Irak'taki belirsizlik ve AKP'nin işgal saldırıları

Irak parlamento seçimleri üzerinden bir aydan fazla bir süre geçti. Seçim sonuçlarına ilişkin belirsizlik sürerken, yeni hükûmeti kurma görüşmeleri de sürüyor. RTE de Irak ve Başur'daki kaostan yararlanarak, işgal saldırılarını genişletmeyi istiyor.

Irak Parlamentosu seçimlerinin üzerinden bir aydan fazla zaman geçti. Seçimlere ilişkin belirsizlikler hâlâ giderilemedi. Oyların kısmi iptalinin ardından ülke genelindeki iptali gündeme geldi. Ülke genelindeki iptalden kısa süre sonra oyların tamamı yandı. Oyların yanması beraberinde seçimlerin tümden yenilenmesine ilişkin görüş, değerlendirme ve açıklamaları getirdi. Seçimlerin yeniden yenilenmesine gerek olmadığı, seçim sonuçlarının parlamentonun iptal edemeyeceği yönünde açıklamalar da geldi. Bir yandan bu açıklamalar gelirken, öte yandan seçimlerin ancak Irak Yüksek Mahkemesinin iptal edebileceği yönünde görüşler de belirtildi. Bu da önümüzdeki dönemde mahkemenin seçimleri iptal edebileceğine işaret ediyor. Bu açıklamalarla, Irak Yüksek Mahkemesinin, başta KDP ve YNK birçok parti ve listenin parlamentonun seçimleri iptal etme gibi bir yetkisinin olmadığı yönündeki itirazlarının önüne geçilmiş olacak.

SEÇİMLER NE ZAMAN YENİLENİR?

Seçim sonuçlarının bunca şaibe, itiraza rağmen olduğu haliyle kabul edilmesi neredeyse imkansız gibi görünüyor. Seçimlerin yenileneceğine dair kanı ve görüşler ağırlıkta. Ancak çok kısa süre içinde seçimlerin yenilenmesi zor gibi görünüyor. Mevcut hükûmetle mi, yoksa kurulacak geçici bir hükûmetle mi yeniden seçime gidilecek, henüz belli değil. Zira bu yönlü en üst düzeyden yetkililerden talepler de var. Ancak seçimin yenilenmesi için yaklaşık bir yıllık gibi bir süreye ihtiyaç olduğu da kulislerde konuşuluyor. Mevcut hükûmetle de olsa, kurulacak geçici bir hükûmetle de olsa, üç aydan önce toplanıp seçimin yenilenmesi kararının alınması mümkün görünmüyor. Bu süreç, Irak Yüksek Mahkemesinin seçimlerin yenilenmesine ilişkin karar almasından sonra başlar. Karar alındıktan sonra bu kez parti ve listelerin hazır olup olmadığına bakılır. Birçok parti ve liste belirlenecek süre içinde seçimin yenilenmesi için hazır olmadığını belirterek itiraz edip, daha ileri bir tarihe ertelenmesini talep edebilir. İç politikada presedür bu şekilde işlerken, Irak seçimleriyle yakından ilgilenen ABD ve İran’ın bu konudaki tutumu da belirleyici olabilir. Dolaysıyla kısa sürede seçimlerin yenilenmesini beklemek yanlış olur. Zira her iki güç de Irak üzerinden ciddi bir mücadele içinde. Irak’ta kurulacak herhangi bir kabinenin, her iki gücün dengelenebileceği bir kabine olması gerekir. Aksi durumda kurulacak kabinenin ömrü çok fazla sürmez. Bu kadar birbiriyle çelişkili ve çatışma ihtimalinin yüksek olduğu iki gücü dengelemek de o kadar kolay değil. O yüzden Irak’taki sorunlar, kriz ve kaos bitmek bilmiyor.

