Hüda Par adlı örgütün marifetleri - Zana Azadi

Hüda Par adlı örgütün marifetleri - Zana Azadi

Yeşil Türkçü Hizbul-Kontra Hüda Par üyeleri, 2 Kasım 2013’te, Batman’da, Yurtsever Kürt Koçerlerinin düğününe silahlı baskın düzenledi. Saldırıda BDP’li Özcan Temel yaşamını yitirdi,  2’si kadın, toplam 6 kişi yaralandı. Saldırının zamanlanması ve biçimi, Hizbul-Kontra uzantısı Hüda Par üyelerinin niyetini net bir şekilde ortaya seriyor. Görülüyor ki; bu saldırı hazırlanmış bir katliam planlanmasıdır. Zira, yüzlerce insanın bulunduğu bir düğün ortamına silahlı saldırmak sıradan bir olay ve sıradan bir planlanma değildir.    

Dikkat edilirse, bu cenahtaki bazı kişiler saldırıdan hemen sonra BDP aleyhine kara propagandaya başladılar. AKP hükümetinin medyası da bu propagandaya çanak tuttu. Sözüm ona, ‘masumcuk’ rolünü oynadılar. Ergenekon yerine kurulan Yeşil Ergenekon’un birer kolu olan Yeşil Türkçü Faşist Derneklerini, STK statüsüne koyup “BDP çeteleri, STK’lara saldırıyor’ safsatasını yaydılar.

Bununla sonuç alamayınca, Rojava’ya çete yollayan Özgür-Derci tekfircileri devreye soktular. Rojava’da Kürtleri katleden İslam maskeli İslam düşmanı işgalci kiralık çeteler IŞİD ve El-Nusra’ya hamilik yaptığı aşikar olan Serdar Bülent Yılmaz gibilere makale yazdırdılar. Yılmaz, Batman katliamını yapan Hüda Parcıları aklamaya paklamaya çalıştı. Yılmaz’ın ortağı, Yeşil Türkçü Faşist Hamza Türkmen’i, Kürdistan’a getirdiler. Peş peşe seminer düzenlediler.

Ne yaptılarsa, BDP Eşbaşkanı Gultan Kışanak’ın dediği gibi, ‘Hüda Par’a sıçrayan kanı’ temizleyemediler.

Çok aleni yaptıkları katliamı, gizleme telaşı ile ‘en iyi savunma saldırıdır’ argümanıyla hareket etmeyi amentü bildiler.

Cellat ne kadar masumluk rolünü oynasa da sonuçta Kürtler celladı iyi tanıyor. Tüm Batman halkı, 2 Kasım akşamında yapılan katliama kadar, Hizbul-Kontra Hüda Par üyelerinin, gün be gün yaptıklarını biliyor ve anlatıyordu.

Hizbul-Kontra Hüda Par üyeleri birgün ellerinde Hüda Par afişleriyle, BDP’li Özcan Temel’in işyerine gidiyorlar.  ‘Hüda Par afişini dükkanına as’ diyorlar. Özcan Temel diyor ki, “Siz benim kim olduğumu biliyorsunuz nasıl bu afişi getirip asmamı söylüyorsunuz”. Hüda Parcıların verdikleri cevap ise “Göreceksin ne olacak?” Yine katliamdan önce Hizbul-Kontra Hüda Par üyeleri kaleşinkoflarla İpragaz Mahallesi’ni basıyorlar. Kaleşinkoflarla birlikte bildiri okuyorlar.

Tüm bunlar olurken, Hizbul-Kontra Hüda Parın ajansı olarak tanınan İlkha Ajansı da çekim yapıyor.

Ve Batman’da sadece siyaset yapan yüzlerce insan cezaevindeyken bunlar silahla rahat dolaşıp propaganda yapıyorlar. Arkalarında devlet gücü olmasa bunu yapamazlar. Attıkları her adımda Batman emniyetinin bilgisi var.

Katliam akşamı da göz göre göre, emniyetin bilgisi ve onayı dahilinde düğün yerini basıp, Özcan Temel’in arkadan ensesinde vurarak katlediyorlar. Aynen 1990’larda gibi Hizbul-Kontracılar nasıl Kürtleri enselerinden vurup katlettirlerse, aynı şekilde Özcan Temel’i katlettiler.

Tüm Batman halkının gözü önünde yapılan bu katliamı, Hizbul-Kontra Hüda Par yönetimi inkara kalkıyor.

