Hem arazilere el koydu, hemde bilirkişi oldu!

Hem arazilere el koydu, hemde bilirkişi oldu!

Batman'ın Gercüş ilçesine bağlı Dêrikfan (Nur) köyünde koruculuğu kabul etmediği için köyden göç eden Gülmez ailesinin arazilerine el konuldu. "Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Kanun"dan faydalanmak için başvuran Bedrettin Gülmez'e 'zarar gören arazin ve evin yok' denildi.

Yapılan incelemede, muhtar ve âzâsının 'bilirkişi' tayin edilerek Gülmez'e ait tapulu arazileri "ahır" ve "ormanlık" alan gösterdiği, muhtarın ise eşi, kayın biraderi ve yengesi adına arazileri tapuya kaydettiği ortaya çıktı. Yapılan yargılama sonucunda 'bilirkişi' tayin edilen 5 kişiye para cezası verildi. Arazisi elinden alınan, bir kardeşi de asker ve korucular tarafından katledilen Bedrettin Gülmez, şimdi Amed'de yaşam savaşı veriyor.

Gercüş ilçesine bağlı Dêrikfan köyünde 1992 yılında koruculuğu kabul etmeyince aileler üzerinde baskı kurulmaya başlandı. Gülmez ailesinden Sabru Gülmez, yarıcı olarak başkasının tarlasında eşi ve çocuğuyla birlikte çalışırken askerler tarafından gözaltına alındı ve bir gün sonra onlarca kurşunla vurulmuş halde cesedi bulundu.

Koruculuk baskısından sonra aynı yıl köyün tamamı boşaltıldı. Köye yakınlardaki Ortaca köyü korucuları yerleştirildi. Gülmez ailesinden Bedri Gülmez de, araziye ektiği mahsuller henüz hasat edilmeden, koyun, davar ve atını satarak korkudan kaçıp Amed'e yerleşti. Yıllarca eşi ve çocukları ile birlikte çevre köylerde tarım işçiliği, yarıcılık ve hamallık yaptı.

Köyde aralarında üzüm bağlarının da bulunduğu arazisine gidemeyince işsizlikle mücadele eden Gülmez, bir iş yerinde aylık 700 lira ile halen bekçilik yapıyor.

"Terör ve Terör ile Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Kanun"un yürürlüğü girmesi ardından, Bedri Gülmez de Diyarbakır ve Batman Valiliği ile Gercüş Kaymakamlığı'na başvurarak zararlarının karşılanmasını istedi.

Gercüş Kaymakamlığı tarafından zararların tespit edilmesi için Dêrikfan köyüne, muhtar Nizamettin Kurt,  âzâ Şükrü Gülbahar, Fahrettin Ekinci, Ramazan Şahin ve Ahmet Aşık 'bilirkişi' olarak atandı.

‘Bilirkişi’lerin yapmış olduğu tespitte, Bedrettin Gülmez'e ait köyde hiçbir arazinin olmadığı, evinin yıkılmadığı, sadece bir ahırının olduğu rapor edildi. Gülmez'in aynı şekilde üzüm bağları da ormanlık alan olarak gösterildi.

Bunu tespit eden Gülmez, Gercüş Kaymakamlığı'na başvurduktan sonra, ‘bilirkişi’ler hakkında suç duyurusunda bulundu. Gercüş Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 7 Haziran 2011 tarih ve 2011/24 esas sayılı iddianame hazırlandıktan sonra yapılan yargılamada, muhtar, âzâ ve 3 kişi 'bilirkişi' olarak tayin edildiklerini ancak Bedrettin Gülmez'in zararının tespit edilmesinde dosyasının gözden kaçmış olabileceğini söylediler.

Yapılan yargılama sonucunda mahkemenin verdiği kararda, "İller İdaresi Ğenel Müdürlüğü'nün 05.03.2007 kadastro geçmeyen yerlerde yapılan keşiflerde hak sahiplerini belirlemek amacıyla o yerde yaşayan muhtar, ihtiyar heyeti, yöreyi iyi bilen insanların tanıklığına başvurulacaktır" hükmü uyarınca aralarında muhtar ve âzânın da bulunduğu 5 kişinin bilirkişi tayin edildiği belirtilerek şunlara yer verildi: "Bilirkişi sıfatına haiz sanıkların köyde bulunan ev, ahır, tarla ve meyve ağaçlarının alanlarını, sınırlarını, adedini, nereden başlayıp nereden bittiği ve kime ait olduğunu bildikleri ve köyde yaşayan vatandaşların ev, ahır bağ alanlarını, meyve ağaçlarını yapılan tespit keşfinde, anılan duruma rağmen bilerek eksik veya fazla gösterdikleri gibi, bu taşınmazlar üzerinde yapılan ilk ölçümler ile ikinci ölçümlerin de birbirleri ile örtüşmediği, bu nedenle sanıkların görevinin gereklerini yerine getirmedikleri anlaşılmakla, eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK'nın 257-1. maddesi uyarınca mahkumiyetlerine..."

Yapılan yargılama sonucunda 5 sanığa verilen hapis cezası, 3 bin 750 lira para cezasına çevrildi.

MUHTAR ARAZİLERİ AİLESİNİN ÜZERİNE GEÇİRDİ

Yargıtay'ın da onaması ardından, Dêrikfan köyünde yeni tapu kayıtları üzerinde yapılan araştırmada, muhtar Nizamettin Kurt'un kendi üzerine 100, eşi Hazniye Kurt üzerine 97, yengesi Vesile Kurt üzerine 80, yengesi Makbule Alptekin üzerine 90, kuzeni Türkan Mutlu üzerine 90, bir diğer kuzeni Fayzettin Mutlu üzerine de 170 dönüm arazi kaydettiği ortaya çıktı.

Sadece kendisine ait 2 katlı taş ev, 3 ahır ve arazilerinin köyü terk ettikten sonra tahrip edildiğini ve yıkıldığını, üzüm bağlarının da orman arazisi olarak gösterilerek kendisine tazminat ödenmediğini kaydeden Bedrettin Gülmez, koruculuk baskısı sonucu köylerini terk etmek zorunda kaldıklarını şimdi ise perişan bir halde Amed'de yaşamaya mecbur kaldıklarını söyledi.

Koruculuğu kabul etmedikleri için köyden çıkarken beraberindeki 100 koyun, 3 davar ve 1 atı satarak Amed'in Lale Bey semtine yerleştiklerini anlatan Gülmez, "Elimizdeki tüm mal varlığımız buydu. Bunları satıp bir ev satın almak istedim. Vakfa ait bir toprak damlı evi bana 'müstakil ev' diye sattılar. Sonradan vakfa ait olduğu ortaya çıkınca, şimdi parasını ödediğim evde kiracı olarak oturmaktayım" dedi. 7 nüfusla birlikte zor şartlarda yaşamaya çalıştıklarını ve yıllarca Amed'in çevre köylerinde tarım işçiliği, yarıcılık ve hamallık yaptığını belirten Gülmez, şu anda Dağkapı'da bir iş merkezinde asgari ücretle gece bekçiliği yaparak yaşamaya çalışıyor.

Kendisine ve kardeşlerine ait ev, ahır ve arazilere el konulduğunu ve bu konuda hiçbir tazminat alamadıklarını belirten Gülmez, yeniden zarar tespitinin yapılması için ev ve arazilerine ait 4 tapu ile Gercüş Kaymakamlığı'na başvuruda bulundu. Kaymakamlıkça kurulan yeni 'Zarar Tespit Komisyonu'nun bundan sonra ne karar vereceği belirsiz.