Her anlarında Apocu ruhu yaşayan fedailer: Besê ve Mîtra

Yaşamı yeniden şahlandıracak güçtedir Besê ve Mîtra. Her bir yoldaşlarının yüreğinde silinmeyecek izler bırakırlar. Derinden yaşadıkları özgürlük tutkularını hafızalara kazırlar.

Yaklaşık üç yıldır, işgalci Türk ordusu tarafından Medya Savunma Alanları’na yönelik sistematik bir saldırı yürütülüyor. Bu üç yıllık süre zarfında işgalci Türk ordusu, her türlü teknikle saldırarak dünyanın gözünün önünde savaş suçları işledi ve işlemeye de devam ediyor. Başından beri göğüs göğüse savaşacak cesareti ve yüreği olmayan işgalciler, sadece ellerindeki teknik ve yasaklı silahlarla bir kabiliyete sahipler.

Namertçe her türlü tekniği kullanarak, yasaklı kimyasal silahlar, obüsler, savaş uçaklarından bırakılan binlerce tonluk kazanlar ile bu halkın en güzel evlatlarını katletmeye, soykırımdan geçirmeye yeminliler. İnsanlıktan nasibini almamış, ahlaktan yoksun bir ordu ve karşısında inançlarıyla dimdik duran, işgalciye geçit vermeyen özgürlük gerillaları ile onların haklı savaşları var.

Şehîd Delîl Zagros Batı Zap Bölgesi’nde bulunan Girê Cûdî savaş mevzisi ve bu mevzinin yiğit savaşçıları, bu üç yıllık süre içerisinde her gün düşmana kan kusturacak eylemler yaptılar. Bu kahramanları tarihin en güzel sayfalarına işleyecek güzellikte kılan ise bağlı oldukları ideolojileri ve inandıkları tüm özgürlük değerleriydi. Hiçbir zorluk, onları bir an bile bu ilkeli duruşlarından alıkoyamadı.

Onlar, Şehit Savaş Maraş’ın, Axin Gabar’ın, Şervan Varto’nun savaşçılarıydı. Fedailiği önce Tanrıça Zilan’dan, sonra bu komutanlarından öğrenmişlerdi. Fedailik geleneğiyle yoğrulmuş yürekleri, çelikten sarsılmayan iradeleri vardı. Uğruna bir ömür adayacak kadar bağlıydılar ülkelerine. Tek bir işgalcinin gölgesi bile kalmayana kadar, nerede ve hangi koşullarda, hangi zorluklarla karşı karşıya kalsalar da asla vazgeçmeyenlerdi onlar. Olmazı olur kılanlardı. Sara ve Rûken’in, Rojhat ve Erdal’ın, Asya ve Rojger’in yoldaşlarıydılar onlar.

ZORLUKLARI BERABER GÖĞÜSLEYİP ASLA PES ETMEDİLER

Bu gök çatı altında, kadının özgürlüğe bağlılığını ve ulaştığı özgürlük düzeyini en yakından görebileceğimiz yerlerden biri de kudretli Girê Cûdî’ dir. Bu direniş mevzilerinde, kadının soluğu ve yaşam aşkı var. Hesap gününde, bu cenk meydanında saflarını sonuna kadar koruyan, fedaileşen Kürt kadınlarıdır her biri. Savaşı koordine eden genç fedai komutan, Şehit Doğa Viyan’dır. Korkusuzca düşmanın üstüne giden şehit Asmin Seyit’in, “Ben de suikastçıyım” deyişidir.

