HPG gerillalarıyla İran KDP’si savaşçılarının Doğu ve Güney Kürdistan’ın sınırının en sarp bölgesinde çatıştığı haberleri çıktığında aklıma ilk gelen ‘İran KDP’sinin o bölgede ne işi var?’ sorusu oldu ve çok şaşırdım. Sonradan hem yapılan açıklamalar hem de konuyu yakından takip eden dostlardan öğrendiğim bu acı olayın öyle kendiliğinden olmadığı ve ciddi bir provokasyon olduğuydu. Bu provokasyonda bir Kürdün şehit olması tabi tüm Kürtler için acı bir sonuç olmuştur. Böyle acı bir sonuç olmadan provokasyon önceden görülmeliydi ve HPG güçleri bunu engellemeliydi.
Yaşanan acı olayı “Birakujî” olarak adlandırmak çok erken ve iyi niyetli değildir. Bu açıdan münferit bir olayı 90’lı yılardaki olayları çağrıştıracak bir söylemle dile getirmek, böyle ifadelendirenlere en fazla zarar verecektir.
İran KDP’si HPG gerillalarının kendi güçlerine saldırdığını iddia ediyor. HPG’yi saldırgan olarak gösteriyor. Irak KDP’si merkezli basın organları da, sanki böyle bir olay varmış gibi İran KDP’si yetkililerinin açıklamalarını bile beklemeden “iki savaşçının” şehit olduğunu son dakika haberi olarak verdiler. Ki, sonradan ortaya çıktı ki iki savaşçı değil, bir savaşçı şehit olmuş ve birisi de yaralanmış. Önemli olan ise yaralı olan İran KDP’si savaşçısı hemen gerilla hastanesine kaldırılıyor ve tedavi altına alınıyor. Yaralıların bir Güney Kürdistan tv’sindeki sözlerinin bir birini tutmaması ve olayı farklı sözleri, İran KDP’sinin bundan önceki açıklamalarını yalanlar cinsten.
HPG yaptığı yazılı açıklama da hiçbir şekilde saldırı içinde olmadıklarını ve uyarılara rağmen İran KDP savaşçılarının güçlerinin üzerine geldiğini belirtiyor. “Dün akşam saat 05.00 sıralarında Diyana’dan 7-8 araçlık bir KDP-İ gücü Berbizina alanına gelip konumlandılar. Sabah saat 09.00 sıralarında ne yapmak istedikleri amaçlarının ne olduğunu anlamak için Berbizina ve Xinêre alanındaki güçlerimizden birer grup görüşmeye gitti. Berbizina’daki 60-70 kişilik pêşmerge gücü ile görüşme yapıldı, onlar geldikleri yere geri gittiler. Xinêre’deki grupla da görüşmeye arkadaşlarımız giderken gerilerinde bekleyen bir timlik gücümüze Pêşmergeler arkadan gizliden yaklaşarak bu gücü etkisizleştirmek istedikleri görülmüştür. Bunun üzerine arkadaşlarımız yaklaşmamaları, gelmemeleri gerektiğini söylemelerine rağmen dinlemediler. Bu bir timlik gücümüz ele geçmemek için uyarı amaçlı ateş açıyor.” İran KDP’sinin “iki gerillayı tutukladık” açıklaması HPG’nin bu açıklamasını doğruluyor.
Bütün Kürt güçleri yaşanan acı olayın diyalog ve kardeşçe çözülmesinden yana. Ama burada bu işin arka planında ne olduğunu ve kimlerin bundan yararlandığına da bakmak gerek.
İran KDP’si 1996’dan bu yana Güney Kürdistan’ın Koy ilçesinde mülteci kampında kalan ve İran’a karşı silahlı mücadeleyi bitirdiğini açıklayan bir partiydi. Bu mültecilik yıllarında Güney Kürdistanlı siyasi akımların eliyle kendi içinde parçalanmış ve farklı fraksiyonlara ayrılmıştı. Sonradan öğreniyorum ki HPG gerillalarıyla çatışmaya giren İran KDP’sinin Mustafa Hicri kolu olduğuydu. Mustafa Hicri uzun süredir İran KDP’si içinde siyaset yapıyor. Özellikle İran KDP’sinin Irak KDP’sine yaklaşmasında ve hatta tabiri caizse himayesine girmesinde başat rol oynamış bir isim.