Katliamın şahitlerinden biri DİHA’ya verdiği röportajda şunları söylüyordu. "Sağa sola, herkese ateş ediyorlardı. Ateş esnasında 'Tekbir Allah-u Ekber' diyerek üstümüze geliyorlardı. Onların arasında bulunan, beyaz saçlı, Zeki, Haluk, Necmettin isimli birkaç kişiyi tanıyorum. Mahalledeki bütün insanlar şahittir ki HÜDA PAR'lılar tarafından saldırı gerçekleşmiş. Biz onların karşısında direnirken, onların arasında bazıları 'Silahları getirin gelin' ve 'HÜDA PAR'a gideriz, ölümle geliriz. Arabalarla bu gruba silah getirilirken, mahalledeki yurttaşlar görmüşler. Saldırı yaşandığı an onların muhabirleri çekiyorlardı”

Katliam şahidinin anlatımı net ve açıktır. Şu ana kadar katliamla ilgili sadece Hizbul-Kontra Hüda Par üyesi Veysi Gültekin polis tarafından tutuklandı.  Katliamın arkasındaki organizasyon Hizbul-Kontra Hüda Par’dır. Katliam bir kişiyle sınırlı olmamasına rağmen sadece bir kişinin tutuklanması diğer katilleri ve Hüda Par’ı aklamaz.

Bunlar bilinen hususlar.

Herkesin bilmediği ne var?

Bu katliamın Ergenekon ile Yeşil Ergenekonla bağlantısı nedir?

Geçmiş yıllarda Ergenekon, nasıl Hizbul-Kontrayı kullanıyordu? Şimdi Yeşil Ergenekon nasıl Hizbul-Kontra- Hüda Par’ı kullanıyor?

Biliniyor,1979 yılında, kendisine Hizbul-Kontra örgütü kurdurtulan Hüseyin Durmaz(Velioğlu), Batman’da Petrol İş Şendikasının başkanı olmak için PKK’nin desteklediği aday karşısında seçimi kaybediyor. O yıllarda Batman’da bulunan kontrgerilla şeflerinden Yüzbaşı Temel Cingöz, Hüseyin Durmaz’ı(Velioğlu) aday gösteriyor. Polis istihabarat şeflerinden Bülent Orakoğlu, 1991 yılında Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Temel Cingöz’ün yanında Hizbul-Kontra şefi Hüseyin Velioğlu’nu görünce şoke oluyor. Ve bu durumu sonra sık sık medyaya aktarıyor.

PKK’ye karşı, Ergenekon da denilen Türk kontrgerillası tarafında kurdurulan, çevik kuvvet ile jandarma garnizonlarında silahlı eğitimden geçirilen Hüda Par’ın hamisi Hizbul-Kontra Örgütü konusun da JİTEM kurucusu Arif Doğan da şöyle demişti. “Hizbul-Kontrayı ben kurdum”.

JİTEM’ci Albay Cemal Temizöz ile korucu başı Kamil Atak’ın yargılandığı Cizre davasında yaptığı itiraflarla kamuoyunca tanınan Kamil Atak’ın kardeşi korucu Mehmet Nuri Binzet de, Hizbul-Kontra’nın JİTEM’in nasıl bir kolu olduğunu, Temizöz’ün talimatıyla Kürt yurtseverlerin hangi yöntemlerle Hizbul-Kontra sığınaklarında katledildiklerini iddianamedeki şu ifadelerle açıklıyordu: “Cudi mahallesinde Nergiz sokağın üst kısmında Mustafa olarak bildiğim ve şu anda Cezaevinde olan Hizbullah örgütü mensubu bir kişiye ait bir sığınak nezarethane vardı, bazen orayı da kullanıyorduk. Genellikle nitelikli sorgusu yapılacak ya da infaz edilecek kişiler buraya götürülürdü. 1993 yılında Nergiz sokaktaki bu adrese Mustafa ve Abdurrahman isimli iki genç imam gelmişti, bunlar Hizbullah adına faaliyet yürütüyorlardı. Bunların silahlı faaliyetleri de vardı. Basiskê-Kuştepe- köyü Hizbullah’ın civar bölgeleri de kapsayacak şekilde askeri merkezi haline gelmişti. Ben oraya çok gittim, gittiğimde askeri kanattan sorumlu olan kişileri gördüm, onların da bizim gibi kullandığı kalaşnikof, biksi, roket ve tabanca şeklinde silahları vardı. Burada bulunan Hizbullah mensuplarının ağabeyim Kamil ile sürekli diyalogları vardı, çok sık görüşürlerdi. Benimde bulunduğum birçok arkadaşımız bu köye silah ve mühimmat çok götürdük. Hizbullah mensupları böylece bize destek olurlardı...

