HDP raporu: Cezaevlerinde ne oluyor?

HDP Cezaevi Komisyonu, Elazığ ve diğer pek çok kentteki cezaevlerinde yaşananları raporlaştırdı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Cezaevi Komisyonu, Elazığ T Tipi Cezaevi'ndeki tutsaklar başta olmak üzere, siyasi tutsaklara yönelik devam eden fiziki ve psikolojik baskı ve işkenceye ilişkin raporunu basın toplantısı ile açıkladı. Toplantıya Elazığ T Tipi Cezaevi'nde bulunan tutsaklardan Berat Akıncı ve Rohat Canuş'un aileleri ile Cezaevi Komisyonu üyeleri katıldı. 

BABA AKINCI: OĞLUM İŞKENCE GÖRÜYOR

Baba Abdulhalim Akıncı, "Oğlum 14 yaşında tutuklandı ve 8 yıl ceza aldı. Dosya Yargıtay'da bozuldu, geri geldi, bu kez de 4 yıl ceza aldı. Oğlum adli suçlulukların arasında tutuluyor, işkence görüyor, gardiyanlar tarafından sürekli baskı altında tutuluyor. Oğlum zaten henüz çocuk bir de üzerine bir sürü baskı görüyor. Oğlumu en azından siyasi tutsakların koğuşuna alsınlar istiyoruz" dedi.

ANNE CANUŞ: ADLİLERİN ARASINDALAR

Rohat Canuş'un annesi Songül Canuş ise, oğluyla beraber cezaevinde bulunan diğer tutsakların sürekli darp edildiklerini belirterek, "Biz çocuklarımıza özgürlük istiyoruz. Adli suçluların arasından çıkarılsınlar istiyoruz. İşkence görüyorlar, çocuklarımızın doğru dürüst görüşüne bile gidemiyoruz" diye kaydetti.

YİĞİTALP: BU DAYATMALAR KABUL EDİLMEYECEK

HDP Amed Milletvekili Sibel Yiğitalp da cezaevlerindeki işkencelere dikkat çekti. Yiğitalp, "Akıl almaz uygulamalar ile tutsaklara baskı uyguluyorlar. Cezaevlerinde bu kadar baskı, işkence, yönelim varken tek tip kıyafet uygulamasını çıkarıyorlar. Sizin şu an yapmanız gereken bu baskı politikalarını sonlandırmaktır. Bir zamanlar taş atan çocuklar vardı cezaevlerinde, şimdi taş atan atmayan kaç çocuk varsa cezaevinde. Bütün bu çocukların derhal bırakılması gerekiyor. Hasta tutsakların bırakılması gerekiyor. Kimse bu dayatmaları kabul etmeyecektir. Bir an önce tüm koşulları iyileştirin" dedi.

RAPORDAN

Yiğitalp'in okuduğu, tutsak yakınları ve tutsaklar ile yapılan görüşmelerden elde edinilen verilerden hazırlanan rapor şöyle:

"*Türkiye cezaevlerinde 24 binin üzerinde kapasite fazlası tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Türkiye'de bulunan toplam 384 cezaevinin kapasitesi 207 bin 279 kişiliktir. Bakanlığın verilerine göre ise bu hapishanelerde 02.10.2017 tarihi itibariyle 88 bin 745'i tutuklu olmak üzere 228 bin 993 kişi bulunmaktadır

*Bakanlığın, Temmuz 2017'de açıkladığı rakamlara göre ise 600 den fazla bebek anneleriyle beraber cezaevinde kalıyor. Bu çocukların 249'u ise bir yaşının altında.

* Türkiye; 100 bin nüfusa düşen tutuklu ve hükümlü sayısı açısından patlama yaşıyor. 2002 yılında her 100 bin kişiye 85 tutuklu ve hükümlü düşerken, bu oran 2017 yılında her 100 bin kişiye 285 kişi olacak şekilde tırmandı.

*Ağır hasta mahpusların sağlık sorunları nedeniyle cezalarının ertelenerek tahliye olmasına ilişkin yapılan başvurular ret edilmektedir.

