlüyüz, Buradayız' kararlılığı içinde gerçekleşmiştir. Konferans boyunca yürütülen tartışmalar, yapılan derinlikli değerlendirmeler bizlere umudun ve direnişin adresi olarak partimizin dimdik ayakta durduğunu, yaşanan çoklu krizlerden çıkış yolunun partimiz olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Ukrayna-Rusya savaşının tüm dünyada yoğun bir şekilde hissedildiği günlerden geçerken, daha önce Çernobil’de yaşanan nükleer felaketten muzdarip Karadeniz coğrafyası olarak, barış içinde birlikte yaşamın inşa edilmesinin önemini bir kez daha vurguluyoruz.

AKP-MHP ittifakı bir yandan barış hamiliğine soyunurken öte yandan sahte milliyetçi hamasetle sınır ötesi harekatlara başvurmakta ve savaş iklimiyle halkların ortak geleceğini dinamitlemek istemektedir. Konferansımız, buna karşı mücadele ederek sahte barış havarilerinin iki yüzlü tutumunu Türkiye halklarına ifşa etmenin kararlılığı içinde olduğunu göstermiştir.

'BASKI VE RANTÇILIK ÜLKEYİ UÇURUMUN EŞİĞİNE GETİRDİ'

Türkiye, AKP-MHP iktidarının rantçı ve baskıcı yönetimi sonucunda uçurumun eşiğinde bir ülke haline gelmiştir. Ekonomi başta olmak üzere siyasal ve toplumsal krizler birbirleriyle ilişkili olarak büyümekte Türkiye halklarının bugünü zehir edilmekte, geleceği çalınmak istenmektedir. Bırakalım Türkiye’nin sorunlarına çözüm olmayı, sorunun kaynağına dönüşen AKP-MHP ittifakı, ortaya çıkan krizlerin faturasını emekçilerin ve yoksul halkın sırtına yüklemektedir.

Kadınların yaşam hakkına ve kazanımlarına yönelik saldırılara ve AKP-MHP ittifakının erkek zihniyeti tüm topluma yayma çabasına karşın kadın mücadelesinin partimiz tarafından her alanda yükseltilmesi kararlılığını yinelemiştir.

AKP-MHP ittifakının en çok zarar verdiği alanların başında ise ekoloji gelmektedir. Türkiye’nin tamamında yaşanan ekolojik talan, Karadeniz coğrafyasında çok daha belirgin bir şekilde yaşanmaktadır. Yaşanan felaketlerden sonra tüm dünyanın terk etme yoluna girdiği nükleer enerji, bu iktidar tarafından Sinop Nükleer Santrali Projesi kapsamında ısrarla sürdürülmek istenmektedir. Karadeniz dağlarını delik deşik eden taş ve maden ocakları, doğaya geri dönülemez zararlar vermekte, siyanürlü altın arama faaliyetleri sonucu bölgenin yeşil dokusu yok edilmekte ve halk sağlığı ciddi anlamda tehdit edilmektedir.

Neredeyse akan her bir damla suya HES yapma hırsı bölgenin ekolojik dengesini tahrip etmiştir. Dağları, yaylaları, denizi ve uçsuz bucaksız ormanlarıyla Karadeniz coğrafyası rant ve talan zihniyetiyle şantiye alanına çevrilmiş durumdadır. Bölgeye yapılan yüzlerce baraj, dere yataklarını doğrudan etkilemiş, dere yataklarına rant uğruna izin verilen imar izinleri ve yapılaşma sel felaketlerine davetiye çıkarmıştır.

 
Ekolojik talana karşı durmanın bir yurttaşlık görevi ve sorumluluğu olduğunu biliyoruz. Bizler; her bir ağacın, her bir kuşun, toprağımızın ve suyumuzun yanında olmaya devam edeceğiz.  

'KARADENİZ HALKI DERİN BİR YOKSULLUĞA TERK EDİLDİ'

Konferansımızda bölge halkının temel sorunları masaya yatırılmış, derinlikli bir şekilde tartışılmış ve birtakım çözüm önerileri açığa çıkmıştır. Çay ve fındık üreticilerinin sorunlarını görmezden gelen AKP-MHP ittifakı yüzünden Karadeniz’de tarım bitme noktasına gelmiştir. Özellikle çay, fındık ve arıcılık üretimiyle geçimini sağlayan Karadeniz halkı derin bir yoksulluğa terk edilmiş durumdadır. Bu yüzden, açıklanacak çay taban fiyatları çay üreticilerini enflasyona karşı koruyan bir oranda olmalıdır. Hayat pahalılığı Karadeniz halkının belini bükerken işsizlik yoğun bir şekilde hissedilmektedir. Karadeniz bölgesiyle anılan fındık, çay ve balıkçılık ölmek üzeredir. Mevsimlik işçilerin yaşadığı sorunlar kanayan bir yaraya dönüşmüştür ve çözülmeyi beklemektedir.

'ÇÖZÜM DEMOKRASİ İTTİFAKI'

Toplumu adeta nefessiz bırakan tüm bu yanlış ekonomi politikaları içinde Saray ve çevresi lüks yaşamlarından taviz vermeden ülkeyi uçuruma sürüklemekte kararlı görünmektedir. O halde Türkiye’de demokrasi mücadelesi verenlerin de aynı kararlılık ve cesaret içinde olmaları gerekmektedir. Bunun yolu da Demokrasi İttifakından geçmektedir.

Politik ve ideolojik bakış açısı ne olursa olsun her kesimden kurum ve yapıyla asgari demokratik ilkelerde buluşmak, halkların ortak geleceğini, eşit ve özgür ortak yaşamı savunan vicdanlı demokrat insanlarla bir araya gelerek kendi bölgemizde ve yerelimizde Demokrasi İttifakını büyütmek konferansımızda her birimizin temel bir sorumluluğu olarak tespit edilmiştir.

HDP’yi Demokrasi İttifakını büyüterek savunacağız. Ne olursa olsun, tek bir kişi kalsak bile HDP paradigmasını yaşatmaya ve savunmaya devam edeceğiz.

HDP kadınların, gençlerin, emeğin partisidir. O yüzden HDP’yi savunmak toplumu savunmaktır.

HDP’yi savunmak doğayı, toprağı, suyu ve denizi, yaşam alanlarını savunmaktır.

HDP’yi savunmak, Demokratik Cumhuriyeti savunmaktır.

Demokratik Cumhuriyet’in inşası için elimizden geleni yapacak, mücadeleyi yükseltecek, coğrafyamızı ve geleceğimizi karanlık bir geleceğe asla teslim etmeyeceğiz."