İskan ASLAN Abdulhakim Güven, Adem Yakın ve Selim Hoca isimli kişiler tarafından bizim beklediğimiz nezarethaneden alındı. Basiskê-Kuştepe- köyünde Hizbullahçılara ait bir sığınağa götürüldü. Bu sırada bende yanlarındaydım koruma olarak bulunuyordum. İskân Aslan’ı köyün içinde bulunan ve yerini bildiğim hatta fotoğraflarını çektirdiğim sığınağa bıraktık, ben Ahmet Page ve Şahin Pürnek ile birlikte dışarıda kaldım, çünkü İskân’ın burada infaz edileceğini biliyordum. Bir süre sonra bir el ateş edildi. Sığınaktan Abdulhakim Güven, Adem Yakın ve Selim hoca birlikte çıktılar, kimin öldürdüğünü kimse söylemedi ancak Adem’in yüzünün halinden ve silahını toplamasından silahı onun sıktığını anladım.  Ben arkadaşlarımla İskân’ı sığınağa indirdiğimizde içerde bir kişi daha vardı. Ben daha önceki ifademde o kişinin Nadir Neyci olduğunu söylemişsem de o kişinin Nadir Neyci olup olmadığını bilmiyorum, ama o günlerde Nadir Neyci’nin Hizbullahçılar tarafından gözaltına alındığını ve Kamil ağabeyimden öldürmek için emir aldıklarını ve Nadir Neyci’nin atının bulunması hususunda bana talimat verildiğini iyi hatırlıyorum. Sonradan infaz edildi”.

Bu ifadelerden, Hizbul-Kontra’nın Ergenekon’a nasıl tetikçilik yaptığı, nasıl Yeşil Türkçü Faşist bir yapılanma olduğu net anlaşılıyor. 

Ergenekon yargılanmalarından sonra birileri diyor ki, kontrgerilla bitti. Hakikat tam tersidir. JİTEM Kurucusu Arif Doğan diyor ki, “Şu an bile JİTEM’in 10 bin personeli,5 tane arşiv sorumlusu vardır. Arşivde 10 bin kişinin kod adları kayıtlıdır”

Doğan’ın söylediği gibi, kontrgerilla olduğu gibi ve daha büyümüş bir şekilde duruyor. Daha önce Ergenekon diye adlandırılıyordu. Şimdi Fetullahçı Ötüken Gladiosu, halkın bildiği şekliyle Yeşil Ergenekon olarak adlandırılıyor.

JİTEM dahil kontrgerillanın tüm alt kolları Fetullahçı Ötüken Gladiosu’na dahi olmuş durumda. Hizbul-Kontra Hüda Par’da bu gladionun bir alt kolu olarak faaliyet yürütmekte.

Fetullahçı Ötüken Gladiosu’nun, Ergenekon’dan farkı, Ergenekon’u koordine eden çekirdek kadro ABD’nin Florida kentinde eğitim gören Türk subayları ve generallerden oluşuyordu. Fetullahçı Ötüken Gladiosu’unu koordine eden çekirdek kadro, ABD’nin Utah kentinde eğitim gören Fetullahçı Polis Komiserleridir. Şu an itibarıyla Ötüken Gladiosu’nu koordine eden Utah eğitimli komiserlerdir.

Hizbul-Kontra Hüda Par tetikçileri bu gladioyoya bağlı olarak faaliyet yürütmektedirler.

Batman katliamını alt yapısını hazırlayan, Hizbul-Kontra Hüda Par’ı tekrar piyasaya süren Utah kadrosu bir komiserdir.

Bunlarla birlikte Batman Katliamı’nın startının verenlerden biri de Hizbul-Kontra Hüda Par’a ait Rehber TV’nin Genel Yayın Yönetmeni Fikret Gültekin olduğu belirtiliyor. Gültekin, 27 Eylül’de Hizbul-Kontra Hüda Par’ın yayın organı gazetede yazdığı makalede yurtsever kurumlara ile kişilere yönelik saldırı yapılması, bunun için yeni stratejinin geliştirilmesi gerektiğini açıkça ifade ediyor.