*22 Haziran 2017 tarihli son İHD verilerine göre, hapishanelerde toplam 357'si ağır olmak üzere bin 55 hasta mahpus bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı'nın verdiği bilgilere göre ise, 2017 yılı Şubat ayı itibarı ile Adli Tıp Kurumu raporuyla ağır ve sürekli hastalığı belgelenen tutuklu ve hükümlü sayısı 841'e ulaşmıştır. Türkiye cezaevlerinde tedavileri yapılmayan 27'si ağır, 72 hasta kadın var.

*İnsan hakları inceleme komisyonuna hak ve ihlallerine ilişkin bin 559 işleme alınan dilekçe vardır.

*Bu dilekçelerden keyfi tutum ve işkence konulu 485 resmi başvuru yapılmıştır."

GENEL SORUNLAR

Raporda cezaevleri ile ilgili genel sorunlara ilişkin ise şu tespitler yer aldı:

"* Sağlık hakkına erişimin engellenmesi,  

* Odalardaki ortak kullanım alanlarına kameraların yerleştirilmesi,

* Düzenli olarak sıcak su ihtiyacının karşılanmaması,

* Keyfi bir şekilde mevzuatta düzenlenen disiplin cezalarından daha ağır yaptırımların uygulanması,

* Nakiller, hastane ve adliye gidiş gelişleri sonrasında çıplak arama dayatılması,

* Hastanelerde kelepçe ile muayenenin zorlanması

* İletişim ve görüş yasağı cezalarının yaygın uygulanması,  

*Telefonda tekmil dayatması

* Kitap, dergi ve gazete yasakları iddiaları ön plana çıkmaktadır.

*Hapishane idareleri mahpuslar üzerinde askeri bir nizam yaratmaya çalışmaktadır.

*Askerliği andıran tek sıra ve askeri düzenle yürüme, tekmile zorlanma ve provokatif söylemlerde bulunma.

*Koğuşlarda yapılan aramalar orantısız bir şekilde baskın havasında gerçekleşmektedir

*OHAL'in ilanı ile birlikte infaz yakmaların hız kazandığı ve şimdilerde dorukta olduğu gözlemlenmiştir.

*Siyasi mahpusların tüm hapis hayatı boyunca 3 kere hücre cezası alması halinde koşullu salıverilmeden yararlanamaması ve tahliye tarihini beklemek zorunda kalması birçok hapishanede yaygın bir insan hakkı ihlali olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle koşullu salıverilme tarihi yaklaşmış mahpusların infazı yakılmaktadır.

*Kadın koğuşlarına erkek infaz koruma memurlarının girmesi olmuştur."

TUTSAKLAR NELER YAŞIYOR?

Amed Barosu'nun cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin verilerinin de yer aldığı raporun devamında şunlar belirtildi:  

Elazığ T Tipi Cezaevi

"*6 mahpus, 10 Kasım 2017 tarihinden beri cezaevindeki hak ihlallerinin sonra ermesi talebiyle dönüşümsüz süresiz açlık grevine girmiştir. 10.12.2017 tarihinde ise 4 kadın tutuklu ve hükümlü daha süresiz-dönüşümsüz açlık grevine katılmıştır. Açlık grevine girenlerin sayısı 10'u bulmuştur.

*Elazığ Cezaevi'nde, tutuklu ve hükümlülerin keyfi ve insan onuruna bağdaşmayan kimlik taşıma zorunluluğunu kabul etmemesi nedeniyle ağır disiplin cezalarına çarptırılmaktadırlar.

* Kimlik dayatması nedeni ile cezaevi savcısı ile görüşmek için cezaevi avlusunda bekleyen kadın tutuklu ve hükümlüler darp ve şiddet görmüş, bu darp ve şiddetin boyutu 'cinsel şiddete' varmıştır. Hükümlü İlke Başak Baydar da bu müdahale sırasında ağır darbeler almış kan kusmuştur.

*Aynı şekilde koğuş içlerine yangın söndürme hortumlarıyla tazyikli suyla müdahale edilmiş, bu müdahale neticesinde Hasret Süzgün astım krizi geçirmiştir.

*Rojda Göçmen isimli hükümlü/tutuklu ise eli mazgalın önündeyken gardiyanlarca, parmaklarının mazgalın arasında sıkıştırıldığı bilgisi alınmıştır. Bütün bu yaşananlara yönelik Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan şikayet başvurusunun aynı gün takipsizlikle sonuçlandığı bilgisi alınmıştır" dedi.  

