HDP’li Aslan: Bunların zulmünü ne Allah ne de kul kabul eder

HDP Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan hakkında kaldırım yerine caddede yürüdüğü, taziyeye gittiği ve çatışmaların olduğu bölgede ‘Canlı Kalkan’ olduğu gerekçesiyle 4 ayrı fezleke hazırlandı.

AKP’nin dokunulmazlıkların kaldırılması girişimi kapsamında her türlü eylem, etkinlik, taziye ve yoldan yürüme girişimini fezleke konusu edildi. Mezopotamya’nın kadim halklarından Mihelmi kimliği ile HDP içerisinde yer alan HDP Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan hakkında kaldırım yerine caddede yürüdüğü, taziyeye gittiği ve çatışmaların olduğu bölgede ‘Canlı Kalkan’ olduğu gerekçesiyle 4 ayrı fezleke hazırlandı.

AKP, Meclis’teki en etkili muhalefeti bertaraf etmek için CHP ve MHP ile anlaştı. Çökertme planı kapsamında alınan ‘dokunulmazlık’ kararı ile ilgili ANF’ye konuşan HDP Batman Milletvekili M. Ali Aslan, AKP’nin darbe planında ülkeye büyük zarar verileceği endişesi taşıdıklarını ifade etti. Başka Kürt halkı ve diğer halkların savunucusu olma kararlılığında olacaklarını altını çizen Aslan, AKP hükümeti ile Saray İktidarının ‘başkanlık’ hayalini halkın istediğini dile getirdi.

Aslan, “Biz taziyelere giderken dili, dini, ırkı nedir? Sormuyoruz. Biz taziyelere giderken Allahtan rahmet diliyoruz, yakınlara da baş sağlığı diliyoruz. Bu anlamda biz taziyeler arasında herhangi bir ayırım etmiyoruz. Biz bu partili şu örgüte, şu aşiret mensubuna üye olduğu için gitmiyoruz. Biz o insanın yakınlarına başsağlığına gidiyoruz. Toplumun derdi kim kimin taziyesine gitmiş, kim kimin düğününe gitmiş. Kim hangi basın açıklamasını yapmış bu toplumun derdi değil. Toplumun tek derdi; barış, huzur ve akan kadın durmasıdır. Toplumun derdi budur. Bunun dışında başka bir derdi de yoktur. Toplumun derdi Mehmet Ali Aslan taziyeye gitmiş, cadde de yürümüş yok öyle bir şey. Hatta toplumun derdi başkanlık sistemi dahi değildir. Toplumun tek derdi önce akan kanın durması. Bunun için atılan adımlar toplumun derdidir onun dışında atılan diğer adımlar toplumda karşılık bulmaz. Şu an yapılmak istenen dokunulmazlıkları kaldırmakla akan kanı daha da akıtmaktır. AKP’nin şu anda yapmak istenen de odur. İktidar 7 Haziran’dan sonra insanları ölüme göndererek milliyetçi duyguları kabartıp oy devşirdi. Şimdi de milliyetçi oyları çoğaltmak için bundan nemalanmak istiyor” dedi.