Irak KDP’si, Şengal’de hem ulusal hem de uluslararası alanda ciddi bir itibar kaybına uğradı. Aynı süreçte de PKK Güney Kürdistan’ı koruyan güç olarak ciddi bir itibar kazandı. Kürdistan halkı nezdinde PKK’nin bu kadar itibar kazanmasını hazmedemeyen Irak KDP’sinin Mustafa Hicri üzerinden ciddi bir provokasyonla, PKK’nin Kürt halkı nezdinde yükselen itibarını zedelemeye çalışmaktadır.
Mustafa Hicri’nin bu provokasyon olurken Almanya’da devletin üst düzey yetkilileriyle temaslar içinde olması ve hemen sonrasında ABD’ye gidecek olması neden böyle bir provokasyona gereksinim duyduğunun bir göstergesi. Mustafa Hicri grubu Doğu Kürdistan’a geçmek istediklerini belirtmişler. Ama bunun yerine Xinêre bölgesinde HPG’nin onlarca yıldır konumlandığı alanda konumlanarak üslenmişlerdir. Zaten burada bir kandırma ve pek siyasi ahlaka uymayan bir yaklaşım olduğu açık.
İran KDP’nin yaptığı açıklamalar ise çok yönlü değerlendirilmesi gerekir. Sınır hattında kalmak ve Rojhilat’ta yeniden silahlı mücadele başlatmak amacıyla geldikleri yönünde. Güney Kürdistan sınırının hepsi dağlık bölgelerden oluşuyor. Asos ve Mamend gibi İran KDP’sinin çok rahat biçimde konumlanabileceği bölgeler mevcut. Fakat Mustafa Hicri ekibi bilerek ve sonuçları tahmin edilebilir provokatif bir hamle yapmıştır ve amacına ulaşmıştır.
En kabul edilmeyecek nokta ise her gün İran saldırılarına maruz kalan PKK’yi, İran adına savaşmakla suçlamaktır ki, İran KDP’sinin bu açıklamaları bile neden böyle provokasyon içinde olduklarını gösteriyor.
İran KDP’sini yakından takip eden biri olarak, özellikle Mustafa Hicri ekibinin Rojhilat’ta her hangi bir silahlı mücadele girmeye niyetli olmadığını söyleyebilirim. Bu ekip sadece uluslararası destek almak için birkaç yılda bir bu türden askeri gösteriler yapmaktadır.
Çok uzatmadan;
1- PKK 35 yıldan bu yana bulunduğu, Türk devletinin defalarca operasyon yaptığı, yine Irak KDP’sinin defalarca PKK’ye saldırdığı, İran devletinin ise halen saldırdığı ve bölgenin en etkili gerillasına sahip olmasına karşın, “saldırdığı” bir güç onun iki gerillasını sağ yakalayabiliyor. İran KDP’sinin bu açıklaması bile saldıran tarafın PKK olmadığını gösteriyor.
2- Bu provokasyonun arkasında PKK’nin Kürt halkı ve dünyada yükselen itibarını sindiremeyen güçlerin olduğu kesin. Bunun başında ise Irak KDP’si geliyor.
3- Mustafa Hicri ekibi hiçbir zaman İran’a karşı silahlı mücadele içine giremez, çünkü bu konuda kendilerinin İran ile anlaşmaları var. Güney Kürdistanlı bazı partilerin de bu anlaşmaya aracı olduğu biliniyor.
4- İran KDP’si Mustafa Hicri ekibi bu olaydan sonra şöyle bir propaganda içinde olma zemini de yakalamış durumda ki, ben İran ile savaşmak istiyordum, ama PKK izin vermedi, diyebilir.
5- HPG ise bu tür provokasyon zemini olacak kararları almamalı ve önceden her türlü önlemi alarak bazı olayları bir timin insafına bırakmamalı.
Benim en büyük üzüntüm bir Kürdün bu provokasyonda şehit olmasıdır. Kürtler düşmanlarının “Kürdü, Kürde kırdırtma” siyasetinin aracı olmamalı.