*Elazığ Cezaevi'nde görüştükleri kadın tutuklu ve hükümlülerin, farklı tarihlerde yapılan müdahalelerde bazı kadın hükümlü ve tutukluların süngerli odalara alınarak kötü muamele ve işkenceye maruz kaldıklarını aktarmışlardır.

*Elazığ'da özellikle kadınların kaldığı T Tipi Kapalı Cezaevi'nde uzun süredir hak ihlalleri yaşanıyor. Son olarak "A Takımı" adlı bir grubun kadın tutuklulara fiziki şiddet uygulaması ve C-4, C-6 ve B-G koğuşlarına yangın olduğu iddiasıyla müdahale edilerek 4 tutuklunun yaralanması gündeme gelmiştir.

*Diyarbakır Barosu'nun Elazığ T Tipi Cezaevi raporunda; sayım esnasında ayağa kalkmayan çocukların kameranın olmadığı baş memurun odasına götürülerek darp edildiği ve küfür ve hakaretlere maruz kalındığı belirtilmiştir.

*Aynı raporda, çocukların gergin ve kaygılı oldukları, görüşme odasının etrafındaki gardiyanların çocuklarla sık sık göz teması kurmaya çalıştığı, bu durumun da çocuklar üzerindeki psikolojik baskı unsuru oluşturma amacı güttüğü değerlendirilmiştir.

*Elazığ ve Bolu cezaevinde bulunan mahpusların beyanlarına göre; kimlik kartı taşıma ve kimliği sorulduğunda askerde olduğu gibi yüksek sesle kimliğini duyurma zorunluluğu getirilmiştir.

*Elazığ T tipi cezaevinde Refik Kaçar ve Reşit Teymur ayrı ayrı hücrelerde işkenceye maruz kalmışlardır.

Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi

*Verem hastası Resul Özbey adlı tutuklu tedavi edilmeden Van T Tipi Kapalı Cezaevi'nden Ağrı Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi'ne sevk edilmiştir.

*Doktorun bulunmadığı ve hasta tutukluların hastaneye sevk edilmediği Patnos L Tipi Cezaevi'ndeki tutuklular verem hastaları ile birlikte yaşıyorlar.

*Çıplak arama, işkence ve saldırının en yoğun yaşandığı cezaevlerinden biri olan bin 500 kişi kapasiteli Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi'nde acil durumlarda da ambulans ya gelmiyor ya da geç geliyor. İlaçlar ise çok geç veriliyor. Birçok ilaç tutuklulara para ile satılıyor.

*Bazı tutuklularda gözlenen verem belirtilerine rağmen bu tutukluların revire ya da doktora götürülmesi engelleniyor.  Tutuklular sıcak suyun olmadığı, hijyensiz bir ortamda verem salgının yayılmasından endişe ediyor.

*Patnos M Tipi Cezaevi'nde revir olmadığı ve hasta mahpusların hastaneye sevklerinin yapılmadığı, ayrıca gece geç saatlere kadar hoparlörlerden yüksek sesle müzik çalındığı ve buna itiraz eden mahpusların gardiyanların fiziki şiddetine maruz kaldığı ifade edilmektedir

 * Bünyan T Tipi Cezaevi'nin girişinde çıplak aramayı kabul etmedikleri için 12 mahpus fiziki şiddete maruz kalmıştır.

*Ayrıca mahpusların rutin sağlık kontrollerine ve revire getirilmesi götürülmesi esnasında kelepçeleri çıkarılmamakta ve hekim önünde kelepçeli bir şekilde tedavi edilmeye zorlanmaktadır.

Örnek: Bolu F Tipi Hapishanesi'nde tutulan epilepsi hastası siyasi tutsak Rıdvan Tanış, kelepçeli halde diş ameliyatına alındı, bu sırada nöbet geçirince bileği kırıldı.

 *Bolu F Tipi Cezaevi'nde telefon ile görüşme hakkını kullanmadan önce mahpuslara ve yakınlarına bağırarak adlarını, soyadlarını ve TC kimlik numaralarını söylemeleri yönünde dayatma yapıldığı ancak bu dayatmayı kabul etmeyen tutuklu ve hükümlülerin telefon haklarının engellendiği dile getirilmektedir.