İTİRAZ EDİLEN İLK SEÇİM

Bu seçimler, Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra gerçekleştirilen dördüncü parlamento seçimiydi. 2005, 2009 ve 2014 yılında gerçekleştirilen parlamento seçimlerinde hemen hemen hiçbir itiraz olmamıştı. İlk defa bu yıl yapılan seçimler için hile gündeme geldi. Birçok çevre seçimlerde ilk defa sayımın elektronik sistemle yapıldığı için böyle bir sonuç ortaya çıktığını etse de, seçimlerde yapılan hilelerin yöntemlerine ilişkin de çok sayıda görüş var. Seçimlerin yapıldığı gün Goran Hareketi 'sistem hacklendi' diye açıklama yapmıştı. Ancak şimdi yapılan açıklamalar ise sistemin hacklenmesinden çok elektronik sistemde kullanılan cihazların oy kullanma işlemi bittikten sonra memory kartlarının değiştirildiği yönünde görüşler var.

Seçimlerin yenilenmesinin ağırlık kazandığı bir ortamda Irak’ta parlamento seçimlerinden sonra birinci çıkan Mukteda El Sadr, yeni hükûmet kurmak için ittifak arayışlarını sürdürüyor.

KDP VE YNK'DE ADIMLAR DA ÇELİŞKİLER DE SÜRÜYOR

Seçimlerin yenilenmesi dahil bu konuda ciddi belirsizlikler sürmesine rağmen öte yandan sürdürülen hükümet kurma çalışmalarında KDP ve YNK de yer almak istiyor.

Bağdat'a heyetler gönderen KDP ve YNK, sonuç alamayınca, bu kez hükûmette yer almak için ortak bir heyet çıkararak Bağdat’a göndermeye hazırlanıyor. Ancak Bağdat’ta Kerkük şartıyla Kürtlerin de içinde yer alacağı bir hükûmet kuracak çok fazla parti, liste yok gibi. Zira Kerkük’e müdahale Bağdat merkezli tüm parti, liste ve örgütlerin ortak kararıydı. KDP ve YNK’nin ileri süreceği Kerkük şartının kabul edilmesi oldukça zayıf bir ihtimal.

KDP ve YNK'nin kendi aralarındaki çelişkiler de sürüyor. Bu durum, onları, Bağdat'a ortak heyet göndermekten bile vazgeçirebilir.

ERDOĞAN KRİZDEN YARARLANIP İŞGALİNİ GENİŞLETMEK İSTİYOR

RTE ve AKP Irak ve Başûrê Kurdistan’da yaşanan kaos, kriz ve sorunlardan faydalanarak işgalini genişletmek istiyor. Her ne kadar son iki hafta içindeki söylemler daha çok seçim propagandası olarak değerlendirilse de, RTE ve AKP’nin dört parça Kürdistan’ı işgal etme gibi bir planlarının olduğunu artık bilmeyen yok. Öte yandan Başur'un bazı yönetcilerinin RTE ve ailesi ile, AKP’li yöneticilerle olan ekonomik ilişkileri, yine Türkiye’deki yatırımlarından dolayı RTE tarafından yapılan tehditlere, işgale karşı sessizleşmeleri, tavırsız kalmalarını da beraberinde getiriyor. Bundan güç alan RTE, Bradost alanında başlattığı işgal saldırılarını Kandil, Şengal ve Mahmur Mülteci Kampını da içine alacak şekilde genişletmek istediğini açık bir şekilde dile getirdi. Bu saldırılara İran ve Irak’ta ortak edilmek istendi. Ancak İran, Türkiye’nin ABD ile anlaşmalı bir şekilde başlattığı işgal saldırılarının, orta ve uzun vadede kendisine yönelik olası bir ABD müdahalesinde Türkiye’nin aktif bir şekilde kullanılma üzerine yapılan pazarlıklar sonucu olduğunu anladı. Irak Türkiye’nin işgal saldırılarına karşı açıklamalarla tepki gösterdi. RTE Irak’ın gösterdiği tepkiye Irak’a uluslararası yasalarla belirlenerek akan suyu keserek cevap verdi. Ancak ona rağmen Irak geri adım atmadı ve giderek tepkisi daha üst perdeden dile getirmeye başladı. Irak’ın tepkisinden sonra İran ordu komutanlarından da bu yönlü tepkiler gelmeye başladı. Tepkiler, RTE ve AKP’nin Kandil işgal saldırılarının zor bir sürece girdiğini gösteriyor. Zira Türk devletinin, İran ve Irak’ın karşı çıkmasına rağmen böyle bir saldırıyı başlatması, İran ve Irak ile savaş ilanı anlamına gelir ki RTE böyle bir riski ve savaşı göze alabilir mi, bilinmez...