HDP Urfa Emniyeti’ndeki işkence ve kötü muameleyi Meclis’e taşıdı

HDP, Urfa Emniyet Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen operasyonlarla gözaltına alınan yurttaşlara yapılan işkence ve kötü muameleyi meclise taşıdı.

HDP, Urfa Emniyet Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen operasyonlarla gözaltına alınan yurttaşlara yapılan işkence ve kötü muameleyi meclise taşıdı. HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın yanıtlaması istemiyle hazırladığı önergede Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesinden bugüne Urfa Emniyet Müdürlüğü’nde gerçekleştirilen insanlık dışı uygulamalara dair detaylara yer verdi.

HDP Urfa Milletvekili Baydemir’in önergesinde şu değerlendirmelere yer verildi : “24 Kasım 2015 günü Siverek ilçemizde polis tarafından yapılan operasyonda 14 yurttaşımız gözaltına alınmış, gözaltı süreleri uzatılarak Şanlıurfa TEM'e götürülmüşlerdir. Akabinde 28 Kasım 2015 tarihinde Karabahçe, Taşıkara ve Karakeçi köylerinde jandarma tarafından yapılan operasyonlarda 11 yurttaşımız gözaltına alınmış, 30 Kasım 2015 günü sorgularının ardından serbest bırakılmıştır. 24 Kasım 2015 günü yapılan operasyonlarda gözaltına alınan yurttaşların basın ve İHD beyanatlarına dayanarak, gözaltındaki yurttaşlarımıza TEM'de işkence, sözlü ve fiziki taciz, gayri insani muamele yapılmıştır. Gözaltı süresince 5271 sayılı ceza muhakemeleri kanunun 95. ve 149. Maddelerine aykırı gözaltındakilerin avukatları ve yakınları ile görüştürülmesi kolluk kuvvetleri tarafından engellenmiştir. “

Baydemir soru önergesinde söz konusu operasyonlarda gözaltına alınan T.M. adlı genç kadının ifadelerine de yer verdi. Gözaltında yaşadıklarını utandığı için bütünüyle anlatamayacağını ifade eden T.M’. Urfa Emniyet’inde yaşadığı taciz ve insanlık dışı uygulamayı şöyle ifade etti: "Ellerim arkadan bağlanarak ve yüzüm bir bezle tamamen kapatılarak evden çıkartıldım. Emniyet Müdürlüğü'ne götürülene kadar bana ırkçı marşlar dinletildi. Herkesi bir salonda akşam 20.00'e kadar gözler bağlı, eller kelepçeli biçimde ayakta tuttular. Oturmamız yasaktı. Oturmak isteyenlere hakaret ediliyordu. Yaşlılar vardı onlar dayanamıyor düşüyorlardı. Su istiyorduk vermiyorlardı. 'Bayılana kadar oturmak yok' deniliyordu. Bayıldığımız vakit böyle bir hakka sahip olacağımız söyleniyordu. Sorguya alınacağımı sandım ama beni 10 dakika boyunca taciz ettiler. Polis göğüslerime dokunuyordu, elleri ile beni sarıyordu. Beni 20 dakika sonra tekrar sorgu odasına aldılar. Bu esnada yine tacize uğruyordum. Bana hakaret ediyorlardı ve özellikle cinsellikten bahsediliyordu. Birçok ayrıntıyı da anlatmaya utanıyorum. Nezarete alındıktan sonra gece tekrar sorgu için götürüldük. Her sorguda polisler 'Seni soyup sosyal medyada yayımlarız, askıya alırız' tehdidinde bulundu. Polis montunun fermuarını açtı….."

Yaşadıklarından dolayı gözaltı süresince psikolojisinin bozulduğunu ve yemek yiyemediğini dile getiren T.M., sorgu esnasında DAİŞ'in çektiği görüntülerin kendisine dinletildiğini ve polisin videodakilerle birlikte "Allah-u ekber" diyerek tekbir getirdiğini belirtti.

İki polisin öldürüldüğü Ceylanpınar hadisesinde gözaltıların olduğuna işaret eden Baydemir önergede “Urfa ilimizde gözaltı işlemlerinde işkence ve kötü muamele bir sorgu yöntemi olarak sistematik bir hal almıştır ve acilen müdahale edilmesi gerekmektedir.” Belirlemesini yaptıktan sonra uygulamaların Uluslararası İnsancıl Hukuk, TCK’ya, İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşmesiyle ve Türkiye’nin imzaladığı işkence yasağına dair tüm sözleşmelerin ihlali olduğunu ifade etti.

Baydemir Efkan Ala’nın yanıtlaması istemiyle hazırladığı önergede şu soruları sordu:

İşkencenin ve kötü muamelenin her ne saikle yapılırsa yapılsın insanlık ailesine karşı işlenen bir suç olduğuna inanıyor musunuz?

Gözaltılardaki yapılan işkenceden haberdar mısınız? Şayet haberdarsanız buna yönelik herhangi bir yasal işlem başlatıldı mı?

Doksanları aratmayan bu gözaltı şekilleri hükümettiniz tarafından devreye konulan sistematik bir uygulama mıdır?

Urfa ilinde yapılan her gözaltı durumunda emniyet mensuplarının İŞİD olarak kendilerini tanıtmaları ve benzerlikler kurmaları altındaki amaç nedir?

Bölge genelinde yeni ortaya çıkan kendilerini Essedullah timleri olarak tanıtan özerk bir birim var mı? Var ise bu birim bakanlığa bağlı mı çalışmakta ve hukuki alt yapısı nedir? İşkence ve gayri insani muamele bu birimlerle mi yapılmaktadır?

Kasım seçimlerinden sonra partimizin oy aldığı bölgelerde göz altıların başlatılması o bölgelerin sandık sonuçlarıyla ilgisi bulunmakta mıdır?

Bu işkence ve gayri insani muameleleri incelemek araştırmak için bakanlığınızca müfettiş görevlendirmeyi düşünmekte misiniz?