Devrimci Hukukçular, Başbakan Erdoğan talimatıyla  1 Mayıs ‘den bu yana  verilen Taksim yasağını  protesto ettiler. Cüppeleriyle  İstanbul barosundan  Fransız konsolosu önüne kadar bildiri dağıtan Hukukçular, buradan açtıkları “ Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı engellenemez “ pankartıyla Taksim meydanına kadar yürüdüler. Toplantı ve yürüyüş kanunun anayasal, Uluslar arası sözleşmeler tarafından güvence altına alındığını hatırlatan hukukçular, Taksim’in alanının ne Başbakan, ne vali ne de Cumhurbaşkanının ipoteği altında olmadığını vurguladılar. 

Çağdaş Hukukçular Derneği, Adalet için Hukukçular, Çağdaş Avukatlar Grubu , Demokrasi İçin Hukukçular, Kartal Hukukçular Derneğine üye avukatlar ve insan Hakları Derneği  İstanbul Şubesi üyeleri Taksim yasağını protesto ettiler.  “Baskılar bizi yıldıramaz”, “ Taksim hakkı gasp edilemez”, “ Taksim 1 Mayıs alanıdır” sloganları eliğinde  İstanbul Barosu’ndan Taksim meydanına bildiri dağıtan hukukçular, Taksim’in işçilere, demokratik kitle örgütlerine, öğrencilere ve kadınlara kapatılamayacağını duyurdu.

MÜCADELEYLE KAZANILMIŞ BİR HAKKI  GASP ETTİRMEYİZ !

Fransız konsolosluğunda “ Toplantı ve gösteri hakkı engellenemez” pankartını açan hukukçular buradan yasaklanan  Taksim meydanına kadar  yürüdüler. Meydanda  ilk sözü ÇHD avukatlarından Gökmen Yeşil aldı. İşçilerin, devrimcilerin, kadınların, öğrencilerin Taksim alanını mücadeleyle kazandığını vurgulayan Yeşil, “ 1 Mayıs 1977 ‘de bu alanda  35 insanımız katledildi” diye hatırlattı. Bu yasaklamanın arkasında muhalefete susturma operasyonu olduğuna dikkat çeken Yeşil,  “  Sadece Taksim alanını değil, Çağlayan Adliyesini de basın açıklamalarına kapattılar. Ama söz konusu açıklamayı iktidar yanlıları yapınca onlara tüm alanlar açık” dedi.  Bu çifte standardı, yasağı kaldıracaklarını belirten Yeşil, “ Mücadeleyle kazanılmış bir hakkı gasp ettirmeyiz” dedi. 

TÜRKİYE YARI AÇIK BİR HAPİSHANEYE DÖNÜŞTÜ 

Yeşil ‘den sonra ortak açıklamayı ÇHD Yönetim Kurulu üyesi Avukat Ceren Uysal okudu. AKP hükümetinin haklarını sokakta, Taksim Meydanı’nda arayan her kesimin kimyasal gazlarla boğarak,yaralayarak,haksız yere gözaltına alarak pervasızca terör uygulandığını vurgulayan Uysal, herkesin can güvenliğinin tehdit altında olduğunu aktardı. Hükümetin bir yandan Taksim’ı yasaklayarak, Taksim’ın işçi-emekçilerden yalıtılarak elitleştirmesi projesine hizmet ederken diğer bir yandan da Taksim yasağını genişleterek düşünce ve ifade özgürlüğünün önünde polis gücüyle çıkarak dikensiz bir gül bahçesi yaratma derdinde olduğuna dikkat çeken Uysal sözlerini şöyle sürdürdü, “ Bugün yüzlerce öğrenci  sırf basın açıklamacına katıldığı  diye, parasız eğitim istedi diye tutuklu.Bugün onlarca basın emekçisi sırf gerçekleri  yazıyor diye  tutuklu. Bugün onlarca avukat sırf halkın haklarını arıyor diye tutuklu, bugün, çözüm söylemlerine rağmen hala yüzlerce Kürt siyasetçi tutuklu. Bugün hapishanelerde 400’ün üzerinde hasta tutsak bulunmaktadır. Tedavileri yapılmadığı gibi F Tipi hücrelerinde, tecrit koşulları altın ölmektedir. Serbest bırakılmaları için önünde yasal hiçbir engel  bulunmamaktadır.  Hepsini derhal serbest bırakın”.  

Bugün her kesimin hakları, düşünce ifade özgürlüğü ve diğer temel haklarının  tehdit altında olduğuna dikkat çeken  Uysal,son Reyhanlı katliamında hükümet tarafından konulan  yayın yasağı ile  halkın bilgilendirme ve haber alma hürriyetinin engellendiğini hatırlattı. Türkiye’nin yarı açık bir hapishaneye dönüştüğünü vurgulayan Uysal, “ Baskı politikaları hiçbir zaman işe yaramamıştır. Tüm baskılar son bulmalıdır” dedi.