Başkanlık sistemini hayata geçirmek için ülkeyi uçuruma sürüklediğini dile getiren Aslan, halkın başkanlık yerine barış, huzur ve istikrarın gelmesini istediğini kaydederek, “Şimdi kim diyebilir toplumun tek derdi başkanlık sistemidir. Şimdiye kadar başkanlık sistemi için tek bir insanın talepte bulunduğunu gördünüz mü? Şu anda yapılan tüm katliamlar, hukuksuzlukların tamamı başkanlık sisteminin önünü açmaktır. Oysa ne devletin bölünme tehlikesi var, ne vatandaşların bölünme tehlikesi var. Bu anlamda HDP’li siyasetçilerden kim rahatsız olabilir? Bunların bize yönelik girişimlerini halkımızla istişare ederek ağırlıklı olarak görüşlerini esas alacağız. Çünkü bu halk bizi Meclis’e gönderdi, Meclis’te kalma, ya da Meclis’ten çekilme, farklı bir yönteme başvurma halkımızın yetkisinde olacaktır. Halk neyi bize adres gösterirse biz de oradayız. Çünkü mesele biz değiliz, mesele 6 milyon insanı reddetmektir. Onun için mesele 59 kişi meselesi değildir, bu saldırı direkt halkın iradesine yönelik bir saldırıdır. Biz halkımızın tasvip etmediği bir eylem ve etkinlik içerisinde bulunmamışız. Ben yoldan iki kez yürüdüğüm için hakkımda fezleke hazırlanıyor ama halkım orada yürümüş ve ben de onun seçilmişi olduğum için en önde yürümüşüm.”

Halkın taleplerine göre hareket ettiklerini sözlerine ekleyen Aslan, AKP’yi rahatsız eden tüm anti demokratik uygulamalara göz yummamız istendiğini ifade ederek, “Biz parti olarak her türlü eylem ve etkinliklerde hakların yanında yer almaya devam edeceğiz. Biz sadece seçilmişlerimizin değil, bize oy vermeyen ve hak talebinde bulunan tüm kesimlerin yanında olmaya devam edeceğiz. Tıpkı Soma davası gibi birçok hak talebinde vekillerimiz yer alıyor. Birilerinin hoşuna gitmiyor diye Soma davasını izlemeyeceğiz diye bir şey söz konusu olamaz. Birilerinin hoşuna gitmiyor diye biz akademisyenlerin ya da gazetecilerin mahkemesini takip etmeyecek değiliz. Kusura bakmasınlar onlar bizi bu konuda sorgulayamazlar. Bu anlamda bizi seçen halka karşı sorumluluğumuz var. Onlar değil. Ama onlar bize; ‘siz neden halkınıza hitaben şu açıklamayı yapmışsınız, siz caddede yürümüşsünüz’ deme hakkını da onlara vermiyoruz” dedi.

Türkiye’de siyasetin iktidar olmadığını, sadece ‘hükümet’ görevi üstlendiğini sözlerine ekleyen Aslan, tutuklamaları toplumdan Meclis’e kadar taşıdıklarını anımsatarak şunları ekledi: “Türkiye’de şu an iktidar ayrı, hükümet ayrıdır. İktidar tümden Saray’dır. Onun için hükümet şu an maşadır. Şimdi bu kararlarla ülkeyi adım adım bir felakete sürüklüyorlar. Kamuoyuna diyorlar; biz ülkenin refahı ve huzuru için yapıyoruz. Hakikat böyle değil. Bunların yaptığı ülkenin huzurunu kaçırmak için her türlü girişimde bulunuyorlar. Dokunulmaz dedikleri halklara yönelik darbe gerişimi ile Türkiye’ye büyük zarar vereceklerdir. Akli dengesi yerinde olmayan biri bile bunların yaptığının zarar vereceğini söyleyecek. Bunlar bilinçli kaos inşa ediyorlar. Halktan başladılar, daha sonra gazeteciler ve akademisyenleri cezaevine attılar. Şimdi de milletin iradesinin tecelli ettiği en yüksek yer olan Meclis’te bu barbarlığı sürdürmeye çalışıyorlar.”

