Işıkları sönen tarih müzesi: Qilet Köyü
Mardin’in Savur ilçesine bağlı Qillet köyü, kaderine terk edildi. 3 manastır ve 3 kilisesi olan köyün mimari çizgileri 4. yüzyıldan bu yana ihtişamını koruyor.
Mardin’in Savur ilçesine bağlı Qillet köyü, kaderine terk edildi. 3 manastır ve 3 kilisesi olan köyün mimari çizgileri 4. yüzyıldan bu yana ihtişamını koruyor.
Mardin’in Savur ilçesine bağlı Qillet köyü, kaderine terk edildi. 3 manastır ve 3 kilisesi olan köyün mimari çizgileri 4. yüzyıldan bu yana ihtişamını koruyor.
Mardin’in Savur ilçesine 10 km uzaklıkta bulunan 1500 yıllık tarihi Süryani köyü kaderine terk edildi. Süryanilerin yoğunluklu yaşadığı Savur köylerinin eğitim merkezi konumuna da sahip olan Qilet köyünde 3 ayrı manastır bulunuyor. Terk edilmişliğin izlerini taşıyan Kıllıt'ın anlamı Süryanice “azalan” anlamını taşıyor.
Birinci Dünya Savaşı’na kadar 8 bin kişinin yaşadığı köyde, 1940 yılında göç başlıyor. İkinci göç dalgası ise, 1975’te yaşanıyor. O yılla birlikte köyde göç etmeyen aile kalmıyor. 118 haneli köyde, Ortodoks, Protestan ve Katolik kiliseleri cemaati kalmadığını söyleyen Artin Karademir, köyde 3 Süryani ailenin yaşadığını vurguladı. 2002 yılında 15 Müslüman ailenin de köye yerleştiğini dile getiren Karademir, Süryanilerin tekrar geri dönmeleri için umutlarını yitirmediklerini kaydederek, “Savur, Mardin kadar eski bir şehir. Savur köyleri de binlerce yıldır tarihe tanıklık ediyor. Yüzyıllar öncesinde Mor Aday Manastırı, Mor Dimet Manastırı, Mor Abay Manastırı ile Mor Yuhanna Ortodoks Kilisesi, Protestan ve Katolik kilisesi inşa edilmiş. Buralar kadim Süryani halkın eğitim merkeziydi. Kendi ana yurdunu terk etmemek için son 90 yıldır çok büyük bedeller ödediler. Ama Birinci Dünya Savaşı’nda büyük göç dalgası oldu, ardından 1975 yılında Süryani halkı topluca Avrupa ve Amerika yolunu tuttu. Şimdi Qilet köyü yapayalnız, çan sesini duyduğumuz kiliselerin kapılarına kilit vuruldu. Manastırlarımızın bir tek duvarları kaldı. Keşke Süryani cemaati tekrardan ait olduğu topraklara geri dönebilseydi. Ama görüyoruz Ortadoğu’da her gün Süryani katliamı oluyor, yarın Türkiye’de de bize yönelik bir katliamın gerçekleşmemesinin garantisi yok. İnsanlarımızın özgürce kendi ibadetini yapamayacağı bir kentte inancını ve dilini saklıyorsa orada hayat ölmüş demektir” diye konuştu.
Aziz Kandemir ise, Süryani toplumuna ait yerleşim yerlerinin restore edilerek turizme açılması gerektiğini ifade ediyor. Bölgenin inanç ve sanatsal ögelerinin tarihi konaklara işlendiğini belirten Kandemir şunları ifade etti: “Qilet köyü gibi Mardin bölgesinde yüzlerce yerleşim yeri bulunuyor. Bin yıllık taş ev konaklar sanatçı estetiği ile inşa edilmiş. Bu coğrafyada yaşayan tüm halkların inanç, kültür ve sanatsal öğeleri taşlara nakşedilmiş. Süryani toplumu, el sanatı işlemeciliğinde bu coğrafyada binlerce yıllık izler bırakmışlardır. Keşke akrabalarımız tekrardan köylerine dönebilseydi ama artık kimse güvenip gelemiyor. Bizim ekonomik hiçbir sorunumuz da yoktur. Tüm Süryanilerin çok değerli köyleri, konakları ve tarım arazileri bulunuyor. Ama Ortadoğu’yu görüyoruz Süryani toplumu nasıl gelsin? Bu coğrafyaya demokrasi ve insan haklarını garanti altına alındığı bir dönem gelirse kesinlikle geri dönecekler. Süryani halkı Turabin bölgesinin kadim halkıdır anayurdu burasıdır. Avrupa ya da Amerika bizim ana yurdumuz değildir.”