HDP’yi oluşturan gereksinim, ‘patronajlık’ ve sol çocukluk hastalığı-T. Töre

HDP’yi oluşturan gereksinim, ‘patronajlık’ ve sol çocukluk hastalığı-T. Töre

Robinson’un “buluşların anası gereksinmedir” dediği gibi HDP de Kürt, Türk, Ermeni, Süryani, Laz, Çerkez, Arap, entelektüel ve kolektif emek sahipleri; Aleviler, sosyalistlerin önemli bir kesiminin gereksinimlerinin bir ürünü olarak doğdu. HDP önce de vardı. Ancak Apo’nun, kırk yıldır taşıdığı ama şimdi bu değeri HDP’ye devrettiğini açıklamasından sonra yeniden yapılandırıldı. O nedenle doğal olarak lokomotif görevini ve ana gövdesini Özgürlük Hareketi oluşturdu. Tabii ki hak ederek, bölünmüş olan Türkiye ve Kürdistan devrim ve toplumsal ilerleme dinamizmini birleştirdi.

68 kuşağı denen devrimci kuşak yetişirken Türkiye ve Kürdistan’ın devrim dinamizmi ve toplumsal ilerleme süreci tekti. Başka bir söylemle,  sözü edilen 68 kuşağı tek olan Türk ve Kürt dinamizminin ürünüdür.  TBMM’ne 15 TİP milletvekili bu her iki halkın tek olan dinamizmi sayesinde girdiler. Türkiye’de köklü ideolojik ayrılıkların olduğu döneme kadar her iki halkın dinamizminin tekliği devam etti.

Zora dayalı devrim, silahlı mücadele temelinde ekoller oluşunca devrim dinamizmi ve toplumsal ilerleme sürecinde de yeni bir süreç başladı.  Bu köklü ayrışma sadece Türkiye sahasında değil, Kürdistan sahasında da oldu. Zora dayalı devrimi savunan ekol ile parlamenter mücadeleyi savunan ideolojiler birbirinden koptular. Zora dayalı devrimi savunanlar FKBDC’yi (Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi) kurarak örgütsel ayrılıklara rağmen, dinamiklerin birliğini devam ettirmeye çalıştılar. Ancak daha sonra bizzat kendi ağzı ile belirtmiş olduğu gibi, içine girmiş olan karşı devrimin ajan ya da ajanları cepheyi dağıttılar. Buna rağmen zaman zaman belli fiili kesilmeler olsa da, manevi destek ve dayanışmalar devam etti. Özgürlük Hareketi zora dayalı devrim kuramı ile parlamenter mücadeleyi bir konseptte birleştirince, Türkiye ve Kürdistan devrim ve toplumsal ilerleme dinamizminin yeniden ve de sağlam temellerde oluşturulmasının nesnel alt ve öznel üst yapısı oluştu.

Mevcut ortam bütün ekollerin yan yana ve birlikte mücadele edebilmeleri, bir konjonktürde, tek dinamizm ve tek toplumsal ilerleme sürecinde birleşmeleri için olgun hale geldi. Politikayı iyi kötü bilen ve sol çocukluk hastalığından muzdarip olmayan her solcu ve sosyalistin kaçırmaması gereken tarihi bir fırsat doğdu. Devrimci, demokrat, ilerici, ezilen ırk, ezilen inanç, ezilen ve sömürülen emekçi, sol, sosyalist her kesin hem katılım sağlayacağı, destek alacağı ve hem de sorunlarına çözüm üreteceği bir siyasi, sosyal ve de toplumsal arena oluştu. Ortak bir mücadele zemini yakalamak, güçleri birleştirmek, devrim dinamizmini tekleştirmek, sistemi zorlamak, alternatif haline gelmek için bu kadar yetkin bir ortamı yakalamak her zaman mümkün değildir.

Türkiye ve Kürdistan gibi bir ülkelerde devrim dinamiklerini tekleştirme fırsatını yakalamak son derece zordur.

Nesnel ve öznel yapıda toplumsal bir gereksinim, hatta zorunluluk haline gelmeden, sistemin dışladığı, sistem dışı kalmış olan bütün kimlik, cinsiyet, inanç, emek güçlerinin sorunlarına yanıt arayabilecek HDP gibi bir bileşenler yapılanması oluşturmak hiç bir irade ile mümkün değildir. Nesnel olgu ile öznel yapı tarihin örs ve çekici arasında dövülmeden halkların tek bir dinamizmini yaratmak olanaksızdır. HDP onlarca yıl sözünü etmiş olduğum tarihin örs ve çekici arasında dövülerek şekillendi. Daha önce de belirtmiş olduğum gibi,  onlarca yıl önce Türkiye ve Kürdistan devrim mücadelesi, derin ideolojik ayrılık yaşadı, ekoller temelinde yeniden şekillendi, kanlı kavgalar yaşadı ve bu gün ise tek bir devrim dinamizmi üzerinde birleşecek bir moment yakaladı.

Bütün örgütlerin yaşamış oldukları deneyim ve birikimler, her ekolün (legal, illegal, silahlı, silahsız, kitlesel vb.) üretmiş olduğu tüm değerler HDP’de birleşti. Üretilmiş olan devrimci değerlerin hiç birisi dışlanmamış, tümüne sahip çıkılmıştır. Bu yapısından dolayı HDP Türkiye ve Kürdistan devrim mücadelesinin değerler bütünü ve birikimlerinin tümünü içermekte ve de temsil etmektedir.