Dokunulmazlıkların kaldırılması için hukuki dayanağının olmadığını ve bu nedenle medyanın toplantıya katılma taleplerine AKP’nin karşı çıktığını söyleyen Aslan, “Komisyonlarda cevap verecek bir haklılık tarafları olmadığı için kaba kuvvete başvurdular. Bizim anayasa komisyonundaki hukukçu arkadaşlarımız onlara adeta medeniyet, insanlık ve hukuk dersini vermiştir. Bunlar çaresiz ve aciz bir şekilde dinlemişlerdir. Hem uluslararası hem de ulusal hukuku ayaklar altına alarak çiğnediklerini ortaya koymuşlardır. Onlar da o yüzden basını içeriye almadılar. Biz dedik ki sizin basınınız (AKP medyası) gelsin, canlı yayın çekim yapsın. Ama buna da onay vermediler. Burada haklılığına güvenen biri çıkar der ki bütün Türkiye’nin ne olduğunu görsün, bakın bizim gerekçelerimiz yerindedir, anayasal altyapısı vardır. Ama yok onun için korkudan medyanın toplantıya katılmasına müsaade etmediler” dedi.

7 Haziran’da halktan darbe yiyen AKP’nin 1 Kasım’da halka darbe vurduğunu söyleyen HDP’li vekil Aslan, açık açık 6 milyonun seçtiği temsilcileri meclisten de atamadıklarına dikkat çekerek, “Şimdi HDP için; onlar baraj altında kalırlarsa her yeri yakıp yıkacaklar dediler. Ama biz barajı aşınca kendileri Türkiye’yi yaktı, yıktı. Şimdi geldiğimiz süreç aslında çok basit; birinci seçimde bizi seçim dışında bırakamadılar, ikinci seçime başvurdular, ikinci seçimde de baraj altında bırakamadılar. Şimdi üçüncü olarak bu sefer sandıktaki mağlubiyeti örtbas etmeye çalışarak meclisten atmak istiyorlar. Aslında bu üçüncü darbedir. 7 Haziran’da halk onlara bir darbe vurdu, 1 Kasım’da onlar halka bir darbe vurdu, şimdi üçüncü darbe sırası yine onlara gelmiş. Onların tüm baskılarına rağmen biz halkımızı Meclis’te temsil ediyoruz. Ama açık açık biz sizin mecliste olmanızı açık açık kabul etmiyoruz da diyemiyorlar. Onun için ‘bu adam neden yoldan yürüdü, neden bu taziyeye gitmiş’ denilerek meclis dışına itilmeye çalışılıyoruz. Biz bu AKP hükümetini ve iktidarı Allah’a da havale ediyoruz. Allah bunların hakkından gelecektir. Dilimizle, kalbimizle ve fiili çalışmamızla bunları boşa çıkartacağız. Allah'ın izniyle bunlar pirince giderken evdeki pilavdan da olacaklar” dedi.

“Onlar ‘çözüm sürecini buluğa koyduk’ dedikleri sözlerden sonra o sözün altı ve içi dolduruldu” diyen Aslan şunları belirtti: “Şimdi bunların zaten demek ki ne Kürt sorunu çözme gibi bir niyetleri vardı ne de bir hedefleri vardı. Yani 3 yıl boyunca doğru dürüst bir yasa değişikliğine dahi gidilmedi. Bunlar ilk fırsatta da senin beraber oturup müzakere ettiğin kişileri o süreçten dolayı yargılıyorsun. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? HDP’li vekilleri İmralı’ya Newroz mesajını getirmeye gönderiyorlar, Bülent Arınç’ından tut Yalçın Akdoğan’a kadar vs. Newroz mesajının çok yerinde olduğunu belirtiyor ve Sayın Öcalan’a teşekkür ediyorlar. Şimdi o mektubu okuyanlar hakkında fezleke hazırlayarak müebbet ile yargılıyorlar. Var mı böyle bir şey? Bunu ne kul kabul eder, ne Allah kabul eder. Bu hem traji-komik, hem zalimane bir tutumdur. Bunların yaptığını tanımlayacak söz bulamıyorum. Bu algıların hukuksal karşılığı illaki olacaktır. Öyle 80 milyon insanı esir alamayacaklar. Bunlar milyonların kaderi ile oynayamayacaklar. HDP onlara en büyük muhalefet gücü olarak olduğu için bertaraf etmek istiyorlar.”