Hem eylemcilere hem de sağlıkçılara uyarı

TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Halis Yerlikaya, hem açlık grevi ve ölüm orucunu sonlandıran tutsakları hem de sağlık görevlilerini, beslenme ve tıbbi gereklilikler konusunda uyardı.

TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Halis Yerlikaya, "Uzamış açlık sonrasında beslenme süreci yavaş olmalıdır. En temel kurallardan biri de eylemcilerin bir anda katı yiyeceklerle beslenmemeleridir" dedi.

Türkiye Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Dr. Halis Yerlikaya, tutsakların sağlık durumları ve bundan sonra ne yapmaları gerektiğine dair bilgiler verdi. Uzamış açlığın insan sağlığı üzerinde çok büyük tehditler oluşturduğuna dikkat çeken Dr. Yerlikaya, kilo kaybı ile birlikte yaşamsal bir takım risklerin ortaya çıktığını belirtti. Açlık grevlerinin sonlanmasından sonraki sürecin çok iyi takip edilmesi gerektiğini kaydeden Dr. Yerlikaya, bu sürecin ciddi bilimsel verilerle yürütülmesinin tutsakların tekrar sağlıklarına kavuşması bakımından başvurulması gereken tek yol olduğunu söyledi. Söz konusu bilimsel verilerle hareket edilmediğinde tedavinin ve yeniden beslenmenin ciddi riskler taşıyabileceğini aktaran Dr. Yerlikaya, çok özenli bir yaklaşımın sergilenmesi gerektiğini ifade etti.

BİRÇOK ŞİKAYET ALDIK

Açlık grevleri sonuçlandıktan sonra hem TTB hem de bir bütün olarak hekimlerden ve avukatlardan oluşan izleme grubu oluşturduklarını hatırlatan Dr. Yerlikaya, belirledikleri  algoritmalara uyulmadığına dair birçok şikayet aldıklarını söyledi. Dr. Yerlikaya, Amed açısından şunları aktardı: “Ölüm orucunda olanlar başta olmak üzere toplamda 36 tutsak hastaneye yatırıldı. Bugün itibarıyla çoğu taburcu edildi. Hastaneye giriş yaptıklarında darp ve yataklara kelepçeli bir şekilde yatırılmaları gibi sorunlar da yaşadık. Gerek milletvekillerin gerekse de bizlerin aracılığıyla bu durumun üzerine gidildi.”

HEKİMLERE DE BASKI VAR

Eğitim ve Araştırma Hastahanesi bünyesinde oluşturulan bir ekip tarafından Diyarbakır D ve T Tipi cezaevlerinde açlık grevi eyleminde olan tutsakların muayenelerinin yapıldığı bilgisini veren Dr. Yerlikaya, şunları paylaştı: "Bunların içerisinden hastahaneye yatırılması gerekenler de hastahaneye yatırıldı. Ayrıca hepsinin tetkikleri yapıldı. Burada süreç kısmen böyle yürütüldü ama Türkiye'nin genelinde bir takım sıkıntıların yaşandığını biliyoruz. Kurulan kriz masaları aracılığıyla özellikle bazı yerlerde cezaevlerinden hastahanelere sevklerin yapılmadığını, yapılanların da ring aracıyla yapıldığını öğrendik. Saatlerce kelepçeli halde ringlerde bekletildikleri bilgisini aldık. Yine mahpusların hastahanelere yatırılmamaları noktasında hekimlere yönelik bir baskının olduğunu da biliyoruz. Bizim öngördüğümüz algoritmaya uygun davranılmayan cezaevi yönetimlerine ilişkin yasal süreç başlatacağımızı da belirttik. Hekimlere de bizim evrensel ve etik kurallarımız neyi gerektiriyorsa onlara uygun davranmamız gerektiğini ilettik."