Savaş mevzilerini bir kaleye çevirmek için, gecelerini gündüzlerine katarak, tüm zorluklara ve imkansızlıklara rağmen insanüstü çaba gösteren; emeğiyle, sabrıyla, sevgisiyle inancını mevzilerine nakış nakış işleyenlerdi. Uykusuzluğa, yorgunluğa kafa tutanlardır. Bir ülkeyi kucaklar gibi mevzilerini kucaklayanlardır. Şimdi o mevziler, her birinin savaşçı ruhunu taşır kendinde. O mevziler, özgürlüğe açılan bir kapıdır gelmek isteyene; o kapı, özgür yarınlara yol aldırandır…

İkrarlarını tanrıça Zîlan’dan alan, sırra erenlerdendir Şehit Besê ve Mîtra yoldaşlar. Tanrıça Zilan, başarının ve zaferin sırrını vermiştir bu fedai kadınlara… Onlar, Önderlikten bir parça, iki inançlı fedai kadındır. PKK yoldaşlığının ruhunu birlikte aynı mekânda yaşayan ve yaşatan iki yoldaş… Zorlukları beraber göğüsleyen, asla pes etmeyen, sözün gereğini kadınca savaşarak taçlandıran, her anlarında APO’cu ruhu yaşayan fedailerdir.

Kendi hikayelerini yazma cesaretini gösteren kadınlar olarak, Kürdistan’ın da hikayesini yazmaya başlayandırlar. Yaşamı yeniden şahlandıracak güçtedir Besê ve Mîtra. Her bir yoldaşlarının yüreğinde silinmeyecek izler bırakırlar. Derinden yaşadıkları özgürlük tutkularını hafızalara kazırlar.

Güzel olan hep kalıcıdır zaten... Yaşamın bir yanı da hep hatırlamak ve hatırlarken çoğalmaktır. En can alıcı anlarda, “Gittikçe özgürlüğe ve Önderliğe daha fazla yaklaşıyoruz. Özgürlük bedelsiz olmaz, emekle oluşur" derken, bizlere şunu söylemek istiyorlardı: Uğruna savaştıklarımıza bir ömür takas etmeye hazırız.

Biz, geride kalanlar, hissettiğimiz duyguları hiçbir gözden kaçıramıyoruz ve yürekten saklayamıyoruz. Besê ve Mîtra arkadaşların yüzlerinde anlaşılır olmanın; zirveye herkesten önce ulaşmış olmanın, başarmış olmanın ifadesi var.

FEDAİ, ÖFKESİ VE KİNİ OLANDIR

Kendilerinden çıkıp fedailiği iliklerine kadar yaşayan nadide kadınlardır onlar. Ruhta ve düşüncede birliği yakalayan Besê ve Mîtra yoldaşlar, hakikatin zorlu ve meşakkatli yolunda emin adımlarla ilerleyenlerdendir. Ölümü yenip yaşama tohum olanlardır. Fedailik gerçeğine bağlanarak, “Ben ne olacağım?” kaygısından uzak; çoğalarak büyük amaca kilitlenen ve tüm benliğiyle katılanlardır. Düşünce ve davranışlarında fedailiği sonuna kadar savunan ve yaşayanlardır.

Onlar, düşman ne kadar geri ve ahlaktan yoksun bir şekilde üzerlerine kimyasallar yağdırsa da uyguladığı bu şiddete karşı bilinç, fedai bir ruh, direnç odağı olanlardandır. Fedailerden beklenen de bu değil midir zaten?

Ölümsüzlüğün kaynağına eğilip o sudan içen Besê ve Mîtra yoldaşlar, kendilerini yeniden yaratmanın güzelliğini taşıyor. Dağların, patikaların, yıldızlı gecelerin, yağmurlu bir bahar sabahının her ayrıntısında onlardan bir iz bulur şimdi tüm yoldaşları. Şimdi, tüm fedailer bundan sonra bir de Besê ve Mîtra arkadaşlarının andıyla mevzilerindeler.

YJA-Star gerillaları Besê Têkoşîn ve Mîtra Kato, işgalci Türk ordusunun, Şehîd Delîl Batı Zap Bölgesi’nde bulunan savaş mevzilerine yasaklı kimyasal silahlarla saldırması sonucunda, 11 Nisan’da fedaice direnerek şehadete ulaştı.