Dolayısıyla HDP sadece Türkiye ve Kürdistan devrim dinamizmi ve toplumsal ilerleme sürecini birleştirmekle kalmadı; Türkiye halklarının değerlerinin bir toplamı haline de geldi. Bu değerlerin birikimi, tarihsel deneyimi, halkların talepleri uğruna mücadelesi sonucu HDP’nin oluşturacağı iktidar kesinlikle bir halk iktidarı olacaktır… Buraya kadar yazdıklarımın hiç birisi propaganda, ajitasyon ya da abartı değildir. Tümü yaşanarak da görülmüş olan tarihsel ve toplumsal gerçeklerdir.

HDP’nin elliye yakın örgüt, parti, demokratik kitle örgütünün gereksiniminin bir ürünü olarak oluşmuş olması, eşyanın tabiatı gereği herkesin ilgisini çekti. Bu yapısal nedenlerle HDP, aleyhte lehte yazan birçok aydın tarafından tartışılmış, tartışılmaya da devam ediyor. O nedenle eleştiriler, tartışmalar doğaldır. Ancak sol, solculuk ve sosyalizm adına HDP’nin nasıl bir gereksinimin ürünü olduğu, Türkiye ve Kürdistan devrim dinamizminin birleştirilmesine ne gibi katkılar sağladığı; sistem karşısında nasıl bir alternatif oluşturduğu, Türkiye halkları ve emekçilerine, ezilen cinslere, kadınlara ne gibi mücadele olanağı sağladığı kale alınmadan “patronajının” kim ya da kimde olduğunun öne çıkartılması üzüntü vericidir. Bir sosyalist her hangi bir olguyu değerlendirirken, onu parçalara bölerek içyapısını, tekrardan bütünleştirip, anti- tez olarak sentezleyip, sonuca varır. Olguyu oluşturan iç ve dış yapısı doğru bir şekilde analiz edilmeden  “patronajdan” hareketle sonuca varma yöntemi ile asla doğru sentez üretilemez.

Devrim mücadelesinde çekilmiş olan emeği, kan can pahasına kazanılmış olan değerleri kale almadan, “patronajdan” hareketle sentez yapma yöntemi  “sol bir çocukluk hastalığı” yöntemidir. Sosyalistler için utanç verici ve literatür dışı bir kavramdır “patronaj”  kavramı.  HDP’nin hangi gereksinimin ürünü olarak oluştuğunu, nelere nasıl çözümler ürettiğini ve üretebileceğini net olarak ortaya koymadan egoist bir çıkışla  “patronaj” kavramını kullanan anlayış; solu ve sosyalizmi  yıkıma uğratmış nedenlerden birisi olan “sol çocukluk hastalığından” kurtulamamış olunduğunu gösteriyor.

20. yüzyılda Marksizm dünyanın en güçlü ideolojisi konumuna yükseldi. Milyarları bulan büyük bir insan kitlesi Marksizm’in etki alanına girmişti. Semavi dinlerinin her biri dahil, gelmiş geçmiş hiçbir ideoloji Marksizm’in etkilediği kadar devrimci, ilerici, aydın insan kitlesini etkileyememişti. Varmış olduğu düzeyden günümüzdeki düzleme düşmesinde, birçok etken vardır kuşkusuz. Ama bu etkenlerden birisinin de “sol çocukluk hastalığı” olduğuna kuşku yoktur. Kendi somutumuzdan baksak bile böyledir. Oluşturulmak istenen her platformda hep “patronaj” aranmıştır. Ortak bir bildiri yayınlamak için bir tek sözcük bile engel çıkartmıştır. HDP değerlendirilirken de, aynı kafa ve anlayış kullanılıyor. “Patronajı” Kürtler ya da Özgürlük Hareketi olunca olmaz deniyor. HDP’ de emek var, düşünsel değer var, bilgi birikimi ve katılım var, ama “patronaj” yoktur.

Herkes önce bir gelsin, HDP de “patronaj”  tavır takınan, patronluk yapan kimse var mı yok mu görsün.  Eğer varsa acımasızca eleştirsin, yıksın “patronajlığı!” HDP bir platform yapısındadır. Her platformda olduğu gibi HDP içinde de eşyanın tabiatı gereği tatlı bir devrimci rekabet olacaktır ve de vardır. Daha çok emek vermek, daha çok katkı yapmak, mücadeleyi daha ileri safhalara çekmek vb. gibi devrimci bir yarış var ve devam edecektir. Kaçınılmaz olarak her katkının ve katılımın değeri de herkes tarafından kabul görecektir. Eğer Özgürlük Hareketi, gereği kadar katkı yapıp, katılım sağlıyorsa hiçbir devrimci ona “patron” olarak bakmaz. Sadece emeğinin karşılığı olarak hakkını teslim eder. Öncülüğü hak ediyorsa öncülük hakkını verir. Mücadele sürecinde kattığı değer ve verdiği emeklerle belki bileşenlerden başka birisi öncü konuma gelebilir. Diğer bileşenler onun hakkını da verir.

HDP, milyonların gereksiniminin, Türkiye ve Kürdistan devrim mücadelesinin onlarca yıllık birikim ve değerlerinin bütünlüklü bir ürünüdür. Bu haliyle bile Türkiye ve Kürdistan devrim mücadelesinin çok önemli ve belirleyici bir öğesidir. HDP buraya kadar belirtmiş olduğum nedenlerle birlikte Erdoğan Hükümetinin Rojava’da ve Kuzey Kürdistan’da Kürt halkının üzerine saldırttığı karşı devrimci canilerle ittifakına karşı Kürt, Türk ve diğer halkların, emekçilerin yapmış olduğu bir ittifaktır. Bu gün bu gereksinimleri, gücü oranında yerine getirmektedir. O nedenle de geleceğin halk iktidarı adayı konumundadır.