Katliamdan önce, R. T. Erdoğan’ın Hizbul-Kontra Hüda Par lideri ile yaptığı görüşmede tesadüf gibi gözükmüyor.

Bunlarla birlikte Batman Katliamı’nın tetikçisi olarak tutuklanan, Veysi Gültekin’in Hizbul-Kontra Hüda Par Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yılmaz’la yoğun bir ilişkide olduğu fotoğrafla kanıtlanıyor.    

Katliamdan önce ve katliamdan sonra “BDP’li çeteler” sözünü ağzından düşürmeyen Hüseyin Yılmaz, Veysi Gültekin’in tutuklanmasıyla birlikte panikledi. Ağız değiştirdi. Daha önce ahlaki ölçülere sığmayacak bir şekilde BDP’lilere “çete” diyen Yılmaz, bu defa “BDP ile diyaloga hazırız” diyor.

Hüseyin Yılmaz'ın önce kirli ve katliamcı geçmişlerinden ötürü, Kürt halkından özür dilemeleri gerekiyor.  

Aslında Hizbul-Kontra Hüda Par, ne kadar İslam maskesi takarsa taksın, İslam düşmanı Muaviye-Yezid zihniyetini temsil ediyor.

Muaviye-Yezid,  657 yılında Sıffın savaşı ve Hakem Olayı olarak bilinen savaşta, Hz.Ali ordusunu yenemiyeceklerini anladıkları zaman kılıçlarının ucuna Kuran-ı Kerimi geçirerek hileye başvurarak Hz.Ali’nin ordusuna saldırıyorlar.

Hizbul-Kontra Hüda Par’ın da yaptığı aynı taktiktir. Ne Hizbullah ne de Hüda Par diyerek Allah ismiyle maske takarak İslam partisi olunur.

Ortada olan bir hakikat var. Muaviye-Yezid zihniyeti, İslama ihanet eden İslam ve Allah düşmanı bir zihniyettir. İslam Alemi’nde yaşanan bölünme, cepheleşme, mezhep kargaşası, savaşları ve katliamın esas kaynağı Muaviye-Yezid zihniyetidir.

Aynı şekilde Hizbul-Kontra geleneğinin devamcısı Hüda Par’da, Hüda ismiyle Allah maskesi takarak Allah’a ve İslam’a ihanet eden İslam ve Allah düşmanı bir zihniyettir. Eğer bu zihniyet, Kürdistan’a yerleşirse, İslam Alemi nasıl ki mezhep savaşları ile katliamlar diyarına dönüşmüşse, Kürdistan’da böyle olur.

Rojava Kürdistan’ın da Türk devletinin kurduğu Irak Şam İslam Devleti(IŞİD) adlı İslam maskeli-İslam düşmanı işgalci kiralık çete bünyesinde Kürtlere karşı katliam yapan gruplardan biri de Hizbul-Kontra şeflerinden Haci Bayancuk’un oğlu Halis Bayancuk(Ebu Hanzala) grubudur.

İran’da karargah kuran Hizbul-Kontra şefi Edip Gümüş,7 Ağustos’ta, yardımcısı İsa Altsoy(Bagasi) ise 20 Kasım’da verdikleri röportajlarda, Rojava’da Kürtlere karşı katliam yapan, “Kürt kadınları, canları, malları ve namusu helaldir” diyen IŞİD, El-Nusra ve Ahrarı Şam gibi çetelere “muhaliflerdir ve onlardan yanayız, PYD’ye karşıyız” dediler.

Hizbul-Kontra şeflerinin beyanları ve Rojava’da çetelerle birlikte hareket etmeleri ile 1990’lardaki katliamları, domuz bağları, mezar evleri ve en son Batman katliamı bu hakikati kanıtladı.

Unutulmaması gereken bir durum da var. Kürdistan eski Kürdistan değil. Kürt halkı da eski Kürt halkı değil. Bunun somut ifadesi Rojava Kürdistan’ın’da Kürt halkı,YPG, YPJ’nin işgalci kiralık çeteler ve destekçisi Hizbul-Kontraya karşı kazandığı zaferlerdir. Taçlandırdığı devrimdir. Kurduğu fiili statüdür.