ÖNERDİĞİMİZ PROGRAMLAR UYGULANMALI

Açlık grevi eylemcilerinin sağlık durumları hakkında da konuşan Dr. Yerlikaya, şöyle devam etti: “Her kişiyi mutlaka kendisine özgü değerlendirmek gerekiyor. Daha önceki kilosu, mevcut hastalıklarının olup olmaması, bu kişinin açlık grevi boyunca vitamin alıp almaması ve cezaevi koşulları da dahil olmak üzere her şeyi kişi bazından ele almak gerekiyor. Bu yapılmadığı durumda, içlerinde sağlığı kötü ve enfeksiyona yatkın olan kişilerin olduğunu biliyoruz. Açıkçası bu kilo kayıplarının yeniden yerine konulması uzun süreç ve takip gerektiren bir şeydir. Hemen hemen hepsinin vitamin değerlerinin düşük olduğunu gözlemledik. Yine bir takım enerji değerleri taşıyan mamaların verilmesi gerekiyor. Tüm bunlara çok ciddi bir özen gösterilmesi lazım. Buna hem açlık grevinde olanların hem de onlara refakat edenlerin dikkat etmeleri gerekir. Hekimler tarafından da sürekli hatırlatılmalı. En önemlisi de cezaevlerinde bizim önerdiğimiz algoritmalara uygun diyet listelerinin çıkmasıdır. Sonuçta uzamış açlık sonrasında beslenme süreci yavaş olmalıdır. En temel kurallardan biri de eylemcilerin bir anda katı yiyeceklerle beslenmemeleridir.”

BESLENME SÜRECİ YAVAŞ OLMALI

Eylemcilerin katı beslenmeye geçiş süreçlerinin çok yavaş olması gerektiğinin altını çizen Dr. Yerlikaya, şunları vurguladı: "Beslenme sürecinde ana ve ara öğün dediğimiz, sık sık ve az az beslenmenin gerçekleşmesi; basit şekerlerden kaçınmaları gerekiyor. Çay şekeri, lokum, reçel ve pekmez gibi basit şekerlerden uzak durulmalı. Açık çay, komposto, ayran ve meyve suyu gibi içecekler; yine muhallebi ve çorba dediğimiz sıvı yiyecekler tüketilmeli. Kızartma ve ızgara tarzı yiyeceklerdense daha çok haşlanmış yiyecekler tercih edilmeli. Yine gaz yapan, aşırı tuzlu ve baharatlı yiyeceklerden kaçınılmalı. Bu beslenme sürecine uyulmadığı zaman kişilerin sağlıklarının bozulduğunu biliyoruz. Nitekim şu anda kimi yerlerde beslenmeye geçiş ile birlikte bulantı ve kusmaların olduğunu öğrendik. Hatta bunlardan dolayı hastahaneye getirilen mahpuslar var. O yüzden vitaminlerin alınmasına devam edilmeli ve bu kişilerin üç ayda bir tıbbi kontrolleri aksatılmamalı.”

OLUMSUZLUKLAR BİZE BİLDİRİLMELİ

Eylemcilerin tedavi süreçleri boyunca sağlık çalışanları ile ilgili karşılaştıkları herhangi bir olumsuzluğu, gerek avukatları gerekse de aileleri aracılığıyla tabip odalarına ve sendikalara bildirilmesini isteyen Dr. Yerlikaya, "Çünkü biz bu sürecin başından itibaren sağlık çalışanlarına gerekli uyarıları yaptığımızı düşünüyoruz. Bu anlamda kişileri uyaran bir tarzımızın olduğunu düşünüyoruz. O yüzden de özellikle hekimlerden ve sağlık çalışanlarından yana bir eksiklik yaşanmışsa bunların bildirilmesini, böylesi pratiklerin tekrarlanmaması açısından önemli görüyoruz. Son olarak, yeniden beslenme sürecinin çok iyi yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Herhangi bir sorun yaşandığında ısrarla sağlık kuruluşlarına başvurular yapılmalı."