*Kandıra 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nde hastane ve mahkemeye gidiş gelişlerde mahpusların araçlar içinde tek kişilik bölmelere konulduğu ve bunu kabul etmeyen mahpusların hastane ve mahkemeye götürülmüyor.

*Afyon'daki Dinar T Tipi Cezaevi'nde mahpusların havalandırmada sayım vermeye zorlandığı ve bunu kabul etmeyen mahpusların gardiyanların fiziki şiddetine maruz kalmıştır.

*Denizli T Tipi Cezaevi'nde tek kişilik odalarda kalan mahpuslar günde bir saat havalandırmaya çıkarılmakta, mahpusların birbirleriyle ilişki kurulmasına izin verilememekte, mahpuslara Cumhuriyet ve Özgürlükçü Demokrasi gazeteleri verilmemekte, ayakta sayım ve kimlik kartı dayatmasını kabul etmeyen mahpuslara hücre cezası verilmektedir.

*Gaziantep L Tipi Cezaevi'nde ayakta sayım dayatmasını kabul etmeyen mahpusların gardiyanların sözlü ve fiziki şiddetine maruz kaldığı ve ayrıca mahpuslar hakkında cezaevi yönetimi tarafından soruşturma açıldığı öğrenildi

*Alanya L Tipi Cezaevi'nde kadın mahpusların kaldığı koğuşlara sayım içim erkek gardiyanların geldiği öğrenildi. Cezaevi yönetiminin buna karşı çıkan mahpuslar hakkında ise disiplin soruşturması açtığı ve 4 mahpusa 11 gün ve 1 mahpusa ise 1 gün hücre cezası verdiği bildirildi.

Maltepe Cezaevi

*Maltepe Cezaevi'nde çıplak aramaya maruz kalınmıştır. Bunu raddenler fiziki ve psikolojik şiddete maruz kalmaktadır.

*Dergi, gazete kitap verilmemektedir.

*Keyfi disiplin cezaları uygulanmaktadır.

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi

Tekirdağ'daki 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde üç ayrı vakada kadın mahkûmlara işkence yapıldığı iddiaları gündeme geldi. Avukatlara göre, kadın tutukluların göğüs uçlarına iğne batırıldı ve göğüslerinden sıvı akıncaya kadar sıkıldı.

Şakran Kapalı Kadın Cezaevi 

*Ağır tecrit uygulanmaktadır. Havalandırmada koğuşlar birbirini görememektedir.

*Ayakta sayım alınmaktadır.

*Koğuşlar çok kalabalıklaşmış, yatak yeterli değildir. Kalabalık olduğundan havasızlık artmıştır. 10 kişilik odalarda 15-20 kişi kalmaktadır.

*Havalandırmaya çıkarılırken ayakkabı çıkart-giy uygulaması başlamıştır.

*Doktor ihtiyaçları çok geç karşılanmakta ya da doktora hiç ulaşılamamaktır. Kelepçeli muayene ettirilmek istenmektedir.

*Sosyal alanlar yasaklanmıştır. Buna kütüphane de dâhildir.

*Kitap kısıtlaması getirilmiş, yasak olmayan kitaplar bu sefer cezaevi eğitim kurumu kararıyla yasaklanmaya başlamıştır. Fazla detaylı basılmış gerekçesi ile atlas bile verilmemiştir. Sözlük çok kalın bulunarak yasaklanmıştır.

*Zaman zaman koğuşlara aniden arama yapma bahanesiyle baskınlar yapılmaktadır. 40-50 robokop kıyafeti giymiş gardiyanlar tarafından yapılan bu baskınlarda tutuklular küfür eşliğinde darp edilmişlerdir.

*Tutukluların yazdıkları kitap ya da çevirileri dışarı çıkarmaları engellenmiştir.

* Koğuşlara 24 saat gözetleyen kameralar takılmıştır.

*Kürtçe türkü eşliğinde halay çeken tutuklular topluca hücre cezası almışlardır. (T2)

*3 defa kalp damar ameliyatı geçiren, böbrek nakli olan, şeker hastası olduğu için sağ gözü görmeyen ve yüzde 86 raporu olan hasta tutsak Mevlude BAŞTAŞ hala cezaevindedir."